Translate.vc / portugués → turco / Naga
Naga traducir turco
1,194 traducción paralela
"Na... Naga..."
"Na-Naga- -"
Primeiro, Sr. Samir Naga...
İlk olarak, Mr. Samir Naga...
Naga...
Naga...
Naga, não vai trabalhar mais aqui, de qualquer maneira.
Artık burada çalışması ola-Naga yok.
Antes de mais tenho de encontrar um quarto para passar a noite.
İlk önce bir barınağa ihtiyacım var.
Vocês não deviam estar num abrigo?
Sığınağa gitmeniz gerekmez mi?
Tentaram o abrigo?
Sığınağa baktınız mı?
Quando entraste no templo, as tuas memórias tornaram-se da Mnemosyne, tornaram-se minhas.
Tapınağa girdiğin zaman, hatıraların Mnemosyne'in oldu, benim oldu.
Adoradores de Apolo, vocês vieram até este templo... neste dia de limpeza para ficarem purificados de crimes passados.
Apollo'ya ibadet edenler, bu tapınağa gelin... geçmişteki kötülükler için safsızlaştırılmak için.
- Devolvê-la ao templo.
- Tapınağa geri götürmeliyiz.
O Joxer foi para o templo para te salvar, Meg.
Joxer tapınağa seni kurtarmaya gitti, Meg.
Agora, temos que levar a Leah para o templo, e dar ao Balius o que ele merece.
Şimdi, Leah'ı tapınağa geri götürmemiz gerekiyor... ve Balius'un gerçekte ne olduğunu göstermemiz.
Apanhámos a Sacerdotisa a tentar entrar no templo.
Tapınağa girmeye çalışırken rahibeyi yakaladık.
Para o bunker Oásis.
Vaha'daki sığınağa.
Mete as mulheres e as crianças no santuário.
Kadınları ve çocukları sığınağa yerleştirin.
Nós... o que mais quero fazer... é levar-te comigo para o abrigo.
Biz.. Benim istediğim şey sığınağa giderken seni de yanımda götürmek.
não é muito diferente de um abrigo nuclear.
ama, biliyor musun... çok da farklı değil.. .. sığınağa kıyasla yani.
Precisa de comida e de abrigo.
Yemek ve bir barınağa ihtiyacı var.
- Não devíamos abrigar-nos?
- Sığınağa gidelim mi?
Eu vou voltar para o templo.
Ben tapınağa gideceğim.
Nandini, vou ao templo.
Nandini, tapınağa gidiyorum.
Despois do show, iremos ao templo mais próximo... e nos casaremos.
Gösteriden sonra küçük bir tapınağa gidip... evlenelim.
deves subir ao santuário, corrigir todo o Mal e o mundo será salvo pela canção do Guardião. "
Yanlışı düzeltmek için tapınağa sadece sen çıkmalısın, sayende koruyucunun gücü dünyayı kurtarsın. "
Tens de trazê-las do santuário para aqui.
onları buradaki tapınağa getirmen gerekiyor.
Há um século, quando os britânicos atacaram este templo e massacraram o meu povo, um sacerdote fiel escondeu as duas últimas pedras nas catacumbas.
Yüzyıl önce İngilizler bu tapınağa kanlı bir baskın yaptığında bir rahip son iki taşı bu yeraltı mezarlarına sakladı.
Estava a pensar em arranjar um gato, ia ao abrigo, mas...
Bir kedi almayı düşünüyorum, barınağa gidecektim ama...
Diz-lhe para ir ao altar e me trazer a Orb.
Tapınağa gidip bana Küre'yi getirsin.
Se calhar devia ir ao templo e pedir aos Profetas perdão por questionar a sua sabedoria.
Belki de tapınağa gidip Kahinler'den onların bilgeliğini sorguladığın için özür dilemelisin.
Ela mandou-o para um esconderijo com a sua aia mais próxima.
Onu en yakın yardımcısıyla sığınağa kaçırdı.
Estão à procura da Karin por causa do hotel de cães?
Siz barınağa hayvan mı getirecektiniz?
" E depois de David degolar Golias o povo acorreu ao templo onde corria uma brisa fresca.
"Ve Davut, Golyat'ı öldürdükten sonra... "... insanlar tapınağa doluştular... "... soğuk bir meltemin esmediği yere.
A velha Embaixada era num palácio do século V. Ficou em péssimo estado.
Eski elçilik binası 5. yüzyıldan kalma bir saraydı. Yenisini şehir dışındaki bir sığınağa taşıyoruz. Oldukça isabet aldı.
temos de ir para o abrigo.
Sığınağa inmek lazım.
Ela foi ao canil e trouxe este cãozinho e o Ed nem sequer gosta de cães.
Barınağa gidip bir köpek almış ama Ed köpek sevmez.
Não faz diferença, General Adams, se chegam ao abrigo ou não.
Bir sığınağa ulaşabilseler bile bir şey fark etmeyecek.
Cheguei a este centro há 8 anos, e dou aulas de alfabetização há 6 anos.
Bu barınağa 8 yıl önce geldim ve 6 yıldır onlara okuma yazma öğretiyorum.
Assim, bastava-lhes fazerem uma subida e descerem mesmo em cima de um bunker e era excelente para o apoio aos americanos e chineses que cercavam Myitkyina.
Bir dönüş yapıp sığınağa saldırabiliyorlardı. Myitkyina'yı kuşatan Amerikalılar ve Çinlilere çok destek oluyorlardı.
Porque um dia a gata estava a correr na rua e um homem veio, pegou nela, e levou-a para um canil.
Kedicik bir gün sokakta koşuşturuyormuş. Bir adam gelip onu kaptığı gibi,... Barınağa götürmüş.
Devemos retornar ao Santuário.
Tapınağa geri dönmeliyiz.
Mas tu conheceste-me antes de eu entrar no templo.
Fakat sen beni tapınağa gitmeden önceki zamandan beri tanıyorsun.
Desde que se soube no templo que tinhas traído Apophis, todos os dias penso em ti.
Seni hergün düşünüyorum... Apophis'e ihanet ettiğin söylentisi tapınağa geldiğinden beri.
Vai voltar para o templo egípcio onde os frascos foram descobertos.
Küplerin keşfedildiği tapınağa gidiyor.
O mapa que você trouxe, o seu pai irá guiar-nos pelos subsolos do Monte do Templo.
Senin getirdiğin harita ve baban, bize tapınağa kadar rehberlik edebilir.
Se não fosses tu, teria acabado no canil.
Sen olmasaydın barınağa düşerdim.
Apanhei-te! Vais direitinho para o canil!
Seninle barınağa gideceğiz koca oğlan!
Vais parar ao canil! Prometo!
Seni barınağa kilitleyeceğim, yemin ederim!
Por aqui, para a sala do cofre!
Bu taraftan, sığınağa!
A casa virou um santuário.
Evin içi tapınağa döndü. Mumlarla doldu.
É uma honra visitar este grande santuário.
Bu kutsal tapınağa saygılarımızı sunmak için geldik.
Só viemos visitar o santuário.
Sadece tapınağa ziyaret etmek için gelmiştik.
Ele vinha apenas para este abrigo e lia durante horas.
Bu sığınağa iner, saatlerce okurdu.