Translate.vc / portugués → turco / Perdida
Perdida traducir turco
3,679 traducción paralela
Está a deixar-me nostálgico pela pátria perdida!
İçimdeki eski zamanları özlem hissini geri getiriyor.
Quer reunir-se com a sua alma gémea perdida.
O kayıp ruh eşine kavuşmak istiyor.
Se houver um problema com um deles, a noite é toda perdida.
Bir şey başarısız olur veyahut işler ters giderse bütün gece biter.
Esta batalha está perdida, meu senhor, devemos recuar, se quisermos ter alguma esperança de vencer a guerra.
Bu savaş kaybedildi, efendim. Eğer savaşı kazanmak için bir umut varsa geri çekilmeliyiz.
Então qualquer esperança de reconstruir a Chave Ómega está perdida.
O zaman Omega anahtarının yeniden yapılma umudu gerçekten kayboldu.
Deixa-me ficar perdida no azul das tuas sobrancelhas.
İzin ver o mavi kaşlarında kaybolayım.
Estou completamente perdida.
Fena kayboldum.
E ainda estou meio perdida.
Ve hâlâ şaşkınım.
Estou certa que muitos de vocês provavelmente estão pensando, "olha para esta tipa mimada, indulgente e perdida".
Birçok sey düsündügünüzden eminim "simarik, yüz vermeyen, budala kiza bakin."
Vocês podem! Por 500 dólares, podem vir cá e dar um estalo na minha cara mimada e perdida.
500 $'a, buraya gelebilir ve simarik ve budala yüzümü tokatlayabilirsiniz.
Não, ela está à espera de ver uma mulher perdida usando um saco de papel.
Hayir, kese kâgitli budala bir kadin görmeyi bekliyor.
- Senhora, a caixa está perdida.
Efendim, kutu elimizden çıktı.
Não perguntes se posso ser sincera, como se eu fosse uma menina perdida no meio da conversa.
O yüzden bana aklı kitaplardan ve öğütlerden dolayı karışmış, küçük bir kız gibi davranmayın.
Mas... está perdida há séculos.
Ama o yüzyıllardır kayıptı.
Não está perdida, está guardada.
Hayır, kayıp değildi.
- Estás perdida, mana? - Talvez.
- Yolunu mu kaybettin kardeşim?
Trocaste uma causa perdida por outra.
Yanlış bir davadan bir diğerine atladın.
Ela está a ajudar o Barbie, aposta tudo numa aposta perdida.
Barbie'ye yardım ediyor. Bütün parasını kaybeden tarafa yatırıyor.
"Obra de arte desaparecida, perdida durante a ocupação da Polónia, em 1939."
"1939'da Polonya'nın işgali sırasında kaçırılmış olan kayıp başyapıt."
- Luta Perdida.
- Bozulmuş Kavga.
Nenhuma vida foi perdida, incluindo a tua.
Kimse hayatını kaybetmedi, buna sen de dahilsin.
Para ser honesta, estaria perdida aqui sem ti.
Doğru söylemek gerekirse, sen olmasaydın burada kaybolup giderdim.
Andei perdida por anos.
Yıllardır kayıptım.
Se trouxer a ovelha perdida, as outras virão atrás.
Kayıp koyunu bulursan diğerleri de seni bulur.
Ovelha perdida, sim!
Kayıp koyun.
Procuro a minha infância, como uma imagem perdida.
Çocukluğumu kayıp bir film gibi arıyorum.
O Sr. Trolos terá a honra de defender esta causa perdida de Bob Nolan.
Mr. Trolos ümitsiz Bob Nolan davasını savunma şerefine sahip avukat olacak.
A minha família sempre acreditou que lutámos bravamente contra os invasores, e a página perdida vai provar isso.
Ailem istilacılara karşı her zaman cesurca savaştığına inanıyordu. O eksik sayfa da bunu ispatlar nitelikte.
É a página perdida da narrativa.
Bu destanda eksik olan sayfa.
Ajudam a aliviar a agonia da minha perna perdida e do arranhar das minhas entranhas.
Onlar acı yatıştırmaya yardımcı benim yok bacakta ve benim gut clawing.
Desculpe. Preciso encontrar a biblioteca Marie Hamdem, mas estou perdida.
Pardon, Marie Hamden Kütüphanesi'ni bulmaya çalışıyorum ama sanırım biraz kayboldum.
- É uma causa perdida, querida.
- Ümitsiz vaka, bebeğim.
Ruben, sei que não vieste aqui reviver a tua juventude perdida.
Ruben, Eminim ki buraya gençliğini anlatmaya gelmedin.
Não parece uma causa perdida.
Sen ümitsiz vaka gibi görünmüyorsun hiç.
A nossa hipótese está perdida.
Fırsatımız kaçıyor.
Engraçado, a tua filha disse-me que estás quase perdida e que andas a dormir com o teu chefe.
Bu çok komik çünkü kızın tırnaklarını kemirdiğini ve patronunla yattığını söyledi.
Estou quase perdida.
Çok emin değilim.
"Perdida por um, perdida por mil", já dizia a minha mãe.
Annep hep "battı balık yan gider" derdi.
- A guerra nunca está perdida.
Sadece bir muharebeyi kaybettik, bütün savaşı değil.
" Andei perdida por anos...
Yıllarca kayıptım...
Imaginei se existirá algum ressentimento, se alguém culpará o Ethan pela oportunidade de emprego perdida.
Eğer insanlar Ethan'ı işe almamakla suçladılarsa.. .. ortada bir dargınlık olmuştur, yani...
Acho que ela se está a sentir perdida e sozinha.
Sanırım kendisini yitik ve yalnız hissediyor.
Deixo-vos a procurar a vossa ovelha perdida.
Ben sizi, sürüden ayrılanı kurt kapmadan bulabilmeniz için yalnız bırakayım.
E depois desaparece, perdida sem deixar vestígios.
Sonra iz bırakmadan kaybolur!
Não podemos ficar parados enquanto os médicos atrás destas portas, trabalham com o mínimo de recursos porque a polícia já nos considera uma causa perdida.
Kapının diğer tarafındaki doktorların polis bizi kaybedilmiş bir dava gördüğü için kısıtlı kaynaklarla çalışmasını izleyemeyiz.
A "cidade perdida de Atlantis"?
Şu Kayıp Şehir Atlantis mi?
Por que a chamam de perdida?
Niye kayıp dedin?
Em termos de provas históricas, seria ótimo encontrar uma carta perdida de Johannes Vermeer...
Ama bilirsin, tarihsel kanıt, Johannes Vermeer'in kayıp bir mektubunu bulmak harika olurdu...
"Vimos informá-lo mãe perdida no..."
Aman tanrım!
VIMOS INFORMÁ-LO, MÃE PERDIDA NO MAR.
.. Anneniz denizde kayboldu, gemi arandı, yolcunun gemiden düştüğü varsayıldı. Derin başsağlığı dilekleriyle...
Estou um pouco perdida.
Ben kaybolmuştum.