Translate.vc / portugués → turco / Partir
Partir traducir turco
26,126 traducción paralela
Portanto, vou demitir-me da presidência, com efeito a partir do meio-dia de amanhã.
- Güzel ama çok merdiveni var. - Olmaz. Bunun için çok şişman.
- Podes partir-me a lagosta?
- Istakozumu kırar mısın? - İşe dönmek istiyorum.
O quarto homem a partir da esquerda. - Tate?
Soldan dördüncü adam.
Podemos partir?
Gitmekte özgür müyüz?
O Yiska marcou antes de partir.
- Ve Yiska gitmeden hepimizi boyadı.
O cadeado não se vai partir.
- Kilit kırılmayacak.
É um óptimo sinal, se quiseres partir.
- Gitmek istiyorsanız iyiye.
Ainda estou à espera de ouvir como... nos vais impedir de partir, peluda.
Gitmemizi nasıl engelleyeceğini hâlâ söylemedin, Tüylü.
A partir de um contratorpedeiro com mísseis teleguiados?
Güdümlü füzelerle mi?
Vamos partir ainda mais cedo.
Daha da erken gideceğiz.
Podem conseguir uma amostra a partir desse tecido.
Dokusundan bir örnek alabilirler.
Acho que devíamos partir o vidro e sair daqui a machadada.
Şu camı kıralım ve buradan defolup gidelim.
Tenho de ganhar mais a partir de agora.
Bu kadar. Bundan böyle daha fazla para kazanmalıyım.
Bem, e eles tinham que partir a minha janela favorita?
En sevdiğim penceremi de kırmak zorundalar mıydı?
A partir de agora, só quero ouvir silêncio.
Bundan sonra duymak istediğim sadece sessizlik.
Sim. Deve ser difícil ver um partir.
Evet birinin gitmesini görmek zor olmalı.
Um tipo de... Uma coisa tipo "partir o vidro em caso de emergência".
Tehlike anında camı kırınız tarzında bir şeydi.
Foste tu que sempre quiseste partir ao estilo em glória.
Her zaman Blaze of Glory stilinde gitmek istediğini söyleyen sendin.
Se não quiseres partir, eu entendo.
Bak eğer, eğer gitmek istersen anlarım.
Deixe-nos tratar do assunto a partir de agora.
- Buradan biz devralalım.
A minha vida... É melhor a partir de agora.
Hayatım artık daha iyi.
Vou meter-me na carrinha velha do pai e partir.
Babamın eski kamyonetine atlayıp basıp gideceğim.
Mas agora, não está cá, por isso, Vossa Majestade, que dizes de partir em uma demanda?
Ama artık burada olmadığına göre başka bir maceraya atılmaya hazır mısınız, Majesteleri?
Os piratas transmitiram as caras deles a partir de uma selva do outro lado do mundo, e não consegue uma chamada "Skype" a partir de um navio de guerra de 3 biliões de dólares?
Korsanlar bir ormanın içinden tüm dünyaya yüzlerini gösterirken 3 milyar dolarlık bir savaş gemisinden Skype görüşmesi bile yapamıyor musunuz?
Esta é uma imagem da nossa cura a partir das notas da Dra. Scott.
Dr. Scott'un notlarındaki tedavinin resmi bu.
Tenho de ir buscar a minha filha e partir.
Kızımı almam ve gitmem gerek.
Ele pode partir a porta da garagem.
- Garaj kapısını kırabilir.
Ele não pode partir a porta da garagem? Sim.
- Garaj kapısını kırabilir, değil mi?
Talvez tenhamos que partir.
Gitmemiz gerekebilir.
Afasta-te, nós tomamos as coisas a partir de agora.
Sadece biz burada hallederiz, uzaklaşmak.
Parece que tem feito negócio a partir de casa dela.
Bir süredir onun evinden çalışıyor.
Vou aumentar o meu negócio, a partir do próximo mês.
Gelecek aydan itibaren işi büyüteceğim.
- Ela está a vir ou a partir?
- Geliyor mu, gidiyor mu?
A partir de hoje, o nome Escobado chega ao fim.
Bugün Escobado soyu sona eriyor.
Logo que o Jeremy nos dê licença, podemos partir.
Jeremy olur verir vermez yola koyulabiliriz.
Temos de partir.
Gitmeliyiz.
Tem sempre de partir com estilo.
Bu yüzden devamlı tekniğin dışına çıkarlar.
Transmitimos em direto daqui a 60 minutos, a partir da Sala Este, está bem?
Onlara bir saat sonra Doğu Odası'nda yayında olacağımızı söyle.
O aquecimento central avariou-se e o tipo só pode vir a partir de amanhã.
- Yarına kadar gelemezmiş tamirci.
É assim que vai ser a partir de agora?
- Bundan sonra böyle mi olacak?
Não se vai partir.
Kırılacak değil.
Quer dizer, para onde vão eles a partir daqui?
Buradan nereye gidecekler?
A partir de certa altura.
Zamanla.
O barco está a partir.
Tekne kalkıyor şu an!
Se o barco está a partir, para quê a pressa?
Tekne şu an kalkıyorsa niye acele ediyorum ki o zaman?
Preciso de pensar sobre isso, como lidar com os Clavermores a partir daqui.
Şu andan itibaren Clavermorelar'ı nasıl idare edeceğimi düşünmem gerek.
A partir de agora, só terá acesso ao necessário, Nedley.
Bundan sonra kendini sadece gerekenleri bilecek birisi olarak gör Nedley.
Abandonaram o nosso rebanho numa tentativa fútil de dominar uma arma que, a partir de agora, tem só uma dona.
Sürümüzden kaçan herkes şu andan itibaren bir kadında olan usta bir silaha karşı boşa uğraş içindedir.
A partir de agora, você e a Nancy farão uma parceria.
Şu andan itibaren Nancy'yle partner olmanız gerekli.
A partir de hoje, sou o Lewis.
Annem bizi kontrol edip gidene kadar herkesi bir yerde saklamaya ne dersin?
Estás a chegar ou a partir?
Geliyor musun gidiyor musun?