Poirot traducir turco

- Poirot!

- Poirot!

- Digamos, Miss Lemon, que não será muito fácil dar a notícia ao Poirot.

- Şöyle söyleyeyim, Bayan Lemon : Bunu Poirot'ya söylemek pek kolay olmayacak...

Acho que devíamos esperar, Poirot.

Bence beklemeliyiz, Poirot.

Hercule Poirot... não é obeso.

Hercule Poirot obez değil!

Clinicamente obeso, Sr. Poirot, não é a mesma coisa.

"Tıbben" obez, Bay Poirot. Pek aynı şey değil.

Não, Miss Lemon, isso não é para o Poirot.

Hayır, Bayan Lemon, bu Poirot'ya göre değil.

O seu médico discorda, Sr. Poirot.

Doktorunuz buna katılmıyor, Bay Poirot.

Não se preocupe, Poirot, tenho a certeza que irá gostar.

Merak etme, Poirot. Eminim hoşuna gidecektir.

Não estava à espera que o Sr. Poirot fosse sozinho!

Bay Poirot'nun tek başına gitmesini beklemiyordunuz ya? !

Não se preocupe, Poirot, não tem de ir de barco.

Endişelenme, Poirot. Tekneye binmen gerekmeyecek.

Hercule Poirot.

Hercule Poirot.

Hercule Poirot? O famoso detective?

Hercule Poirot, ünlü dedektif!

Está aqui em trabalho, Sr. Poirot?

İş gereği mi buradasınız, Bay Poirot?

Veja, Poirot.

Vay canına, Poirot!

Sr. Poirot.

Bay Poirot.

Hercule Poirot. E Capitão Hastings.

Hercule Poirot ve Yüzbaşı Hastings.

Sim, Sr. Poirot.

Oh evet, Bay Poirot.

William, leve o Sr. Poirot e o Cap. Hastings aos seus quartos.

William, Bay Poirot'ya ve Yüzbaşı Hastings'e odalarını göster lütfen!

Como se sente, Poirot?

Nasıl hissediyorsun, Poirot?

É para o seu bem.

Bu senin iyiliğin için, Poirot...

M. Poirot!

Bay Poirot!

Mas digo-lhe uma coisa, Sr. Poirot. Aquela mulher só traz problemas.

Size şu kadarını söyleyeyim, Bay Poirot : o kadın bir başbelası.

- Sei quem é. O Hercule Poirot.

Ben sizin kim olduğunuz biliyorum, Hercule Poirot'sunuz!

O que está a dizer é interessante, Sr. Poirot.

Söyledikleriniz ilginçti, Bay Poirot...

Além disso, não é preciso pertencer à Igreja para reconhecer o Mal.

Her neyse... Kötülüğü tanıyabilmek için din adamı olmanız gerekmez, Bay Poirot.

Sr. Poirot?

Bay Poirot?

O trabalho de Poirot é, muitas vezes, resolver um homicídio.

Cinayet, çoğunlukla Poirot'nun çözmesi gereken bir şeydir, dostum.

O banho turco é muito utilizado nas Américas, Sr. Poirot.

Buhar dolabı Amerika Kıtası'nda çok yaygın kullanılır, Bay Poirot.

Então é o Hercule Poirot, certo?

Demek siz Hercule Poirot'sunuz, ha?

Aí está você, Poirot!

Ah geldin mi, Poirot.

- Que azar, Sr. Poirot.

- Kör talih ha, Bay Poirot?

- Sente-se aqui, Sr. Poirot.

- Böyle buyrun, Bay Poirot!

Que tal o Sr. Poirot?

Mesela siz, Bay Poirot?

- Olá, Sr. Poirot.

- Merhaba Bay Poirot.

Sr. Poirot, está a tentar dizer-me alguma coisa?

Bay Poirot, bana bir şey mi söylemeye çalışıyorsunuz?

Com quem andou a falar? - Bem, eu...

Kimle konuştunuz siz, Bay Poirot?

- Está tudo bem, Poirot?

- İyi misin, Poirot?

- Então, como se sente, Poirot?

- Nasıl hissediyorsun, Poirot?

Sr. Poirot!

Bay Poirot!

- Sr. Poirot!

- Bay Poirot!

- Precisa de alguma coisa, Poirot?

- Bir şeye ihtiyacın var mı, Poirot?

Quer vir, Sr. Poirot?

Bana katılmaz mısınız, Bay Poirot?

Poirot e o mar não são compatíveis.

Poirot ve deniz birbirlerine göre değiller!

Poirot!

Poirot!

Vá buscar o Sr. Poirot.

Bay Poirot'yu çağırın!

Sr. Poirot!

Bay Poirot! Bay Poirot!

- O que foi?

- Bay Poirot!

Disse que ela era casada, Poirot.

Kadın evliydi demiştin, Poirot.

O que procura, Poirot?

Ne arıyorsun, Poirot?

Não me parece que vá encontrar algo nesses frascos, Poirot.

O şişelerde bir şey bulabileceğini sanmam, Poirot.

O seu problema, Poirot, é que complica sempre tudo.

Her şeyi çok karmaşıkmış gibi gösterme sorunun var senin, Poirot!