Translate.vc / portugués → turco / Onda
Onda traducir turco
9,953 traducción paralela
Se tiver listado algum pagamento aos homens agora conhecidos como radicais... Você morrerá por traição.
Eğer onda ödemelere dair bir şey yazıyorsa vatana ihanetten ölürsün.
Ele tem a lista de dívidas.
Borçların tam listesi onda.
Bem, parece que temos uma onda de crimes.
- Seri işlenen suçlar var gibi duruyor.
Depois diz-lhes que tem a solução para esse problema.
Sonra da onlara çözümün onda olduğunu söylüyor.
Parece uma onda gigante
# Hissediyorum, heyecan dalgası gibi gelişini #
Todos nós vimos um futuro brilhante para ele.
Hepimiz, onda parlak bir gelecek gördük.
Mas ela tem aquele sotaque.
Ama onda aksan var.
Não vai haver impressões digitais nisso.
Onda parmak izi olmaz ki.
Happy, estavas a falar de uma onda de choque?
Happy, demin ne diyordun, sarsıcı hava patlaması mı?
Quero que ela fique com ela.
Onda kalsın istiyorum.
Não quero agitar a tua onda.
Umarım yine sana engel olmuyorumdur.
A Ashlin e eu estamos aqui hoje para vender nossas camisolas e para falar sobre bullying e como isso não é boa onda.
Ashlin ile ben tişört satacağız zorbalıktan ve ne kadar kötü olduğundan bahsedeceğiz.
Não é nada boa onda.
- Hiç iyi değil.
Ele devia trabalhar para o Tesouro, - pelo modo como age.
İç Güvenliği boş ver, onda bu suçu üstünden atma yeteneği varken Maliye için çalışmalı.
Ela tinha um email como prova para apoiar tudo.
- Onları mahvedecek delil vardı onda.
Muitos comentadores ficaram surpreendidos com a intensidade e poder desta onda de emoção.
Pek çok yorumcu bu duygu selinin yoğunluğu ve gücü karşısında şaşkına dönmüştü.
Ele tinha a concentração de um monge, mas não a sua empatia.
Bir keşişin odağına sahipti ama onda bir keşişin empatisi yoktu.
Ele tem o livro que a Adalind usou, e pode haver alguma coisa nele que ajude a Juliette.
Adalind'in kullandığı kitap hâlâ onda ve içinde Juliette'e yardım edecek bir şey olabilir.
Se funcionar em mim, funciona nela.
Bende işe yararsa onda da yarar.
Espero que não goste da loira, porque eu gosto.
Umarım sarışına göz koymamışsındır çünkü benim gözüm de onda.
Ela tinha uma verdadeira coragem. Como tu.
Onda gerçekten bir ruh vardı, tıpkı senin gibi.
Luzes apagadas às 22h00, Henry.
- Tamam. Işıklar saat onda sönmüş olacak, Henry.
Encontram a pessoa mais dura, quebram essa pessoa, e o resto de vocês entra na linha.
En sert olanını bulursun, onda derin bir yarık açarsın ve geri kalanları da o yarığın içine düşer.
Ela é sem dúvida especial. Tem algo que a torna única.
Onda tarifi imkânsız bir şey var.
Acho que lhe causa dor física.
Sanırım bu onda fiziksel acıya yol açıyor.
Então, porque é que não há sinais de benzodiazepina nela?
Peki o zaman onda neden benzodiazepin izine rastlamadık?
Uma onda na nossa praia.
Derdimize deva gibi.
Uma luz colorida assim tem um comprimento de onda de 570 nanómetros e frequência 523 Terahertz. 523... 523 Terahertz.
O rengin ışığı 523 Terahertz'in 570 nanometre frekansındaki dalga boyuyla oluşmuş. 523?
A dispersão da onda deve garantir uma descida mais suave.
Şok dalgasının dağılması daha yumuşak bir iniş sağlayacaktır.
Se aprendi alguma coisa na vida foi isto. Temos de beber para nos divertirmos. Vá, entrem na onda!
Ya gençler, "Şu hayattan ne ders çıkardınız?" diye sorsanız o da, içmeden eğlenilmez abi, hadi biraz enerji ya.
Entrem na onda!
Hadi biraz enerji.
E como é que ela o tinha?
Onda da yoktu, o nereden almış?
Ela tinha um espírito... genuíno. Como o teu.
Onda gerçekten bir ruh vardı, tıpkı senin gibi.
Ouçam, rapazes, eu estudei engenharia eléctrica e teoria da onda acústica.
Elektrik mühendisliğiyle akustik dalga teorisi okudum.
Gostava de ver a tua "Teoria da onda acústica" a descobrir como fazer isso.
Akustik dalga teorisiyle çözmeye çalışmanızı görmek isterim bunu.
Se sim, significa que o seu cérebro não liberta os químicos que paralisam os músculos enquanto dorme. Então age nos sonhos sem estar consciente.
Eğer hastaysa normalde rüyada beynin salgılayıp bizi hareketsiz kılan kimyasalların onda salgılanmadığı ve onun rüyasında bilinçsizce hareket ettiği anlamına gelir.
O estrago foi feito há muito tempo atrás e está marcado nele.
Uzun süre önce zarar görmüş ve bu zarar onda iz bırakmış.
Há apenas uma celebração de aniversário sem fim onde toda a gente recebe um saco de lembranças e nenhum pai se livra disso facilmente.
Sadece bir tane sonsuz doğum günü kutlaması var ve onda da herkes sürpriz poşetleri alır ve hiçbir ebeveyn işin kolayına kaçamaz.
Há algo de estranho nele.
Onda garip olan bir şeyler var.
Pois, pois, pois, pois, o efeito onda.
Tabii ya, evet, evet, evet, dalgalanma efekti.
Não havia calor ou empatia de um tipo cuja nora está desaparecida nas mais estranhas e bizarras circunstâncias.
Gelini en tuhaf ve acayip şartlar altında kabolmuş bir adamın sıcaklığı... veya empatisi onda yoktu.
Raios! Raios para essa vez.
Onda suçluyum.
Teria ele a capacidade para ser moldado da forma que eu quero que ele tenha no momento em que chegar ao júri?
Jüri karşısına çıktığımız zaman... istediğim şekle girme kapasitesi var mı onda?
- Tivemos uma onda de assaltos, e estavam aí há mais de 1 hora.
Birçok hırsızlık oldu ve ikiniz de bir saatten fazladır bekliyordunuz.
Ela também tem uma. Anda.
Onda da aynı iz var.
A marca de uma queimadura, mas porquê?
Onda da bir iz var mıydı?
Estamos dentro da zona de onda de choque.
Sarsıcı hava patlamasının etki alanındayız.
- Ela nunca tem muita sorte.
- Onda da hiç şans yok.
Vemo-nos em breve.
Yetki onda şu an. Döndüğümde bakarız.
- Sai daí.
- Onda vicdan da korku da yoktur.
Pegamos nela e vamos embora.
Onu alıp gidelim. Bir sonraki performanstan sonra sıra onda.