Translate.vc / portugués → turco / Pais
Pais traducir turco
34,727 traducción paralela
Ela tinha telemóvel, mandou uma mensagem aos pais, a dizer que viu acidentalmente algo assustador na trilha e que ia voltar o mais depressa possível.
Yanında telefonu varmış. Ailesine yolda yanlışlıkla korkunç bir şey gördüğünü ve mümkün olduğunca çabuk ayrılacağını söylemiş.
Acho que um dos seus pais era bipolar e o outro era... completamente submisso.
Bence anne babandan biri bipolar depresifti ve diğeri de onun kontrolü altındaydı.
As filhas nem sempre contam tudo aos pais.
Kızlar babalarına her şeyi söylemezler.
Os nossos pais eram amigos ou uma coisa assim, não era?
Babalarımız arkadaş gibi bir şeydi öyle değil mi?
O máximo que ficaste sem fumar foi quando fomos à Disney com os teus pais.
En uzun süre otsuz kaldığın zaman, ailenle Disney Dünyasına gittiğimiz zamandı.
Quando eu era pequena, os meus pais deram-me um patinho.
Biliyor musun, küçükken ailem bana bir ördek yavrusu verdi.
Os pais não têm de ser perfeitos, só presentes e amorosos.
Ebeveynler mükemmel olmak değil sadece orada olmak ve sevmek zorundadırlar.
Os meus pais separaram-se quando eu era bem jovem.
Ailem ben epey genç yaştayken boşandı.
Vinte homens. Alguns são casados, pais.
20 adam, içlerinden bazıları evli.
Os meus pais morreram quando eu era uma criança.
Ben sadece bir çocukken ailem öldü.
Pense nas irmãs delas, nos irmãos, nos pais. Pense nos filhos delas.
Onların kız kardeşlerini, erkek kardeşlerini... ebeveynini, çocuklarını düşün.
Os meus pais estão em Los Angeles durante alguns dias e também querem ir ao evento.
Ailem... bir kaç günlüğüne Los Angeles'te olacaklar ve etkinliğe gelebilirler mi merak ediyorlardı.
Só conheci os pais da Megan depois de casar com ela.
Onunla evlenene dek, Megan'ın ailesiyle tanışmamıştım.
Mais de metade das raparigas que conhecem os pais do pretendente depois dos 29 anos acabam noivas.
Yaşı 29'dan fazla olup sevgilisinin ailesiyle resmen tanışanların yarısı sonunda nişanlanıyor.
E, já que os casais com menos de 40 anos têm 66 % de probabilidade de ter filhos, a pergunta não é se estás pronta para os pais.
Ve yaşı 40'ın altında evli insanların % 66'sı çocuk sahibi oluyorlar yani soru "onun ailesiyle tanışmaya hazır mısın?" değil.
- Os teus pais já aterraram?
- Ailen mi geldi?
É um pouco cedo para a empregada conhecer os teus pais, não é?
Garson kızı ana babayla tanıştırmak için biraz erken değil mi sence de?
Estou ansiosa para conhecer os teus pais...
Ailenle tanışacağım için heyecanlıydım...
Porque os pais delas esperavam do lado de fora, e eu ia sozinha para o orfanato.
Çünkü anne babaları dışarıda onları eve götürmek için beklerdi ve bense yetimhaneye tek başıma dönerdim.
Vendi tudo o que os meus pais me deram e tenho o suficiente para comprar um bilhete de barco para fora daqui, para muito longe.
Ailemin bana verdiği her şeyi sattım ve buradan, onun ulaşamayacağı yerden bir bota bilet ayırmaya yetecek kadarını elde edebildim.
A Rainha Má quer matar os meus pais.
Kötü Kraliçe ailemi öldürmeye çalışıyor.
Muito bem, estás preocupada com os teus pais. E isso está a piorar as coisas. Mas eles vão ficar bem.
Ailen için endişeleniyorsun ve bu durumunu daha kötü hale getiriyor, ama onlara bir şey olmayacak.
Se encontrar pessoas que consigam dobrar a língua, elas podem ser os meus pais biológicos.
Dillerini böyle bükebilen ne kadar çok insanla tanışırsam, bir o kadar da aile mi bulma ihtimalim artar.
Fico de rastos ao pensar que ele terá sempre este vazio de não saber quem são os pais dele.
İçindeki bu boşluğun tüm hayatı boyunca dolmayacak olması, beni bitiriyor.
- Nós somos os pais dele.
Onun ailesi biziz.
Ele tem procurado esse traço nas pessoas de toda a cidade para ver se encontra os pais biológicos.
Hemen hemen tüm şehri gezip, bu sorunun cevabına göre, gerçek ailesini bulmayı umut ediyor.
Calcem-se e vão ter com os vossos pais.
Ayakkabalarınızı giyip, hemen ailelerin yanına.
Eu estava a pensar que podíamos fazer o mesmo para encontrarmos os pais do Randall.
Belki, biz de... aynısını yapabiliriz. Randall'ın gerçek ailesine belki böyle ulaşabiliriz.
É o nosso filho extraordinário que merece tudo o que pudermos dar-lhe, mesmo que isso signifique descartarmos os nossos sentimentos quanto ao facto de ele ter pais biológicos que poderão preencher o vazio que ele sente.
O bizim yıldızımız, hak ettiği her şeyi, muhtemelen ona vereceğimiz şeker şey. Öyle ki buna, ailesinin bir yerlerde yaşadığı gerçeğinin, içinde oluşturduğu büyük boşluğu, görmezden gelecek kadar, hislerimize onun iyiliği için kulak asmamak da dahil.
Devia calar-me e dar graças por ter uns pais estupendos que me acolheram quando os meus pais biológicos me abandonaram.
Sesimi kesip, size minnet duymalıydım. Çünkü böyle mükemmel bir aileye sahip olduğum için, hem de öz ailesinin bile istemediği bir çocuk olarak.
Os pais biológicos podem ter direitos e eu não posso perder o meu filho.
Öz ailesi olarak almak hakları. Bu yüzden, oğlumu kaybedemem.
Disse aos meus pais que ela estava a sonhar mas eles meteram-na numa instituição e deram-lhe medicação. E morreu lá com 16 anos.
O taş kesildi ve aileme onun hala rüya gördüğünü düşündüğümü söyledim ama onlar onu enstitüye götürdü ve uyuşturucu verdiler ve o 16 yaşında öldü.
- É isso que os pais fazem?
- Ebeveynler böyle mi yapar?
Não era para os meus pais.
Benimkiler için değildi.
Pareces um adolescente a esconder marijuana dos teus pais.
Ailesinden ot saklayan bir ergen gibisin.
Por vontade dos pais, a formação é obrigatória.
Veliler egitimin zorunlu olmasini istedi.
- Apimentar a rotina de pais.
- çünkü... - Bebek sonrasi heyecani.
Apimentar a rotina de pais.
Bebek sonrasi heyecani.
Há tanta porcaria a ser publicitada para os miúdos e, muitas vezes, é difícil para os pais fazer a transição dos filhos para opções alimentares mais saudáveis.
Dışarıda çocuklara pazarlanan o kadar çok abur cubur var ki anne babaların, çocuklarını daha sağlıklı gıdalara yönlendirmesi çoğu zaman zor oluyor.
Acho que todos os pais querem que os filhos comam saudavelmente e é difícil, sobretudo quando para onde quer que olhemos, há um restaurante de fast food ou um lanche de comida processada que está a ser publicitado para crianças.
Bence her anne baba çocuklarının sağlıklı beslenmesini ister ama bu zor bir iş çünkü nereye baksanız bir fast food restoranı ya da çocuklara yönelik pazarlanan işlenmiş atıştırmalıklar var.
A segunda coisa é que eu encorajo todos os pais a fazerem a preparação das refeições e as compras dos alimentos com os seus filhos.
İkincisi, tüm anne babaları, çocuklarını, yemeklerin hazırlanmasına ve yiyecek alışverişine dahil etmeye teşvik ediyorum.
E esperemos que com os pais.
Umarım anne babalarıyla da paylaşırlar.
Não quero que os meus pais nos ouçam.
Ailemin bizi duymasını istemiyorum.
Ele foi directo ao quarto dos pais.
Doğrudan ebeveynlerin odasına gitmiş.
A Amanda pode ter sido hostil com ele, mas por um bom motivo. Ela queria que os pais ficassem juntos.
Amanda ona karşı düşmanca davranıyor olabilir, ama geçerli bir sebebi var.
Muitos pais querem saber se devíamos fechar a escola.
Birçok veli okulu kapatıp kapatmayacağımızı soruyor.
Vamos fazer estes encontros todos os dias, antes e depois da escola, e eu encorajo todos os estudantes e pais a comparecerem as vezes que quiserem.
Bu oturumlar her gün okuldan önce ve sonra olacak, tüm öğrenci ve veliler istedikleri sıklıkta gelebilirler.
Alunos, se estão aqui com os vossos pais, virem-se para ele ou ela e... Digam como se sentem.
Öğrenciler, yanınızda veliniz varsa ona dönün ve hislerinizden bahsedin.
Fala-me... sobre os teus pais.
Bana ailenden bahset.
Além de dois Presidentes da Associação de Pais e de uma creche incrível para cãezinhos, eu encontrei... este telefone pré-pago.
İki okul aile birliği başkanı ve şahane bir köpek bakımevine ek olarak bir kullan at telefon numarası buldum.
Pais.
Babalar.