English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Navigator

Navigator traducir turco

61 traducción paralela
- Ou vês um Navigator preto ou não abras a boca para dizer mais nada.
- Siyah bir Navigator görmezsen ağzından hiçbir şey çıkmasın.
- Um Navigator preto...
- Siyah Navigator...
- Não, um Navigator preto...
- Hayır, siyah Navigator.
- Perdeste a Navigator?
- Navigator'ı mı kaybettin?
- Tipo Navigator.
- Navigator.
- Um Lincoln Navigator de 2002?
- 2002 Lincoln Navigator.
- Um Navigator azul.
- Mavi Navigator.
Queria entregar um Navigator.
Bir Navigator'ı parçalatmak istedi.
O Navigator que tentaste descarregar a noite passada?
Dün gece parçalatmak istediğin Navigator nerede?
- Um Navigator de 2002, carregado.
- 2002 mavi Navigator, tam aksesuar.
Pode dizer-me quando entrou o Navigator azul?
Mavi Navigator'ın ne zaman geldiğine bakar mısın?
Onde está o Navigator azul que levaram ontem?
Dün gece aldığınız mavi Navigator nerede?
O Aceveda acabou de lançar um alerta geral sobre o Navigator.
Aceveda, Navigator için eyalet çapında kayıp emri vermiş.
Disse ao Vic que o avisava, quando encontrássemos o Navigator.
Navigator'u bulunca önce Vic'e haber vereceğimi söyledim.
One Tango 13, temos a confirmação do Navigator roubado.
1 Tango 13, çalınan Navigator'u bulduk.
Quero saber o que encontraste no Navigator.
Navigator'da ne bulduğunu bilmek istiyorum.
Tipo : palmei o Navigator e ia levá-lo para ser modificado, quando dei com dois sacos de cocaína.
Şöyle. Navigator'ı arakladım, parçalatmaya götürüyordum ki.. ... o iki kilo tozu gördüm.
Temos o Navigator.
Navigator'ı gördük.
Casada, mãe de dois filhos, conduz um Lincoln Navigator preto.
Evli, iki çocuğu var. Siyah bir Lincoln Navigator kullanıyormuş.
Tenho o Navigator ali.
Şuradaki Navigator da benim.
Todo artilhado... - OH! Um Lincoln Navigator novinho em folha.
Altıma dört dörtlük bir Lincoln Navigator çektim.
Num Lincoln Navigator.
Lincoln Navigator.
Eu sei que o Navigator está preparado para levar oito pessoas sentadas confortavelmente mas acho que isso não se refere só ao banco da frente.
Navigator'a sekiz kişinin rahat sığması gerekiyordu... ... ama hepsi önde olmayacaktı herhalde.
Vamos dar outra vista de olhos no navegador do Dan.
Hadi Dan'in Navigator'ına bir daha göz atalım.
Então, conseguimos provar que o navegador bateu no rapaz, - mas não quem conduzia.
Demek Navigator'ın çocuğa çarptığını biliyoruz ama kimin tarafından kullanıldığını bilmiyoruz.
Tirei-o do carro do Dan.
Dan'in Navigator'ından çıkardım.
Editor do jornal "Neptune Navigator." Média de 3.924.
Neptune Navigator'ın editörü, 3.924 mezuniyet puanı ortalaması,
As chaves do Navigator que está na cave.
Navigator'ün anahtarları bodrumda.
O suspeito conduz um Lincoln Navigator prateado.
Şüphelinin arabası gümüş rengi bir Lincoln Navigator.
Sra. Lee, onde está o seu Lincoln Navigator?
Bayan Lee, Lincoln Navigator arabanızı nereye park ediyorsunuz?
Estou a examinar a tinta vermelha do Navigator da mulher.
Karısının arabasındaki kırmızı boyayı araştırıyorum.
O espectro vermelho é da tinta do carro de Marta Santo, o azul é da amostra desconhecida retirada do Navigator de Ariana Lee.
Kırmızı spektrum Marta Santo'nun aracından aldığımız boya parçası, ve mavi spektrum ise Ariana Lee'nin aracından aldığımız örnek.
Como pode a tinta ser de uma batida de um Navigator prateado e não ser do da mulher da última pessoa que Marta Santo massajou?
Nasıl olurda Marta Santo'nun arabasındaki boya onun en son masaj yaptığı adamın karısının arabasına ait olmaz.
E não fica por aqui. Segundo a DGV, é dona de um Lincol Navigator prateado de 2005.
Ve daha da iyisi, Motorlu Taşıtlar Dairesi'ne göre, gümüş rengi bir Lincoln Navigator'ınız varmış.
É para um artigo para o Navigator.
Okul gazetesinde bir makale için lazım.
Estamos a fazer um artigo para o Navigator sobre a reacção dos pais ao acidente.
Ailelerin otobüs kazasına tepkisiyle ilgili bir makale hazırlıyoruz.
Parece que não precisas de um fotógrafo do Neptune Navigator que saiba apanhar o teu lado bom?
Bu durumda, Okul gazetesi için iyi yanlarını ortaya çıkaracak bir fotoğrafçıya ihtiyacın yoktur.
Amanhã sai o novo número do "Navigator" e faltam-nos artigos.
Yarın "Navigator" ın yeni sayısı çıkacak ve biz daha makaleleri tamamlayamadık.
Estou a fazer um artigo para o jornal "Navigator" do liceu Neptune.
Neptune Lisesinde "Navigator" için bir makale hazırlıyordum.
O "Neptune Navigator" não é o "Washington Post".
Neptune "Navigator" "Washington Post" gazetesi değildir.
Estou a fazer uma sondagem para o "Neptune Navigator".
Neptune "Navigator" için bir anket yapıyorum.
Amanhã vamos publicar um artigo no "Navigator", a dizer que usaste a ligação sem fios do Clayton, que tu acedes por viveres a 30 metros da casa dele.
Yarın "Navigator" da Norris Clayton'un kablosuz ağına sahte internet trafiği oluşturduğunu anlatan bir haber yayınlayacağız. Clayton'ların internet bağlantısına erişebiliyorsun çünkü evlerine 50mt uzakta oturuyorsun.
Quatro homens e uma mulher vão para sul numa Navigator preta.
Dört erkek, bir kadın siyah bir Navigator'la güneye gidiyorlar.
Eu devia escrever qualquer coisa sobre si para o Navigator.
Okul gazetesinin güncel hayat bölümüne seninle ilgili haber yapmalıyım.
- O que é, um Navigator?
- Ne peki, Navigator mı?
Está um Navigator ao teu lado.
Yanında bir navigatör var.
O Navigator está registado em nome dela.
Navigatör onun üzerine kayıtlı.
Os helicópteros da imprensa estão atrás de um Navigator preto com vidros fumados.
Basın helikopterleri sisli camları olan siyah Navigator'u takip ediyor.
Volta ao modo de navegação.
Navigatör konumuna dön.
Sou Ben, um Navegador Bio-Electrónico.
Ben... Biyoelektronik navigatör.
VISITA DE ESTUDO DA SOCIEDADE DE CINEMA, 18H SEXTA-FEIRA!
FİLM TOPLULUĞU EĞİTİM GEZİSİ "FLİGHT OF THE NAVİGATOR" cuma 18 : 00

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]