English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Parca

Parca traducir turco

10,345 traducción paralela
A mala está um bocadinho desarrumada.
Burası bir parça dağınık.
Não estamos de acordo quanto ao final, estamos quase a dar em doidos.
Sadece kitabın sonu üzerinde anlaşamıyoruz. Bu ikimizi de bir parça deli ediyor.
Sr. Solloway, James Frey afirma que, antes da mania das memórias, expressão dele, nos anos 90, o seu Uma Vida em Mil Pedaços teria sido publicado como ficção.
Bay Solloway anı yazısı çılgınlığından önce James Frey,... 90'lardaki "Bir Milyon Küçük Parça" sına işaret ederek bunun kurmaca olarak yayınlanabileceğini açıklamıştı.
Todas as peças que possam sair... sairão. O vagão tem de ser desmontado.
Çıkabilen her küçük parça çıkarılacak.
Vou regressar a Truckee para trazer o que preciso para consertar o travão.
Truckee'ye gidip, freni tamir etmek için parça getireceğim.
A rapariga é bem divertida.
Sağlam parça.
Um pedaço da tua camisa ficou presa na ferida quando a bala atravessou.
Mermi içeri girdiğinde, tişörtünden de bir parça götürmüş.
Estamo-nos a entregar, cada vez mais.
Kendimizi parça parça hibe ediyoruz.
Consigo ver um pouco de todos eles em ti, sabes?
Senin içinde hepsinden bir parça görüyorum.
Talvez se tratássemos os subordinados com respeito, déssemos uma educação básica, compravas mais lealdade que 100 peças de ouro da Widow.
Belki de çalışanlara saygıyla muamele edip temel eğitim verirsek Dul'un yüzlerce parça altınından çok daha fazla sadakât satın alabilir.
Só pode levar três peças.
Üç parça alabiliyorsunuz sadece.
Estás a destruir os trajes, estou a retirar os componentes do núcleo.
Güç giysilerini parçalayıp çekirdek bileşenlerini yedek parça yapıyorsun.
Talvez um deles tenha levado o fragmento do Lucas Reem, e cometeu um crime de uma forma para homenagear o seu ídolo.
Belki içlerinden biri Lucas Reem'den bir parça almıştır ve idolünü onurlandırmak adına bir cinayet işlemiştir.
Posso oferecer-te uma parte do meu... Olá.
Size kalbimden bir parça...
E para a inválida, temos chá quente com uma gota de láudano.
Ve de senin için bir parça afyon katılmış sıcak çayım var.
O que restava da minha vida miserável para dar.
Kirli hayatımdan kalan tek parça.
Sabes, para que todas as noites, lhe pudesses trazer um pedaço do mundo, trabalhando nele para o tornar um mundo melhor.
Böylece her gece ona daha iyi bir hâle gelsin diye değiştirmeye çalıştığın dünyadan bir parça getirebilirsin.
Tu e o teu pai agora têm uma parte de vocês que eu nunca vou realmente conhecer.
Şimdi babanla paylaştığınız bir parça var ve ben bunu asla bilemeyeceğim.
E acho até que mais do que tudo o que eu fiz por ti ou partilhei contigo, é a parte que vai fazer de ti quem tu és.
Tahminimce senin için yaptığım veya seninle paylaştığım her şeyden daha çok seni olduğun kişi yapacak olan şey bu parça.
Lote 16 de 1888...
1888'den 16. parça...
Gastei 80 mil dólares do dinheiro da companhia nessa peça.
Bu parça için şirketin 80 bin dolarını harcadım.
Há dúzias de obras de arte e compradores que precisam de ser identificados.
Kimliklerini tespit etmemiz gereken onlarca parça ve alıcı var.
E aquela obra é do Assalto Doscher.
Şu parça da Doscher soygununda.
Acredito que, provavelmente, irão voltar para desmontar mais.
Daha fazla parça için geri döneceklerini düşünüyorum.
Eu deveria ter me lembrado que ainda tinha uma parte dela... você.
Sesin bana yanımda hala annenden bir parça olduğunu hatırlatmalıydı seni hatırlatmalıydı.
Dever-me-ia ter recordado que ainda... tinha um pedaço dela. Tu.
Sesin bana yanımda hala annenden bir parça olduğunu hatırlatmalıydı seni hatırlatmalıydı.
É um pedaço do ovo de onde nasci.
Çıktığım yumurtadan bir parça.
- Algumas partes.
- Parça parça.
Há sites inteiros dedicados a analisar e a dissecar cada fotografia e vídeo meu.
Her bir fotoğrafımı ve videomu parça parça incelemeye kararlı internet siteleri var.
Era um único desenho.
Tek parça halindeydiler.
Sou o homem que vai tirar-lhe o futuro como fiz com centenas, antes de si. Bocado por bocado.
Senin geleceğini alacak olan adamım ben senden önce yüzlercesininkini aldığım gibi parça parça.
Ela tem um fragmento do espelho.
Kızda Aynadan bir parça var.
Mas eu esperaria que qualquer uma de vocês o partisse antes que caísse nas mãos dele.
Ama sizden birinin kırmasını umuyorum, parça onun eline geçmeden önce
Ainda toda inteira.
Hala tek parça.
Nossa! Aqui está a peça que faltava.
İşte kayıp parça.
Trouxe uma pasta de feijão azuki grossa feita por ela.
Kendi yaptığı fasulye ezmesinden bir parça getirmiş. İnanılmazdı.
Se nunca tocou na original, conseguiu um galho.
Aslı onda olmasa bile en azından bir parça almış.
Uma mulher desapareceu há três dias, e só tem uma página de anotações?
3 gün önce bir kadın kayboluyor ve senin elinde sadece bir parça kağıt mı var?
Não vou fingir que não há perguntas sem respostas, mas todas as provas podem ser revistas, tal como tudo o que supusemos pode ser reexaminado.
Bir an için soruların cevaba ihtiyacı yok gibi davranacağım. Ama gözden geçirdiğimiz her parça kanıt, her varsayım yeniden gözden geçirilebilir. Bunu yapmana yardım edeceğim.
Se precisar de ser feito aos poucos, uma filial de cada vez, estou disposto a fazê-lo.
Parça parça veya şube şube olması gerekse bile değerlendirmeye hazırım.
Além disso, o futebol começou mal nesta temporada. Então, essa história de mundo ideal está em debate na minha casa, por agora.
Ayrıca Rams sezona kötü bir giriş yaptı o nedenle bizim evde bütün bu ütopya konusu bir parça tartışılıyor.
Alguma coisa dela sobreviveu além da morte?
Ölümün ötesinde ondan kurtulan bir parça var mı?
- Qualquer coisa da nossa cultura.
Kültürümüzden bir parça.
- Porquê essa cara, camarada?
- Yüzünden düşen bir parça.
Mas são uns 100 pedaços.
Ama yüz kadar parça var.
E o pai tem um grande pedaço de bolo para o Buddy.
Şuna bak. Baban Buddy için kocaman bir parça kesmiş.
Eles vão retirar 3 fragmentos do tórax.
Göğsünden üç parça çıkardılar.
Bom trabalho.
Güzel parça.
É uma bela peça.
Güzel bir parça.
Quando eu acabar de preencher o impresso, tiras uma peça de roupa e assim quando eu acabar podemos atirar-nos um ao outro.
Bir anlaşma yapalım. Her bitirdiğim form başına üzerinden bir parça kıyafet çıkaracaksın ve böylece işim bittiğinde birbirimize zıplayabiliriz.
Até saber o que se passa, vou ficar em cima de vocês, para garantir que o meu amigo volte a casa inteiro.
Burada neler olduğunu öğreneceğim. Sizin peşinizden ayrılmayacağım ve arkadaşımın evine tek parça döndüğünden emin olacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]