Translate.vc / portugués → turco / Moles
Moles traducir turco
296 traducción paralela
Sabes que mais, este jogo näo é para tipos moles.
Bu oyun, hanım evlatlarına göre değildir.
Acha que são moles.
Aptal olduğunu sanıyor.
Dois ovos estrelados, dois ovos moles, dois ovos mexidos e dois ovos meio cozidos.
İki sahanda yumurta, iki çılbır yumurta... iki omlet ve iki rafadan yumurta.
São moles e degenerados.
Bunlar yumuşak ve dejenere olmuşlar.
Não somos moles, somos muito fortes.
Bizler çok güçlü insanlarız.
Quer uns ovos moles?
Taze yumurtaya ne dersin?
Sempre odiei aperto de mãos moles.
Ben de yumuşak el sıkışanları hiç sevmem.
provavelmente, cerejas cristalizadas e biscoitos moles.
Herhalde vişne ve bayat bisküvit.
Ficam moles.
Yumuşuyorsunuz.
( sendo o estanho ou o alumínio muito moles ou quebradiços ), tive de esperar várias distribuições de sopa.
Kurşun ve alüminyum bu iş için fazla yumuşaktı. Birkaç öğün beklemek zorundaydım.
Os meus dentes parecem estar moles.
Dişlerim yumuşamış sanki.
Tu causas-me nojo, tu e o resto desses corações moles.
Sen ve senin şu yufka yüreğin, beni uyuz ediyorsunuz.
Falaram em tretas monocolores, em bonzinhos e corações moles. Estás morto, meio-branco.
Tek renklilerin zırvalarıyla, iyilik safsatalarıyla buraya vardın.
Se a luta também é nossa, eles não podem pensar que somos uns moles.
Dava bizimse, bizim yumuşak olduğumuzu düşünmelerini istemeyiz.
É preciso dizer-lhes sempre para não começarem os canapés muito cedo, senão, ficam moles e a saber a pensos-rápidos.
Onlara hep kanapelere erken başlamamalarını yoksa vıcık vıcık olacaklarını ve plaster gibi tat vereceklerini söylemelisin.
Fique no lado da nascente, há areias moles ali embaixo.
Yukarıya doğru Nightlinger, o tarafta kumlar gevşek.
As palavras são moles.
Çok sönük kalıyor.
Queres ficar de rabo e pança moles?
Kıçın büyür... ve göbeğin çıkar. Egzersiz yapmalısın.
Tenho as pernas moles como se estivesse a sonhar.
Bacaklarım ağırlaştı, düşteymişim gibi.
A propósito de bonecos moles, não achas melhor despires-te?
Yumuşak manken demişken, soyun.
Estão muito moles devido à infiltração da água.
Yıkılmaya elverişli.
São uns lorpas, moles como as papas.
Onlar uyuşuk kötürümler.
Gosto daqueles cinzentos que ficam moles quando os pões no garfo.
Çatalını batırdığın zaman yumuşayan grileri seviyorum.
Espero que não acordemos em Marte, rodeados por milhões de pequenos seres moles.
Umarım kendimizi Mars'ta... sürüyle garip yaratığın kuşatması altında bulmayız.
Mas há que comer os bocadinhos amarelos e moles que Deus nos dá.
... Ama bizler yüce Tanrı'nın bize ihsan ettiği her türlü şeyi yemek zorundayız...
Gostam das partes moles do corpo.
Vücudunun yumuşak yerlerini severler.
O meu nome não é Moles.
Benim adım "Moles" değil
O que?
Ne? Moles... Moles!
Mas, Moles, que palavras uso?
Hangi kelimeleri kullanmam lazım?
Mas, Moles, elas rimam.
Ama kafiyeli.
Moles, isso não é computável.
Moles... Bu hesaplanamıyor.
Já acabei, Moles.
Bitirim... Moles.
– Quero conhecê-la, Moles!
Onunla tanışmak istiyorum.
Moles.
Moles!
MOLES, QUERO CONHECÊ-LA!
Moles! Onunla tanışmak istiyorum.
EU PRECISO, MOLES! Não.
Söylemek zorundayım Moles!
Mas, Moles, sinto-me só. Só? Tem os seus sabões,
Ama Moles, çok yalnızım yalnız, ama senin kendi sabunun var MTV'in var, açsan mikrodalga'da yemek var...
Moles, onde vai?
Moles, nereye gidiyorsun?
Mas não posso, doutora. O Moles me mantém trancado.
Gidemiyorum, Moles beni eve kilitledi.
Moles? Pode me abraçar?
Beni kaldırabilir misin?
Não podemos ficar moles.
Vazgeçemeyiz.
Não podemos ser moles e educados e esperar que as coisas venham pelo vosso caminho!
Sen, sadece kibar ve yumuşak olamayabilirsin Ee!
São moles, ocos e não têm qualquer utilidade.
Yumuşaklar, küçükler ve hiçbir işe yaramıyorlar.
- Coisas moles.
- Yumuşak şeyler.
Se não testam a si mesmos, ficam moles. E se isso acontecer, eles vão matá-los.
Sınavlar bitince, herşey bitecek ve siz öleceksiniz.
Sim, mas não vai ser muito forte. Os meus braços estão moles.
İyi adam değil ama şu anda kafayı yemiş durumdayım.
Das moles.
Yumuşak olanından.
Eu adoro pilas moles, Sherman.
Seni kıvamına getirmek benim işim Sherman.
Há uma carrada de coisas moles para aí.
Boğazda bir sürü şey var adamım.
Estamos a ficar moles, meus senhores.
Görüyorsunuz, oldukça yumuşak davrandık, beyler.
Os Raios-x moles deveriam captá-los.
Hassas x-ray bu zerreleri bulabilir.