Translate.vc / portugués → turco / Piccadilly
Piccadilly traducir turco
89 traducción paralela
Há mais de 300 mendigos a marchar rumo a Piccadilly.
300'den fazla dilenci Piccadilly'ye doğru yürüyor. Dağıtın onları!
Piccadilly!
Kentin en iyi bölgesi!
Prefiro andar a servir no clube em Piccadilly se o regimento...
Alay yok olursa İngiltere'ye dönmemin anlamı ne?
Clube de banhos, Piccadilly.
- Piccadilly'deki Royal Yüzme Kulübü'ne.
- Foi ao clube de banhos.
"Piccadilly'deki Kraliyet Yüzme Kulübü'ne taşındı."
É um M.3 que pode atravessar 300 km de deserto com a mesma facilidade... com que você dá a volta ao vosso Piccadilly circus.
Hava soğutmalı bir M-3 bu, sizin Piccadilly'de yürüdüğünüz rahatlıkla... çölde tam 300 kilometre yol katedebilir.
Piccadilly Lily.
Piccadilly Lily.
Não é um passeio por Piccadilly, ou nos Campos Elíseos.
Şanzelize'de yürüyüşe çıkmıyoruz ki.
Devias ver Picadilly Circus!
Piccadilly Sirkini bir görmelisin.
Visto isto... em Piccadilly.
Bunu... Piccadilly'de giyeceğim.
Vemo-nos em Piccadilly.
- Piccadilly'de görüşürüz.
Piccadilly Circus.
Piccadilly Circus meydanından.
Comer batatas e peixe frito, bola de salsicha e bolo Dundee, na linha de Piccadilly.
Cips ve balık yemek ve deliklerde kurbağa ve Piccadilly hattında Dundee keki.
Pela primeira vez nesta guerra, Broadway e Piccadilly dão as mãos.
Bu savaşta ilk kez Broadway ve Piccadilly el ele verdi.
Ligue-me para Piccadilly, número 9109
Piccadilly 9109 numarayı bağlayın
Piccadilly Circus, mini-saia e Joe Lyons.
Piccadilly Sirki, mini etek ve Joe Lyons.
O trânsito em Banguecoque é pior do que em Piccadilly.
Bangkok'un trafiği Piccadilly'den kötü.
Adeus, Piccadilly
Güle güle, Piccadilly
Olhem para mim - num cinema porno em Piccadilly Circus, a falar para um cadáver.
Bana bak Piccadilly Circus da porno filmi izliyor ölülerle konuşuyorum.
A Irmã Hobbs disse que havia distúrbios em Piccadilly Circus - um cão raivoso.
Hobbs kardeş Piccadilly Circus'ta huzuru bozan bir şey, bir çeşit kudurmuş köpek olduğunu söyledi.
O clube Piccadilly Night apresenta, da America, Red Dick.
Piccadilly Gece Kulübü Amerikan, Red Pipi'yi, gururla sunar.
- Piccadilly, Hyde Park Corner.
- Piccadilly, Hyde Park Corner.
É o Piccadilly Palace Hotel.
Piccadilly Palace Hotel.
Mesmo em Piccadilly.
Tam Piccadilly'de.
Podemos sempre tentar o bar do Piccadilly Palace Hotel.
Piccadilly Palace Otel'indeki barı deneyebiliriz.
- Eis-nos em Piccadilly Circus.
- İşte Piccadilly Circus'dayız.
Donde vens, de Piccadilly?
Ne, sen ingiliz misin?
Adeus Piccadilly, adeus Leicester Square.
Elveda Piccadilly, elveda Leicester Meydanı.
Salisburys, Piccadilly.
Piccadilly caddesi.
Todos nós conhecemos alguém... que tenha ficado por lá com uma prostituta de Piccadilly, não é?
- Limerick'de erkeklerin iki tek attıktan sonra Piccadilly'de gönül eğlendirmelerinin şaşılacak bir şey olmadığını herkes bilir
Ele não está em Piccadilly, está em Coventry.
O Piccadilly'de değil, Coventry'de efendim.
Eles levaram-me à força de Piccadilly e...
- Beni eyfel kulesine kapattılar...
No Piccadilly Palace Hotel.
Yani Piccadilly Saray Otelinde.
Saí daqui por volta das sete e passei pelo Piccadilly Palace Hotel.
Buradan yedi gibi çıktım ve önce Piccadilly Palace Oteline gittim.
A mesma mulher que reservou uma noite no Piccadilly Palace Hotel.
Bu kadın, Piccadilly Palace Otelinde bir geceliğine oda tutan kadındı.
- Às sete da tarde, Jane Wilkinson sai de casa para o Piccadilly Palace Hotel.
Jane Wilkinson saat yedide evinden çıkıp, Piccadilly Palace Otel'e gider.
Francamente, hoje em dia, o campo é mais perigoso do que Piccadilly.
Açıkça söylemek gerekirse, bu günlerde taşra Piccadilly'den daha tehlikeli hale geldi.
Voltei para Londres, dei umas voltas por Piccadilly Circus.
Londra'ya doğru yola çıktım, Piccadilly Sirki'nde takıldım.
- Querem ver uma guilhotina em Piccadilly?
- Piccadilly'de giyotin mi kurulsun?
Da primeira vez que cá vim fui para Picadilly Circus, ver as iluminações, as pessoas, os táxis, e disse em voz alta "Ainda hei-de conquistar-te um dia".
Londra'ya ilk geldiğimde, Piccadilly Sirki'ne girdim... ışıklara, insanlara... ve taksilere baktım... ve yüksek sesle şunu dedim : "Bir gün seni fethedeceğim."
Em Piccadilly Circus numa hora.
Piccadilly Sirki. Bir saat sonra. Tamam.
- Ok no Piccadilly Circus numa hora.
Piccadilly Sirki. Bir saat sonra.
Estava a ir para casa, pela Piccadilly... e a Eily Bergin passou.
Piccadilly'den eve gidiyordum. İşte o sırada, Eily Bergin'i gördüm.
Certo. Vai tu primeiro, Eric.
- Piccadilly'de görüşürüz.
Vemo-nos em Piccadilly.
Sağol.
Depois passeamos pela incrivelmente cultural Piccadilly.
Sonra inanıImaz bir kültür yuvası olan Piccadilly'de dolaşırız.
No caminho pra casa, dei uma passada no Piccadilly.
Eve gelirken, Piccadilly'ye uğradım.
Banco da Cidade!
Piccadilly!
O quê?
Piccadilly mi?
Piccadilly?
Şehir Bankası mı?
- Com quem é que te vais encontrar em Piccadilly?
Piccadilly'de kiminle buluşacaksın?