Translate.vc / portugués → turco / Polvo
Polvo traducir turco
505 traducción paralela
Coberto com polvo grelhado e tomate-cereja asado.
Tepesinde kızarmış ahtapot ve az kavrulmuş kiraz domatesi.
Parece que foi apanhado por um polvo.
Pekâlâ bir ahtapota da dolanabilirdi.
O seu pai por acaso não era um polvo, pois não?
Baban ahtapot muydu senin?
Também, aquele outro animal marinho, o polvo, o qual alguns diziam não se poder comer.
Ayrıca yemeye cesaret edemediğim, ahtapot, ve bazı deniz hayvanları.
Uma receita minha : "sauté" de feto de polvo.
Özel tarifim, ahtapot cenini tatlısı.
Feto de polvo!
Ahtapot cenini tatlısıymış.
Um polvo gigante à ré!
Dev bir mürekkep balığı efendim!
Quis ver o que escreveu sobre o polvo gigante, e como fui salvo.
Nedenini sorabilir miyim? Ben seyir defteri tutmam, ve açıkçası, dev mürekkep balığıyla ilgili yazdıklarınızı merak ettim, özellikle de kurtarılmam kısmını.
A mãe polvo no seu ninho gera pequenos polvos.
Anne ahtapot küçük ahtapotlar doğurur.
POLVO
AHTAPOT
Um polvo ou uma centopeia têm um plano diferente.
Ahtapod ve kırkayak farklı özellik gösterir.
Aquela rapariga tem mais truques do que um polvo a lutar.
O kız şeytana pabucunu ters giydirir.
São tentá... tentáculos de polvo.
Ahtapot, ahtapot bacağı.
Sim, mas precisava de uma organização, e restabeleci o culto ao polvo.
Evet, ama bir örgüt gerekiyordu, ben de eski Octopus kültünü canlandırdım.
Sabes que comia polvo três vezes por dia?
Günde üç öğün ahtapot yiyordum ben.
Já tinha polvo a sair-me pelas orelhas.
İçim dışım ahtapot oldu be!
Já alguma vez foste... o Capitão Nemo... preso no submarino enquanto o polvo gigante te ataca?
Hiç daha önce Kaptan Nemo oldun mu Dev bir ahtapot sana saldırırken denizaltında mahsur kaldın mı?
- O polvo era de meter medo...
- Ahtapot çok korkunçtu.
- Polvo?
- Ahtapot mu?
Albert, és um polvo.
Albert, seni ahtapot!
- O ego do Ban Sung é como um polvo.
- Ban Sung'un egosunu tabana vurdurtunuz.
O meu polvo magnifico.
"En güdük keserim."
Quando uma destas aquece, é como fazê-lo com um polvo.
Bir tanesini tahrik etmeye başlarsın, ve kendini bir ahtapotun kollarında bulursun.
Já alguma vez foste o Capitão Nemo... preso no submarino enquanto o polvo gigante ataca-te?
Hiç daha önce Kaptan Nemo oldun mu Dev bir ahtapot sana saldırırken denizaltında mahsur kaldın mı?
Parece que os homens polvo andam a armar confusão na baixa e sabes o que isso provoca no trânsito.
Anlaşılan ahtapot insanlar şehirde zıvanadan çıkmış. Trafiği ne hale getirdiklerini biliyorsun.
Esta noite quero o... prato de polvo, com tentáculos extra, por favor.
Bu gece seçimim, mürekkepbalığı tabağı, Ew. ekstra dokunaçlı, lütfen.
E um prato de polvo, com tentáculos extra.
Ve bir ekstra dokunaçlı, Mürekkepbalığı tabağı.
- Terceiro tentáculo do polvo.
- Ahtopot, Üçüncü dokunuş.
O Ataque do Povo Polvo.
Ahtapot İnşanın Saldırışı.
Vi um tubarão comer um polvo.
Ahtapot yiyen köpekbalığı bile gördüm.
Akira, meu bom homem, quero dois tubarões, um polvo e uma enguia.
Akira, bana iki köpek balığı, bir ahtapot ve bir yılan balığı.
Quando era puto chamavam-me O Polvo.
Küçükken bana "Ahtapot" derlerdi.
Um polvo!
Bir ahtapot!
Tiraram-me dali três vezes feito um polvo, uma vez com e a terceira com a barriga inchada cheia de água como uma rã.
Beni üç kez yaralı halde kuyudan çektiler. İlkinde bütün kıllarım yanmıştı, ikincisinde her yanım toprakla dolmuştu, üçüncü kezse karnım sudan kurbağa gibi şişmişti.
- Esqueceste-te do polvo.
- Ahtapotu unuttun. - Hayır, hayır.
E então o Dr. Vornoff cai no poço, e seu próprio polvo ataca-o e come-o.
Ve sonra Dr Vornoff çukura düşer ve kendi ahtapotu saldırıp onu yer.
- O polvo tem de viver no lago.
- Ahtapot gölde yaşamalı.
Paul, onde está o motor do polvo?
Paul, ahtapotun motoru nerede?
O Paul perdeu o motor do polvo.
Paul ahtapotun motorunu kaybetmiş.
- Vai lutar com o polvo.
- Ahtapotla kavga edeceksin.
Tem de ficar igual às imagens do polvo debaixo d'água.
Ahtapotun su altı çekimlerini eldeki film miktarına uydurmamız lazım.
Na festa, ela se sentiu agarrada por um polvo... que tocou em suas partes mais íntimas por uns 10 segundos!
Birdenbire ahtapotun kollarına düştü. On saniye gibi kısa bir sürede mahrem yerlerini kavradı. - On saniye yeterli değil.
O Polvo vai matar-nos.
Ahtapot bizi öldürecek.
Que está o Polvo a fazer?
Ahtapot ne yapıyor?
A não ser que rebente a III Guerra Mundial, o navio esteja a afundar, ou a ser atacado por um polvo gigante, gostaria de não ser incomodado por 30 minutos.
III. Dünya Savaşı'nın eşiğindeyken,... gemi batsa, dev bir ahtapot tarafından saldırıya uğrasa da,... yarım saatliğine kimse tarafından rahatsız edilmek istemiyorum.
Lá por ter metido O polvo na cama
Yalnızca ahtapotu yatağa koyduğum için...
- Polvo! Polvo!
- Ahtapot?
Grande polvo!
Ahtapot büyükmüş.
Um polvo?
Ahtapot mu?
Lembras-te quando apanhaste aquele polvo?
Hatırladın mı?
- Parecias um polvo.
- Onunla sarmaş dolaştın.