Translate.vc / portugués → turco / Pon
Pon traducir turco
174 traducción paralela
Trouxeram-nos café, algum açúcar, ameixas secas e escovas de dentes, e, surpreendentemente, bolas de pingue-pongue.
Bize kahve, biraz şeker, kuru erik ve diş fırçası falan getirdiler. Birkaç tane de pin pon topu.
É o pon farr.
Buna pon farr deniyor.
Talvez uma pluma numa lasca de vidro.
Kırık cam parçaları üstüne konmuş, göz yaşlarıyla ıslanmış bir pon-pona?
Só quis alegrar o dia do inspector Plodder...
Pon-ponlar. Ben sadece Müfettiş Plodder'ın gününü biraz aydınlatmak istiyordum, ama eğer bu hoşuna gitmediyse...
A Cheerleader enganou-nos, Lewis.
Biliyorsun, o pon pon kız bize oyun oynadı, Lewis.
Chama-se Pon Farr.
Buna Pon Farr denir.
Tinha de se deslocar num carrinho de golfe, porque uma mina japonesa estoirou-lhe os pés, por isso tinha pouca mobilidade.
Golf arabasıyla marul tarlaların etrafında gezerken Jap..... - pon mayını ayaklarının ikisini de parçaladı, böylece etrafta daha fazla gezemedi.
Foi claque, 1. violino na orquestra da escola e capitã de softball.
Pon-pon kızı, ilk keman... okul orkestrasında... kız softball takımının kaptanı.
Por alguma razão, o pingue-pongue era muito fácil para mim.
Her nedense pin pon bana çok doğal geldi.
Até jogava pingue-pongue sem ter adversário.
Pin pon oynayacak biri yokken bile pin pon oynuyordum.
Jogava tanto pingue-pongue que até sonhava com ele.
O kadar çok pin pon oynuyordum ki, uykumda bile oynuyordum.
Julguei que ia voltar ao Vietname, mas decidiram que combateria melhor os comunistas jogando pingue-pongue, e ingressei nos Serviços Especiais, viajando por todo o país, levantando o moral aos veteranos e demonstrando o pingue-pongue.
Ben Vietnam'a döneceğimi sanıyordum ama onlar benim için komünistlerle savaşmanın en iyi yolunun, pin pon oynamak olduğuna karar verdiler, ben de Özel Hizmetlerle ülkenin dört bir yanını gezdim, yaralı gazileri neşelendirdim ve onlara pin pon oynamayı gösterdim.
Eu jogava tão bem que o Exército me colocou na equipa da selecção nacional americana.
O kadar iyiydim ki Ordu, Amerikan milli pin pon takımına girmeme karar verdi.
Disseram que a paz mundial estava nas nossas mãos... mas eu só joguei pingue-pongue.
Biri, dünya barışının bizim ellerimizde olduğunu söyledi ama tek yaptığım pin pon oynamaktı.
A equipa de pingue-pongue dos EUA encontrou-se com o Presidente Nixon.
Amerikan pin pon takımı bugün Başkan Nixon'la buluştu...
Passados uns meses, convidaram a equipa de pingue-pongue à Casa Branca...
Birkaç ay sonra beni ve pin pon takımını Beyaz Saray'a davet ettiler.
Isso quer dizer que não posso jogar mais pingue-pongue?
Yani artık pin pon oynayamayacak mıyım?
Todos querem que uses as coisas de pingue-pongue deles.
Herkes, kendi pin pon malzemelerini kullanmanı istiyor.
"com a minha raquete Flex-o-lite,"
"pın pon oynamaya bayılıyordum,"
Passeávamos todos os dias, eu falava sem parar, e ela ouvia-me falar do pingue-pongue e da pesca e da ida da minha mãe para o Céu.
Her gün yürürdük ve ben ağaçtaki bir maymun gibi hızlı konuşurdum ve o da pin pon, karides ve annemin cennete gidişi hakkında anlattıklarımı dinlerdi.
Ando a ensiná-Io a jogar pingue-pongue.
Ona pin pon öğretiyorum.
Os nossos amigos fazer pompoko pom pom pom!
"Arkadaşlarımız yapmaktalar pon-poko pon pon pon!"
Os meus amigos fazem Pompoko pom pom pom!
Arkadaşlarım yapmaktalar pon-poko pon, pon pon!
Diz que você é absolutamente um rastreador, um kep-pom-NEE.
Kep-pon-nee! Senin iyi bir iz sürücü olduğunu söylüyor. A kep-pon-nee.
Jan-Ken-Pon! Pon! Pon!
Kağıt, taş ve makas
Pon! Estás com azar, Shinji.
Üzgünüm.Shinji
Minhas percepções da humanidade e da Frota Estelar foram, sem dúvidas, formadas pelo facto de eu não querer estar aqui, em primeiro lugar.
Ne oldu? Maselef, altı yıl çalışarak, Pon farr'a başladım.
O que aconteceu? Infelizmente, após seis anos de estudos, comecei o Pon farr, arranjei uma companheira.
Beni Akademiye gönderme kararlarını ve diğer şeyleri anladım.
Porque não compras uns pompons e começas a gritar : " Greg!
Neden iki pon pon alıp tezahürata başlamıyorsun? Greg!
Está a passar pelo Pon Farr, não é?
Şu anda, Pon farr geçiriyorsun, öyle değil mi? ( ÇN : Pon farr :
Suponho que seja o seu primeiro Pon Farr.
Sanırım bu sizin ilk Pon farr'ınız.
Não há nada de lógico sobre o Pon Farr.
Pon farr'da, herhangi bir mantıklı taraf yoktur.
A Tenente Torres tem mostrado um comportamento incomum, muito parecido as primeiras etapas do Pon Farr.
Binbaşı Torres alışılmamış davranışlarda bulunuyor, ve bu davranışlar erken safhada ki Pon farr belirtilerini gösteriyor.
Mesmo num breve momento de união pode ter sido o suficiente para afectar o seu auto controle, como o Pon Farr nos afecta.
Bir anlık muhabbet bile olsa Pon farr'ın yaptığı gibi kendisinin kontrolünü bozabilir.
Você está experimentando um estado conhecido como Pon Farr.
Şu anda, Pon farr diye bilinen bir durumu yaşıyorsunuz.
A diferença está toda em sua mente, o qual, se entendi você e o Sr. Tuvok correctamente, é onde o Pon Farr deve ultimamente ter sido resolvido.
Farklılıkların hepsi sadece senin aklında, eğer, Bay Tuvok'u doğru anlayabildiysem, Pon farr en sonunda çözülmek zorunda olan bir şey.
Tuvok pode estar equivocado a respeito desse negócio de Ponn Farr.
Tuvok, bu Pon farr meselesinde hata yapmış olmalı.
Se não resolver o Pon Farr... ela morrerá.
Eğer, kendi Pon farr ının çözemezse, ölecek.
Ambos devem resolver seu Pon Farr antes de se matarem.
Pon farr ikisini de öldürmeden önce, bu sorunlarını çözmek zorundalar.
Uma loira burra que dorme com todos?
Pon pon sallayan, arka koltuk sürtüğü mü?
Esta é Desireé Pon, a nova âncora.
Yeni yardımcına merhaba de, Desiree Pon.
É noite do Pon farr no clube vulcano.
Vulkan gece kulübünde, Ponn farr gecesi var.
Sou uma rapariga da claque.
Pon pon kızım..
Os versos fazem as raparigas fazerem acrobacias estúpidas, orgasmos fazem as pessoas sentirem-se bem.
Pon pon kızlar sevişkendir, insanları mutlu eden şeyse orgazmdır.
A não ser quando fazia cheerleading. - A sério?
Pon pon kız olduğum zamanların dışında gerçekten mi?
Fazer cheerleading foi a única coisa que me fez feliz.
Pon pon kız olmak ; beni tek mutlu eden şey
Se você estava casado em 2304, e sua filha foi concebida durante o seu primeiro Pon farr, isso te deixa com...
Eğer 2304'de evlendiseniz,... Ve kızınız 11'inci pon farrınızda oldu, buda sizi...
Não estou passando pelo pon farr.
Şu anda Pon farr yaşamıyorum. Ne fark eder ki?
Para trás, ele está dominado pelo pon far.
Geri çekilin. Pon farr'in etkisinde kaldı.
Seguranças, venham para a pon...
Güvenlik. Köprüye!
Pon o que?
Pon ne?