Translate.vc / portugués → turco / Musa
Musa traducir turco
1,173 traducción paralela
Moisés fê-lo!
Musa almıştı.
Moisés era um profeta e protegido de Deus!
Musa bir peygamber ve Allah'ın habibiydi.
Mostra-te ao sacerdote e lhe oferece o dom... que foi prescrito por Moisés em testemunho de tua cura.
Git, kahine görün ve temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu adağı sun.
Se um homem morrer sem filhos... seu irmão se casa com a viúva... e dê-lhe assim uma posteridade.
Musa şöyle buyurmuştur : Bir adam çocuk sahibi olmadan ölürse, kardeşi dul kalan kadınla evlensin,.. ... böylelikle kardeşinin soyunu sürdürsün.
À cadeira de Moisés sentaram-se os escribas e os fariseus.
Din bilginleri ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar.
E ainda há aquele outro colosso... originalmente destinado ao monumento funerário do Papa Júlio II... descrito por um biógrafo como um melhor guerreiro do que Papa. O "Moisés".
Julius'un cenazesi için yapılmış olan bir başka devasa heykel olan Musa'yı bir biyograf, "Papa'dan daha iyi bir savaşçı" olarak tanımlamıştır.
Tão real, diz a lenda... que Miguel Ângelo bateu-lhe num joelho com um martelo... a gritar, "E, agora, fala."
Öylesine canlı bir heykel ki ; efsaneye göre Michelangelo Musa'nın dizine çekiçle vurup "Haydi şimdi konuş." demiş.
- Veja. Moisés.
- Bak, Musa.
- Moisés?
- Musa mı?
Moisés, aqui na mármore.
Musa işte, bu mermerin içinde.
Moisés a descer do Monte Sinai.
Sina Dağı'ndan inen Musa.
Esta tarde filmaremos a cena quando o Sr. John Huston, Moisés lidera os escravos pelo deserto.
Bu öğleden sonra Bay John Huston, yani Musa'nın kölelere çölde liderlik ettiği sahneyi çekeceğiz.
Onde estava Moisés quando as luzes se apagaram?
Işıklar söndüğünde Musa nerededir ki?
No entanto, ela gostava de mim, eu chamava-lhe a minha musa
# Yine de bana değer verirdi Ben de ona ilham perim derdim #
De Moisés ao tribunal de Alpha III? Livros.
Hazreti Musa'dan Alpha III'deki adalet divanına kadar?
De Moisés ao tribunal de Alpha III?
Hazreti Musa'dan Alpha III'deki adalet divanına kadar?
"E Moisés levou seu povo nas margens do Jordão... e os maus punidos por o anjo do Senhor".
"Ve Ürdün bankaları Musa'nın halkına yol gösterdi. Kötüler Tanrı'nın meleği tarafından cezalandırıldılar."
- Santo Moisés!
- Yüce Musa!
e essa é a razão porque celebramos a páscoa comendo Matzo é para comemorar o tempo em que Moises tirou os filhos de Israel do Egipto.
Ve Fısıh bayramını hamursuz ekmek yiyerek kutlamamızın sebebi Musa'nın İsrailoğulları'nı Mısır'dan çıkarmasını anmaktır.
Vou executá-las já. Desligo.
Galile, Sokrat, Musa.
as tábuas de Moisés.
# İki, Musa'nın kitabeleridir. #
Isaac e Jacó as tábuas de Moisés
# Abraham, Isaac ve Jacob. # # İki, Musa'nın kitabeleri. #
Amo Jesus e Moisés e todos eles.
İsa'yı, Musa'yı, hepsini severim.
Moisés era Hebreu, mas Jesus era um Gentio, tal como tu e eu.
Musa Musevi'ydi, ama İsa, Musevi değildi, tıpkı senin ve benim gibi.
" a bela redenção de Moisés e do arbusto de fogo.
Dudley'nin güzel Musa ve yanan çalı yorumunu sunmak istiyor.
Moisés disse isso.
Onu Musa söyledi.
Moisés também disse isso.
O da Musa'ydı.
Quando Moisés Aplacou o coração do Faraó Isso foi um milagre
Musa'nın firavunun kalbini yumuşatması, o bir mucizeydi...
O que José fez de mal? E Abraão? E Moisés?
Yusuf ne yanlış yapmıştı, ve İbrahim, ve Musa?
Sou daqueles que se deleitam com todas as manifestações da musa Terpsícore.
Dans perisinin her haline bayılırım.
Diz aqui que fazem uma excursão à montanha onde Moisés recebeu os Dez Mandamentos.
Dağda Musa'nın 10 Emir'i aldığı yere paket tur olduğu söyleniyor. Hayır.
Tudo isto parecia o terreno ideal para um profeta dizer :
Herşey, sanki Musa peygamberin halkına vaadi gibiydi.
Madame von Bülow não é uma musa... Mas uma adúltera e o seu marido...
Madame von BüIow onun ilham perisi değil, zina yaptığı kadın.
Afirma que Moisés era um mago, assim como Nosso Senhor Jesus Cristo.
Kutsal İsa ile birlikte, Musa'nın da sihirbaz olduğunu belirtmişsin.
Um tipo de creme de musa...
Bir tür kremalı muz...
Agente literária e concubina, ao lado do mestre. Uma musa inspiradora em carne e osso.
Edebiyat ajanı ve cariye ustalar tarafından hiç pazarlanmamış taze etiyle gerçek bir ilham perisi.
Até que, como Moisés, eu vos devolva a terra de liberdade prometida que os nossos antepassados criaram.
Musa gibi, atalarımızın yarattığı vaat edilen özgürlük ülkesini size geri getirene dek.
Quando Moisés viu a sarça em chamas tinha 23, 24, mas jamais 48.
Musa yanan çalılıkları gördüğünde 23 en fazla 24 yaşındaydı asla 48 değil.
O anjo em labaredas de fogo no meio de uma sarça apareceu a Moisés.
Meleği Musa Peygamber görmüştü.
Moisés tinha razão!
Musa haklıymış!
Sensato, Musa. Muito sensato.
İzninle, Musar, izninle.
O Musa garantiu-me.
Musar beni iyileştirir.
Se fosse a vós, não ligaria muito ao que o Musa diz.
Ben, Musar'a fazla aldırış etmezdim.
É o Musa, senhora.
Ben, Musar, hanımefendi.
Musa disse que era só uma crise de estômago mas vi logo que era algo mais grave. Por isso decidi cuidar dele pessoalmente.
Musar yalnızca üşütme olduğunu söyledi ama, daha ciddi olduğunu anladım ben de ona kendim bakmaya karar verdim.
Musa?
Musar.
A audiência obviamente quer um profeta. Mesmo que seja fabricado. Mesmo que seja tão louco como Moisés.
Ekran başındakiler sahte de olsa, Musa kadar çılgın da olsa kendilerine modern bir peygamber arıyor.
Mas sejais corajosos e cuidai de observar todas as coisas escritas na lei de Moisés.
Yalnızca cesaretli olun ve Musa'nın Kanunlarını dikkatlice takip edin.
Que sejam abençoados e santificados segundo a lei de Moisés e de Israel.
Musa'nın ve İsrailin kanunlarına göre kutsansın.
Como o Senhor disse a Moises :
Ve bir zamanlar Musa'ya dediği gibi sana da diyecek :
Eu não sou Moisés. "
Ben Musa falan değilim. " dedim.