Translate.vc / portugués → turco / Porto
Porto traducir turco
4,182 traducción paralela
Dizia que tinha acontecido um desastre natural, alguma merda assim no Brasil, em Porto Velho.
Haberlerde söylendiğine göre acayip doğal felaket, acayip bişey olmuş, Porto Velho, Brezilya'da.
Mas no dia seguinte, surgiam mais notícias... Mais cidades destruídas...
Biliyorsun, ama görünen o ki yıkılan tek şehir Porto Velho değilmiş, yaklaşık bi gün sonra, dafa fazla haberler gelmeye başladı... bi sürü şehir yıkılmış...
Porto, Starboard, subam lá acima e içem a vela.
Port, Starboard, yelkenleri kaldırın.
Descobrimos gente suspeita ligada à mafia no armazém junto ao porto.
İskelede bulunan depodaki mafyayla ilişkisi olduğunu düşündüğümüz birilerini bulduk.
Quando se souber da detenção do Sr. Guthrie, a nossa operação ficará arruinada e nenhum porto legítimo nos receberá.
Bay Guthrie'nin tutuklandığı haberi yayılırsa buradaki faaliyetimiz artık devam edemez. Hiçbir meşru liman bizimle iş yapmaz.
E depois, desde Rouen viajará pelo rio até ao porto.
Sonra Rouen'dan akarsuyla limana ulaşır.
O que é que o Capitão do Porto disse?
Liman reisi ne dedi?
Temos de assumir que os outros saberão da detenção do seu pai no porto.
Diğerlerinin, babanın tutuklanmasını duyduğunu farz etmek zorundayız.
Desde então que esta cadeira está aqui, no cimo do meu forte, a partir do qual vigio o porto, que protejo para o bem de uma ilha ingrata.
O zamandan beri bu sandalye, iyilikten anlamayan bu adanın bekasını korumak için limanı gözlediğim hisarımın üzerinde bulunuyor.
Os navios de Sua Majestade costumam utilizar o meu porto reabastecer.
Kraliyet gemisi yeniden ikmal almak için sıkça benim limanımı kullanır.
Rapazes, portem-se bem, por favor. Eu porto-me sempre bem.
Beyler birbirinize iyi davranın lütfen.
Como um brilhante capitão, neste mar de abusadores, ancoraste no meu porto quando nem sequer estava a chover.
Alıcıların denizinde parlayan bir kaptan, limanıma demir attın, üstelik yağmur bile yağmazken.
És um porto seguro para as outras pessoas.
Başka insanlardan sorumlu olmak demek.
Temos um carregamento a chegar ao porto de Miami.
Miami Limanı'na gelen bir sevkiyatımız var.
Veio a Porto Real a meu convite.
Davetimle Kralın Şehri'ne geldi.
Porque veio a Porto Real, Príncipe Oberyn?
Kralın Şehri'ne neden geldiniz Prens Oberyn?
Comandei a Patrulha da Cidade em Porto Real, rapaz.
Ben Kralın Şehri'nde, Şehir Muhafızları'nın kumandanıydım evlat.
Cresci em Porto Real.
Kralın Şehri'nde büyüdüm.
Vão e falem com os joalheiros de Porto Real.
Gidin ve Kralın Şehri'ndeki tüm kuyumcularla konuşun.
Olhai-me nos olhos e dizei-me que ela está mais segura em Porto Real.
Gözümün içine bak ve Kralın Şehri'nde güvende olduğuna inandığını söyle.
E há muitos assim daqui até Porto Real.
Burayla Kralın Şehri arasında da, bunlardan sürüyle var.
Não vou para Porto Real.
Ben Kralın Şehri'ne dönmeyeceğim.
Há um navio à espera no porto e que vai para Pentos.
Limanda Pentos'a gidecek bir gemi bekliyor.
Trouxestes o meu irmão em segurança até Porto Real.
Kardeşimi güvenle Kralın Şehri'ne getirdin
O Capitão do porto chama-se Singer.
Liman müdürünün adı Singer.
Quando atacarmos o alvo ele deve atracar no porto e fazer o mesmo.
Biz hedefimize ateş açtığımızda, o da pozisyon alıp aynısını yapacak.
- Quando o navio se aproximar, vai perguntar-nos qual o nosso porto de escala.
Savaş gemisi bize yaklaştığı zaman son uğradığımız limanı soracaklar.
Lá no porto, é algo que se chama aos amigos.
Limanda. Daha çok sevgi ifadesi.
Como se chama aquela coisa porto-riquenha?
Bu ne böyle bir tür Porto Riko şeyi falan mı?
- Então! Bonnaire, há um navio à sua espera no porto.
Bonnaire, limanda seni bekleyen bir gemi var.
Partirá num cargueiro no porto - daqui a menos de 40 minutos.
Limandan bir yük gemisiyle gidiyor 40 dakikası bile yok hatta.
Sim, bem, leva o teu navio a bom porto.
Buğu gidericiyi çalıştır.
Podia ser toda a Porto Comutação a provocar deterioração neural.
Port değişiklikleri sinirlerinde ayrışmaya neden oluyordur.
Apanhamos o táxi deles para o porto, e eles devem chegar daqui a 10 minutos.
Sonra havaalanına taksiyle gidebiliriz. 10 dakika kadar alacaktır.
O que o torna único, no que toca a homicídios em Porto Real.
Kralın Şehri'ndeki cinayetler düşünüldüğünde, bunu eşsiz kılıyor.
E sai de Porto Real antes que seja tarde demais.
Ve çok geç olmadan Kralın Şehri'ni terk et.
Usaste-lo para me tirar de Porto Real, mas nunca confiaríeis nele para matar o Rei.
Beni Kralın Şehri'nden çıkarmak için onu kullandın ama kralı öldürmesi için ona güvenmezsin.
" Na pilhagem de Porto Real, assassinou o rei dele, Aerys II.
"Kralın Şehri yağmalanırken, kralı II. Aerys'i öldürdü."
Sabes quanto me pagavam para matar um homem em Porto Real?
Kralın Şehri'nde birini öldürmem için bana ne kadar veriyorlardı, biliyor musun?
Normalmente porto-me muito bem.
Genelde terbiyeliyimdir.
- Será no porto de Londres?
Londra limanında mıdır dersin?
Desde que o meu pai foi executado, tenho sido refém em Porto Real,
Babam idam edildiğinden beri Kralın Şehri'nde tutsak durumdaydım.
Não tinha amigos em Porto Real... excepto um.
Kralın Şehri'nde hiç arkadaşım yoktu bir kişi hariç.
Enviei cartas a Varys, o mestre-espião de Porto Real.
Kralın Şehri'ndeki casusların başı Varys'e mektuplar yolluyordum.
Voltai para os vossos senhores em Porto Real.
Kralın Şehri'ndeki sahiplerine dön.
Será suficiente para tomar Porto Real?
- Kralın Şehri'ni almaya yeter mi?
Mas não lutamos para vos fazer rainha de Porto Real.
Ama sizi Kralın Şehri'ne kraliçe yapmak için savaşmıyoruz.
Petyr trouxe três cestos grandes de Porto Real.
Petyr, ta Kralın Şehri'nden üç kasa getirdi.
Os melhores carpinteiros e construtores navais em Porto Real trabalharam nele durante meses.
Kralın Şehri'ndeki en iyi tersane işçileri aylardır bunun üzerinde çalışıyorum.
Comandei a Patrulha da Cidade em Porto Real.
Ben Kralın Şehri'nde Şehir Muhafızları'nın başındaydım.
Quero dizer não havia nada demais no começo, para além de Porto Velho ter sido destruída.
Yani, ilk başlarda pek fazla gelen yoktu,