Translate.vc / portugués → turco / Pleasure
Pleasure traducir turco
30 traducción paralela
As peças mais populares do Teatro Pleasure Garden são encenadas pelo Sr. Hamilton.
Oldukça revaçta olan Zevk Bahçesi Tiyatrosu'nun revüleri bay Hamilton tarafından sahnelenmektedir. ... George Snell
Ainda a trabalhar no Pleasure Garden, Patsy vive apenas para uma coisa... a primeira carta do seu marido.
Halen Zevk Bahçesinde çalışan Patsy artık tek bir şey için yaşıyordu... kocasından ilk mektup.
Onde há constrangimento, não há "pleasure"!
- Haz, sınır tanımaz.
E é perto da Pleasure Dome.
Üstelik Zevk Kubbesi'ne yakın.
Tenho um Aircobra P-39 em Pleasure Point.
Pleasure Burnu'nda Airacobra P-39 vurdum.
"Em Xanadu assim Kubla Khan um real prazer decretou..."
"In Xanadu did Kubla Khan a stately pleasure dome decree..."
Pleasure na perseguição e choque..
Av ve şokun hazzına varın.
E devo dizê-lo, foi um grande prazer fazer isto.
And I have to say, it was an absolute pleasure to arrange.
E uma caixa de preservativos "Her Pleasure"!
Ve bir paket "Her Pleasure" marka kondom.
" Making music is more to me than a pleasure
Müzik yapmak benim için zevkten fazlası.
Beneath the Remains, Altars of Madness, Pleasure to Kill.
Beneath the Remains, Altars of Madness, Pleasure to Kill.
Merecemos o prémio Peer Pleasure ou não?
Vay canına, ( adam ) işletmede tahsis yapıyoruz!
No. It was my pleasure.
No Benim için bir zevkti.
E sim, num momento puramente jogando fora sua personalidade, e o usando como máquina de prazer, tipo dessa forma, ele é passável...
And yes, in a purely put-a-bag-over-his-personality, use-him-as-a-pleasure-machine kind of way, he's passable.
Passam muito tempo num sítio chamado The Pleasure Chest?
Zevk Sandığı denen yerde çok zaman geçirir misin?
Sabes como é tarado se trabalha no The Pleasure Chest?
Eğer Zevk Sandığı'nda çalışıyorsa bu adamın ne kadar hasta olabileceğini biliyor musunuz? Neden?
The Pleasure Chest, fala a Sadie.
Zevk Sandığı, ben Sadie.
O seu irmão doido está dentro do The Pleasure Chest.
Deli kardeşin, Zevk Sandığı'na gitmiş.
O prazer é meu.
It's my pleasure.
- Muito gosto.
Memnun oldum. Pleasure.
Mas tenho que fazer um turno duplo na Pleasure Pizza.
Fakat Pleasure Pizza'da çift vardiya yapmam gerekecek.
Pleasure Pizza.
Pleasure Pizza.
Plural? A Amy foi ao Pleasure Palace.
Amy dün Pleasure Palace'a alışverişe gitmiş.
E a ilha era a Ilha do Prazer.
Ve bahsettiğim ada Pleasure Island.
Felizmente para nós, infelizmente para quem usa a medida, só uma das lojas vende esse tamanho, o que significa que a roupa XXG da vítima foi comprada num estabelecimento chamado : Pleasure Parlor.
Ne mutlu bize ki, her ne kadar iri itaatkarlar için üzücü olsa da bu mağazalardan biri L'den büyük hiç bir şey bulundurmuyor ve bu da bizim kurbanımızın XXL kıyafetinin The Pleasure Parlor adındaki bir işletmeden satın alındığı anlamına geliyor.
Para milionários que querem comprar um iate, a Pricy Pleasure Boats oferece a melhor diversão a bordo.
Milyonerler için paha biçilmez gemiler su üzerinde eğlenceli anlar sunuyor.
Este é meu guilty pleasure. É um CD antigo.
Vazgeçemediğim kötü zevklerimden biri.
Os Romanos usavam os banhos não apenas para se lavarem, mas também por prazer.
* The Romans used their baths not just to get clean, * but for pleasure.
Lola's Pleasure Chest, GameStop e "Relaxe as Costas".
Ve Rahatlama kliniği.
Será um prazer.
Pleasure.