English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Piano

Piano traducir turco

2,772 traducción paralela
Hoje toquei piano.
Bugün piyano çaldım.
Tinha cá vindo tocar piano.
Piyano çalmak için buraya gelirdim.
Querida Ronnie, tenho saudades das horas que passámos juntos ao piano.
Sevgili Ronnie, piyanoda birlikte geçirdiğimiz saatleri özlüyorum.
Foi ele que ensinou o teu pai a tocar piano.
Babanın öğretmeni...
Eu não gosto de piano.
- Ne diyorsun sen be! Piyano sevmiyorum.
Tu tocas piano e não ganhas nada..
Piyano çalmak bir işe yaramaz.
Toca o piano.
Hadi piyano çal.
Compra uma pistola e toco piano.
Tabanca alırsan piyano çalarım.
No piano bar gritam "Não queremos ver as tuas ventas".
Barlarda bile "Yüzünü görmek istemiyoruz." diye bağırıyorlardı.
E quando toca piano todos se calam.
Ne zaman piyano çalsa herkesin sesi soluğu kesilir.
Toco piano.
Piyano çalarım.
Toco num piano bar.
Ben barlarda piyano çalarım.
Então volta a tocar piano com o teu pai!
Baban gibi piyano çalıyorsun.
Faço-a rir... Vou ao piano.
Piyanonun başında güleyim.
Vai para o piano e escreve-me a mais bela canção de amor.
Git ve benim için en güzel aşk şarkını yaz.
Lições de piano.
Piyano dersleri.
Não irei te pedir para tocares piano. Odeio isso.
Senden piyano dersi istemeyeceğim, nefret ederim.
Porque eu vou ser uma estrela de rock, e as estrelas de rock não tocam piano... elas tocam guitarra!
Çünkü ben Rock yıldızı olacağım. Ve Rock yıldızları piyano çalmazlar, onlar gitar çalarlar.
Porque eu vou ser uma estrela de rock, e as estrelas de rock não tocam piano... elas tocam guitarra!
Çünkü ben Rock yıldızı olacağım. Ve Rock yıldızları piyano çalmazlar... onlar gitar çalarlar!
Continuo sem perceber como pôs o galo a tocar piano.
Horoza nasıl piyano çaldırdığını hala anlamadım
Sim. Toco um pouco de piano e guitarra.
Biraz piyano ve gitar da çalıyorum.
O meu está na bolsa. Lá em baixo, junto ao piano.
Benim çantamda var, ama alt katta piyanonun orada kaldı.
Admito, Lee não estava entre as escolhas, ele estava sempre a trabalhar no restaurante dos pais, ou é claro, a tocar piano.
İtiraf edeyim ki, Lee tuhaf bir seçimdi. Sürekli annesiyle babasının lokantasında çalışırdı veya piyano çalardı.
Piano.
- Piyano. - Anlıyorum.
A Marie disse-me que a sua mãe foi concertista de piano.
Marie annen piyanistmiş dedi.
Tem o concerto para piano de Rachmaninov?
Rahmaninov'un piyano konçertosu var mı?
Traz o teu piano para cá e come em cima dele.
Pekala. Piyanonu buraya çek ve onun üzerinde ye.
À sua tia-avó, deixou um piano de cauda.
Büyük halasına, bir piyano bıraktı.
Não olhe para mim assim, você recebeu o piano.
Bana öyle bakma. Sen piyanoyu aldın.
Foi assim que a Niki ganhou paixão pelo piano.
Niki, eski tip piyanoya böyle merak sardı.
Piano?
Eski tip piyano?
- Oh, tantos concertos de piano na nossa infância!
- Ah, çocukluğumuzdaki pek çok eski tip piyano konserleri!
E o piano?
Ve bir nostalji piyano piyanisti?
Ou seja, ela alternou entre o punk e o piano.
Demek istediğim, o bir pank yapardı bir piyanistlik.
Quer dizer, piano.
Demek istediğim piyanist.
A história do piano fez-me rir.
Eski piyano hikayesine koptum.
O fim-de-semana no campo, a caça, javalis, jantares, o piano, eu até dei um tiro no cão!
Şehir dışında haftasonu, avlanmak, domuzlar, akşam yemekleri, nostaljik piyano, ben köpek bile vurdum!
Cantaste esta música sozinho no palco, só tu e o piano.
Bu şarkıyı sahnede tek başına söyledin, sadece sen ve bir piyano.
Sing us a song, you're the piano man
* Bir şarkı söyle, piyanistsin sen *
Estuda piano.
Piyano çalıyormuş.
Estuda piano?
"Piyano çalıyormuş"?
O Albert está a ensinar-te piano?
Albert sana piyano çalmayı mı öğretiyor?
E quando vai para o piano, as crianças adoram!
Piyanoya çarptığında çocuklar gülüyor.
Ele dá aulas de piano a crianças.
Çocuklara piyano dersi veriyor.
Eu preciso que vás buscar o J.D. a casa do Tod e o deixes no piano.
J.D.'yi Tod'dan alıp piyano kursuna bırakmalısın.
Não sabia que tocavas piano.
Piyano da çaldığını bilmiyordum.
Ela tocou para os convidados peças de piano ao estilo europeu.
Misafirlere piyanoda alafranga eserler çaldı.
Estava ao piano, podia ouvir o monitor. Levantei o volume e...
Piyano çalıyordum ama yine de sesi telsizden duyabilmiştim sesi açtım ve...
Sabes, desisti do piano. - Desististe?
Evet, biliyorsun piyanoyu bıraktım.
Ensinou-o a bicar a "The Mountains of Mourne" num piano de brincar que tinha pendurado no peito.
Onu, boynundan sarkan oyuncak bir piyanoda gagasıyla Mourne'un Dağları'nı çalmak üzere eğitmişti.
É como ver a Lady Gaga atear fogo a um piano.
Bu Lady Gaga'nın, bir piyanoyu ateşe vermesini izlemek gibi bir şey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]