English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Preston

Preston traducir turco

1,037 traducción paralela
Um telespectador de Preston reparou, com razão, que o painel é todo constituído por pinéis.
Preston'dan bir izleyici doğru biçimde tüm konukların deli olduğunu söyledi.
Cinco pontos para Preston, e vamos ver o primeiro filme.
Preston'a beş puan. İlk filmimize geçelim.
Pararam as funções vitais da assistente médica Hilary Preston.
Hastabakıcı Hilary Preston, yaşam faaliyetleri sona erdi.
- Preston Langly.
- Preston Langly.
É difícil para ela nessa noite, Preston.
O gece onun için zor olacak, Preston.
Scotch para mim, Preston.
Benim için skoç, Preston.
Preston, vai e prepara a mangueira, está bem?
Pekala Prestorn, sen şu tarafa geçip hortumu hazırla, tamam mı?
Éh, Preston, não te esqueças de limpar atrás das orelhas!
Hey Preston, kulaklarının arkasını unutma.
Preston, afasta essa gente!
Her yer yanıyor. Preston, adamlarını uzaklaştır.
Aspirante de primeira classe, Peter Preston, engenharia.
- Peter Preston, ikinci çarkçıbaşı! - İlk eğitim yolculuğun mu?
Sargento Preston.
Çavuş Preston.
O Preston Holt tem uma fonte dentro desta empresa.
Preston Holt'ın bu şirketin içine doğrudan bir bağlantısı var.
Passei os últimos cinco anos a tentar arrastar este negócio familiar de tubos de aspirador até aos anos 80 e agora por causa de vocês os dois e do Preston Holt não sobreviverei até a semana que vem.
Hayatımın son beş yılını ailemin bu vakum tüpü işini 80'lere taşıyarak geçirdim ve şimdi Preston Holt ve tabii sizin sayenizde gelecek haftaya kadar götüremeyeceğim.
- Foste ter com o Preston Holt e perguntaste-lhe como sabe tanta coisa sobre a investigação da SRT?
- Preston Holt'a gidip SRT'nin araştırmaları hakkında bu kadar bilgiyi nerden bulduğunu sordun mu?
- Ligar ao Preston Holt.
- Preston Holt'u aramaya.
De rapaz para rapariga, o Preston Holt é uma barracuda.
Genç kız - iğrenç göbekli moruk. Preston Holt bir köpek balığı.
Chamo-me Preston Holt.
Ben Preston Holt.
- Porque é o Preston Holt.
- Çünkü sen Preston Holt'sun.
Sou o Preston Holt, você é a Maddie Hayes.
Ben Preston Holt'um, Sen Maddie Hayes'sin.
- E depois, o Omar Gauss está a contar ao Preston Holt acerca da tecnologia da SRT.
- Ee si Omar Gauss, Preston'un şirketine sırları o söylüyor.
Acredito no Preston Holt.
Preston Holt'a inanıyorum ben.
Eu acredito no Preston Holt.
- Ben Preston Holt'a inanıyorum.
Não queres saber se ele anda a encontrar-se com o Preston Holt?
Preston Holt'la görüşüp görüşmediğini öğrenmek istemiyor musun?
O Preston Holt disse-me que você lhe deu informações confidenciais relacionadas com os produtos das lndústrias SRT.
Preston Holt bana, onun için SRT Endüstri'nin ürünlerine ait yüksek gizlilikte bilgileri temin ettiğinizi söyledi.
Bem, eu conheço o Preston Holt.
Eh, Preston Holt'u tanıyorum.
E um amigo meu encaminhou-me para o Preston Holt.
Ve arkadaşlarımdan biri beni Preston Holt'a yöneltti.
Dirijo um instituto e as pessoas ricas como o Preston Holt podem ser muito prestativas, muito generosas.
Yani ben bu enstitüyü işletiyorum, ve Holt gibi varlıklı kimseler epeyce yardımcı ve cömert olabiliyorlar.
O Preston Holt mentiu-me.
Preston Holt bana yalan söyledi.
Queres descobrir se o Mandrake falou com o Preston Holt?
Mandrake nin Preston Holt'u görüp görmediğini öğrenmek istemez misin?
O Preston Holt estava a dizer a verdade.
Gördüğün gibi, Preston Holt doğruyu söylüyordu.
Deixa-me em paz, Preston.
Beni yalnız bırak, Preston.
Vai-te foder, Preston.
Defol git başımdan, Preston.
Bem, mas que tipo de carro será esse, Preston?
Peki nasıl bir araba bu, Preston?
É tudo, Preston.
Bu kadarı kâfi, Preston.
Mas acredita nisso, Preston?
Sen de aynı görüşte misin, Preston?
Que quer?
Neye ihtiyacın var, Preston?
Ganhou, Preston.
Tamam Preston, senindir.
Preston? Tem um minuto? Feche a porta.
Preston, bir dakika.
Preston, vamos esclarecer isto de uma vez por todas.
Bak, Preston. Konuya açıklık getirelim.
Especialmente John Preston.
Bilhassa, John Preston.
Era sobre isso que queria falar consigo. O Preston apanhou o sacana do Berenson a passar documentos da Nato.
Aslında ben de seninle bunu konuşmak istiyordum, Preston'ın enselediği Berenson'ın NATO evraklarını sızdırması hakkında.
Preston, você é um problema.
Sen bir baş ağrısısın, Preston.
Não pense que não sei o que se passa, Preston.
Neler döndüğünü bilmiyorum sanma, Preston.
Capitão Lindhurst, Comandante da Esquadrilha de Caças.
Yüzbaşı Lyndhurst, Saldırı Timi Kumandanı. Preston burada mı? Orada.
- John Preston.
John Preston.
Preston... que quer?
Preston, ne istiyorsun?
Preston, está a passar das marcas.
Preston, haddini aşıyorsun!
Não exactamente... sou de Preston, perto, mas no sul.
Sayılmaz... Güneye yakın Preston'danım.
Preston, tenho estado a ler as críticas ao Scrooge.
Preston, Cimri hakkında şu yazılanlara bir bak.
Sim, Preston?
Öyle değil mi Preston?
- Olá, chefe.
- Preston.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]