Translate.vc / portugués → turco / Orman
Orman traducir turco
5,649 traducción paralela
As solas dos sapatos da Gloria são de borracha natural, retiradas das seringueiras amazônicas.
Gloria'nın ayakkabılarının topukları Amazon ormanındaki Sharinga ağacından elde edilen doğal, yumuşak kauçuktan yapılmış.
Aquela criança deve ter corrido por cada centímetro destes bosques. E descalça.
Kızın ormanın her yerine yalın ayak basmıştır kesin.
É perto de um acampamento chamado Wimberley Woods.
Orada Wimberley Ormanı diye bir kamp bölgesi var.
- O seu drone de imagens... encontrou um homem que corresponde à descrição do raptor.
Wimberley Ormanı'ndan gelen drone görüntüleriniz, çocuk hırsızının tanımlarına uyan bir adam olduğunu gösteriyor.
Saindo da cidade, há 32 km de floresta em cada direcção.
Kasabadan çıktığında, orman 35 km boyunca her yöne doğru uzanıyor.
E esta floresta é um lugar bom para se esconder como qualquer outro.
Yavru ile seyahat ederken, orman saklanabilecek en güzel yer olabilir.
O epicentro da crescente moda da escalada era o Campo 4, uma parte escondida do vale que se tornou na Floresta de Sherwood deste bando de felizes montanheses.
Tırmanış sahasının merkez üssü, vadi tabanının gölgelikli kısmı olan Kamp 4'tü. Burası, bu kuşak mutlu dağcılar Sherwood Ormanı olmuştu.
A Iniciativa para o Clima e a Floresta é o nosso projecto de maior prestígio.
İklim ve Orman Girişimi en prestijli projemiz.
Mas fecho os meus olhos e consigo ver ainda o verde da selva e o branco mortal nas caras dos ingleses.
Ancak gözlerimi kapattığımda, ormanımın yeşilliğini ve İngilizlerin suratlarının ölümcül beyazını hâlâ görebiliyorum.
O ar da floresta e esta árvore robusta são os meus mestres agora.
Orman havası ve bu sağlam ağaçlar artık benim öğretmenlerim.
A menos que... exista uma floresta tropical no meio do deserto de Nevada.
Demek ki... Nevada çölünün ortasında, bir yağmur ormanı var.
O Casino Mediterrâneo tem um jardim tropical.
Akdeniz Casinosu yağmur ormanı bahçesi var.
- A Prius está no limite da floresta, vamos!
Prius ormanın girişinde. Gidelim!
Não podes ver a floresta através das árvores, meu.
Ağaçlardan dolayı ormanı göremiyorsun, dostum.
Chegámos a um acampamento da milícia, na floresta.
Ormanın derinliklerinde bir milis kampıyla karşılaştık.
É melhor um caminho curto pela floresta do que andar à sua volta.
Robin Hood Ormanından gidersen dolaşmamış olursun.
É melhor um caminho curto pela floresta do que andar à sua volta.
Robin Hood ormanından gidersen dolaşmamış olursun. Sonra yolun arkasından gidebilirsin.
É como um fogo florestal, não é?
Orman yangını gibi, değil mi?
Estamos no meio de uma floresta.
- Bir ormanın ortasındayız.
- Estamos no meio de uma floresta.
- Bir ormanın ortasındayız.
Gosta que a floresta esteja na Praça de Trafalgar?
Trafalgar Meydanı'ndaki ormanı sevdin mi? Bence çok hoş.
NA FLORESTA DA NOITE
Sezon 8 Bölüm 10 Gece Ormanında
- Sim, é como a Nova Floresta, só que ainda mais nova.
Yeni Orman gibi. Ama ondan da yeni.
É a floresta que está a cobrir Londres?
Londra'nın etrafındaki orman mı?
Londres foi invadida por uma floresta gigantesca.
Londra'yı kocaman bir orman ele geçirdi.
Pode uma floresta crescer de repente?
Bir gecede orman büyüyebilir mi?
Agora há uma floresta.
Artık bir orman olduğuna göre, yemiş yemek zorundasınız.
Não se cria uma floresta de repente sem um fertilizante especial.
Ekstra özel gübre ile tek gecede bir orman yaratamazsın.
E agora há uma floresta.
Artık bir orman var.
Ela pode levar-nos à fonte, ao coração da floresta.
Bizi kaynağa, ormanın kalbine götürebilir.
Deixou-a ir com um homem qualquer para dentro da floresta.
Yabancı bir adamla ormanın ortasına gönderdiniz onu.
Exato. A Floresta.
Orman.
Está em todas as histórias que te fizeram perder o sono.
Sizi geceleri uyutmayan bütün masallarda vardır orman.
A floresta é o pesadelo da humanidade.
Orman insanoğlunun korkulu rüyası.
Que tipo de floresta é inteligente?
Orman nasıl akıllı olabilir ki?
Que floresta tem o seu próprio extintor?
Ormanın nasıl kendine ait yangın söndürücüsü olabilir?
Maebh, a floresta está a comunicar.
Maebh, bu orman iletişim kuruyor.
Não fizeste com que uma floresta global aparecesse de repente.
Bir gecede küresel çapta bir orman yaratmadın sen.
Como o da floresta grande.
Büyük orman da bunlardan biriydi.
Como já tínhamos vindo para a Grande Floresta do Norte, onde ainda estamos num grande círculo.
Kocaman bir çemberde sessizce yattığımız büyük Kuzey Ormanı'na daha önce geldiğimiz gibi.
Tal como viemos para a vasta Floresta do Sul.
Devasa Güney Ormanı'na geldiğimiz gibi.
Uma floresta à prova de fogo.
Alev korumalı orman...
Floresta.
Orman!
Uma floresta maciça que enche a atmosfera de oxigénio.
Devasa bir orman atmosferi oksijenle dolduruyor.
Os serviços básicos foram interrompidos devido a uma floresta inesperada. Maebh?
Beklenmeyen orman nedeniyle belli hizmetlere ara verildi.
Como a floresta.
Orman gibi.
Não esqueceremos uma floresta que surgiu da noite para o dia.
Tek gecede oluşan ormanı unutmayacağız.
De repente a floresta encheu-se de pirilampos...
Sonra orman ateşböcekleriyle doldu.
Ninguém passou mais tempo nos bosques de Beacon Hills que tu.
Beacon Hills ormanını senden daha iyi bilen yok.
- A nova floresta?
Yeni çıkan orman mı?
Não havia floresta.
Ortada bir orman yoktu.