Translate.vc / portugués → turco / Pixel
Pixel traducir turco
37 traducción paralela
Coloca o sósia digital na memória pixel.
Dijital arka planı, piksel hafıza bankasına gönder.
Tudo que tenho de fazer é arranjar uma actualização, alguns, uh, activadores de voz, sensores para servirem de relacionadores com a pronúncia própria e vibrato e, uh, enquanto penso nisto, sem ofensa, mas a matriz de pixel da tua holo-imagem precisa duma pequena afinação.
Yapmam gereken bazı ses aktivasyonları ile çalışan sensörler ile ses telaffuzu algılayan bir, uh, Onun için yaşıyorum, alınmak yok, ama senin hologram imajındaki pikseller küçük bir ayar için faydalı olur.
Tudo o que alguma vez aconteceu na história humana aconteceu naquele pixel.
İnsan tarihinde şimdiye dek ne olup bitmişse işte, görüntüdeki bu noktada olmuştur.
Indo até ao máximo de um pixel individual Eu foi capaz de descobrir as áreas onde havia apenas resíduo de tinta.
Detaya indikçe sadece boya kalıntıları olan yerleri tespit edebildim.
Faz um pixel de cada vez.
Pikselleri teker teker koyuyor.
É quase como se tivéssemos distribuído uma ambição sem sequer a ter anotado, para que as pessoas de todo o mundo soubessem o que deveriam estar a fazer e trabalhavam à sua própria maneira, sabendo que só tinham uma espécie de pixel
Hiçbir yere yazılmamış bir amaca sahipmişiz gibi. Dünya'nın her yerinde insanlar neye yardımcı olmak için çalıştığını biliyordu ve onun üzerinde çalışıyordu gelecekteki bu inanılmaz görüntüde tek bir öğeye sahip olduklarını bilerek.
E que poderiam contribuir com aquele pixel para o mosaico, sabendo que, no fim, aquela imagem extraordinariamente bonita era um futuro sustentável.
Ve o tek bir öğeyi bu mozaiğe katarak sürdürülebilir geleceğin inanılmaz güzel görüntüsünü oluşturacaklarını biliyorlar.
A nossa imagem está desfocada, então estou a substituir cada pixel defeituoso, por um bom, de uma frame vizinha.
Bizdeki görüntü flu. Her kötü pikselin yerine yandaki temiz bir piksel koyuyorum.
Ainda te transformo num pixel computorizado.
Piksel piksel ederim seni.
Os Nossos rapazes procuraram até o último bit e pixel.
Adamlarımız piksel ve parçaları gözden geçirdi.
Óptimo, se gostares de jogar "Guess Who?" um pixel de cada vez.
Eğer her defasında tek kare ile "Bil bakalım kim?" oynamayı seviyorsan.
Cada pixel foi verificado pelo programa de digitalização.
Tarama yazılımı tarafından, piksel seviyesinde doğrulanmış.
Depois transpus cada pixel do espectro infravermelho para um pixel do espectro de cores visíveis.
Sonra, kızılötesi spektrumdaki her pikseli görülebilir renk spektrumundaki bir piksele çevirdim.
É melhor estar pegando cada pixel disso.
Bu olayın tüm noktalarını çeksen iyi olur.
E a coisa mais bela desta fotografia é este pixel de luz suspenso contra a escuridão do espaço.
Bu resimde güzel olan şey uzayın karanlığında asılı duran şu tek ışık pikselidir.
Porque este pixel, este ponto, é o planeta Terra.
Çünkü bu piksel, şu nokta Gezegen Dünya'dır.
Claro, posso amplificar cada pixel, limpá-lo com magia e deixá-lo tão brilhante que te ofuscará.
Tabii ki. Tek pikseli bile sihirli tıklamamla büyütebilirim o kadar parlak ve berrak olur ki bakmak için güneş gözlüğü gerekir.
Estou a analisar os níveis de ruído das imagens para ver se há algum pacote de dados escondido nos pixel.
Bu yüzden ben de, bu piksellerin içinde saklı veri var mı diye parazit seviyesini analiz ediyorum.
Não se percebe ao ver a foto, mas quando é analisada pixel por pixel...
Fotoğrafa baktığınızda asla fark edemezsiniz. Ama piksel piksel analiz ettiğinizde ortaya çıkar.
Garcia, necessito que o Kevin veja cada pixel destas fotografias.
Garcia, Kevin'la birlikte bu fotoğrafların herbir pikselini inceleyin.
Agora vamos ver até ao último pixel.
Şimdi her pikseli araştıracağız.
- Й a merda da realidade e nгo um pixel da tv que rebenta
Siktiğimin gerçeği bu. Havaya uçurduğunuz şey, bir öbek piksel değil.
Cada pixel é representado por um capacitor MOS de semicondutor P.
O sensördeki her bir piksel d-katkılı mos kapasitör tarafından kullanılıyor.
Tecnicamente, cada pixel pode ser alterado para formar uma imagem diferente, da verdadeira.
Teorik olarak, her bir piksel gelen fotonların temsil ettiğinden farklı bir resim göstermesi için yeniden düzenlenebilir.
Mas se moverem um pixel com uma voltagem tão alta, os pixéis adjacentes também ficam distorcidos.
Ama bu kadar yüksek voltajla bir pikseli öldürürseniz yanındaki piksel de etkilenmez mi?
Pode ser um pixel em falta.
- Ölü piksel olmalı.
É um pixel morto, Baldie.
Bu bir ölmüş piksel, Baldie.
Este software é capaz de detectar movimentos menores do que um centésimo de um pixel.
Bir pikselin az bir 100. hareketi algılamak için Bu yazılım yapabiliyor.
E precisamos de cada foto, cada pixel, cada jpeg...
Bize her fotodaki her piksele, her gigabyte'taki her jpeg'e ihtiyacımız var.
Comparei pixel por pixel com a assinatura do Washington na Constituição.
Washington'un Anayasa'daki imzasıyla pixel pixel karşılaştırdım.
Estou a tentar criar um programa que vai analisar e organizar tudo. Pixel por pixel, mas... Esqueçe.
Piksel piksel analiz edip, sıralayıp her şeyi birleştirecek bir program yazmaya çalışıyorum ama, neyse.
Foca-te nos fragmentos de pixel e vê o que consegues.
Piksel parçalara odaklan bakalım neler çıkacak.
Mas não podemos fazer isso com imagens com uma resolução de 100 m por pixel.
Bir pikselin 100 metre olduğu görüntülerle bunu yapamayız.
Tradução e Legendagem PIXEL BUNKER
Darkopal
PIXEL ART NÃO É ARTE A SÉRIO
"PİKSEL SANATI GERÇEK SANAT DEĞİLDİR"