English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Peru

Peru traducir turco

2,723 traducción paralela
Uma vez, tentou cortar o peru com a faca do bisavô, ela fugiu-lhe e cortou-lhe um dedo e ele gritou : "merda!".
Bir seferinde, büyük baba Jack'in bıçağıyla hindiyi kesmeye çalışırken eli kaydı ve parmağını kesti sonra "hasiktir!" diye bağırdı.
É peru.
Hindi.
O Presidente Reagan e o Presidente Belaúnde do Peru têm novas propostas... Novas propostas para o plano de paz.
Başkan Reagan ve Peru Başkanı Bellaunde barış planı için birkaç öneri...
Toronto, Lima, Peru, Berlim, Xangai.
Toronto, Lima, Peru, Berlin ve Şangay.
Ouvi falar disto no Peru, por um dos meus velhos amigos, que conheci quando trabalhava para o Marco Lueda.
Peru'da çalışan bir eski arakdaşı duydum.. . ... onunla Marco Lueda'da çalışırken tanışmıştım.
É peru seco.
Hindi pastırması.
Há alguém interessado em saber que aquilo é um peru?
Tenceredeki şey bir hindi.
- Aquele peru fez mais que ele.
- Hindi ondan daha çok şey yapmıştır.
O Arthur é o peru. E o Pai, claro, é o Pai Natal.
Ben mumum, Arthur hindi ve tabii, baba, sen de Noel Baba'sın.
Ainda bem que tirei aquele curso de sobrevivência pela Internet, ou haveria menos um para comer o peru.
Buzda bana saldırdı. İyi ki hayatta kalma dersi almışım yoksa bir hindi az olurdu.
Sanduíche de peru no frigorífico. Pai e Mãe "
Buzdolabında hindili sandviç var Annen ve baban. "
Vou para o Peru mês que vem, a explorar umas novas ruínas.
Bazı harabeleri incelemek için Peru'ya gidiyorum gelecek ay.
Tenho salsicha à bolonhesa para ti e peru para o Stink.
Bak, senin için salamlı sandviç, Stink içinse hindili.
Diz ao Monty que ele é um super peru.
Monty'ye süper hindi olduğunu söyle.
Peru-pato-frango!
Turducken, turducken!
Peru-pato-frango!
Tur... Duck... En!
Resumindo... a partícula de pecã digerida que encontrámos no ricochete... é um resultado de intensa desidratação e compressão... graças à estrutura única da moela do peru comum.
En basit şekilde geri sıçramada bulduğumuz sindirilmiş pekan partikülleri şiddetli bir kurutma ve sıkıştırma işleminin sonucu oluşmuş bu da bildiğimiz hindinin benzersiz kursak sistemi sayesinde oluyor.
- Sim. O peru-ocelado. Vive apenas na península do Iucatão.
Meleagris ocellata sadece Yucatán Yarımadası'nda yaşar.
Como um peru recheado enfiado num porta-malas de um voo repleto.
Aşırı kalabalık bir kuş sürüsüyle dolu bir tenekeye tıkıştırılmış, aşırı dolu bir hindi gibi.
Tu nunca recusaste bacon de peru.
Hindi jambona hayır demezdin.
Aposto que te enfiava um peru inteiro na boca. - O quê?
Bahse girerim, ağzına bütün bir hindiyi tıkabilirim.
O TRAFICANTE PABLO ESCOBAR NO AUGE DO PODER TINHA MAIS PODERIO MILITAR DO QUE O GOVERNO PERUANO.
Pablo Escobar ( uyuşturucu kralı ), gücünün zirvesindeyken Peru hükumetinden daha kalabalık bir şahsi ordusu vardı.
- Roubou-te a tua perna de peru?
- Hindi budunu mu çaldı?
Comprei sandes, para ti de peru, sem queijo e pão sem côdea.
- Önemli değil. Sandviç aldım. Seninki hindili, peynirsiz.
Comi uma sandes de peru ao almoço.
- Yemekte hindili sandviç yedim.
- Pescoços de peru, como tu os fazes.
- Hindi boynu kemiği. Senin yaptığın gibi.
Ainda estou no Peru.
Sen nerdesin? - Ben hâlâ Peru'dayım.
Porque estás ainda no Peru?
Sen niye hâlâ Peru'dasın?
O Gil ficou preso no Peru.
Gil, Peru'da saplanıp kaldı.
Ambos ainda no Peru.
İkisi de hâlâ Peru'da.
Ah... já esteve no Peru?
Hiç Peru'da bulundun mu?
Eu venho do Peru.
Ben Peru'luyum.
- Prova o peru e vais descobrir.
- Hindili dürümden denersen anlarsın.
- Este peru está mesmo muito bom.
- Hindili dürüm çok lezzetliymiş.
Ou no Peru.
Ya da Peru'daki.
É frango? - Não, é peru.
Hayır, hindi.
Não, por acaso foi porque o Mark deixou cair um wrap de peru debaixo do assento do condutor, lembras-te?
Hayır, aslına bakarsan, Mike, koltuğun altında hindiyi unuttuğu zaman olmuştu, hatırladın mı?
Está embrulhado e mais apertado que um peru de Acção de Graças.
Şükran günü hindisinden daha sıkı bağlanmış.
Estava a cortar o peru de Natal.
Noel Kuşumuzu biçimlendiriyordum.
Não houve ressentimentos, depois de o ter aberto como um peru.
Babamı sen öldürdün! Şansı vardı!
Não, mais longe. Peru.
Hayır, daha uzağa.
Na América do Sul.
Peru'ya. Güney Amerika'ya.
Nós temos de ir para o Peru agora!
Eğer Joe'u görürsek... Peru'ya hemen şimdi gitmeliyiz!
Não podes dizer ao Joe que vamos para o Peru, está bem?
Joe'ya Peru'ya gideceğimizi söyleyemezsin, tamam mı?
Peru frio na detenção, Steadman. Vou desfrutar a assistir. Ah, eu amo-te, Deano.
Bakalım muhteşem günlerini nasıl geçireceksin
Também faço um belo peru.
Bu arada, ben de çok güzel hindi pişiririm.
E notei a velha a olhar para o rabo da Katie, como se fosse um peru de Natal.
Sonra bir baktım bu yaşlı karı, Katie'nin kıçını kesiyor.
Hmm... Quem alinha num perú para o jantar e um jogo de badminton?
Kim hindi yemek ve badminton oynamak istiyor?
Ouvi perú!
Hindi mi o?
- Não sou um peru.
Haydi ama ben hindi değilim.
Velho perú!
Yaşlı hindi!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]