Translate.vc / portugués → turco / Prima
Prima traducir turco
3,533 traducción paralela
Estava tão encantado com a sua prima Caris.
Kuzenin Caris'e deli gibi aşıktın.
Devia ter colocado esterco na ferida do Conde antes de a ter cosido, prima.
Kontun yarasını kapatmadan önce içine gübre koymalıydın kuzenim.
Venho do leito de morte da sua prima,
Hereford'da ölüm döşeğinde olan kuzeniniz
A prima da Madre Cecília, certamente, terá um óptimo lugar no paraíso com todas as preces que comprou.
Rahibe Cecilia'nın kuzeni aldığı hayır duaları sayesinde şüphesiz ki cennette çok rahat edecek.
Minha querida irmã Elizabeth, por muito que despreze a minha prima Caris, até eu tenho que admitir que ela é muito popular.
Sevgili rahibe Elizabeth, kuzenimden hiç haz etmememe rağmen ben bile onun popülaritesini kabullendim.
Uma prima.
Bir kuzeni vardı.
Dorothea Curtis tem uma prima, uma Mrs. Mobbs.
Dorothea Curtis'in Bayan Mobbs adında bir kuzeni varmış.
Para ligar, prima cinco.
Bağlamak için 5'e basınız.
Pelo amor de Deus, o tipo era um prima donna sem talento.
Tanrı aşkına, yeteneksiz, kibirli herifin tekiydi. Üstelik...
Será este local a obra-prima dele?
Burası onun başyapıtı mı?
É o reino da lula-vampira-do-inferno, uma prima pré-histórica da lula.
Burası ahtapotların tarih öncesi kuzenleri olan mürekkep balıklarının diyarıdır.
Stocks de matéria-prima, navios-fábricas, gasolina, transporte de veículos, cruzeiros, uma diversidade infinita de embarcações.
Hammadde, benzin fabrika gemileri, araba taşıyan gemiler, yolcu gemileri sonsuz çeşitlilikte gemiler.
Mais de 500 milhões de toneladas de matéria-prima chegam a Xangai anualmente.
Her yıl, 500 tondan fazla ham madde, deniz yolu ile Şanghay'a getirilir.
A minha prima fez quimio e isso não prolongou a sua vida, só fez parecer uma eternidade.
Kuzenim kemoterapi görmüştü. Öyle gibi görünse de aslında hayatını uzatmaya yardımı olmadı.
A minha prima quer ir para um convento, mas em Bucareste pedem-lhe dinheiro e ela não tem como pagar.
Hayır, çok inançlı bir kuzenim var, ve manastıra katılmayı çok istiyor da. Budapeşte'deki manastır kabul için para istedi, tek kuruşu yoktu. - Rahibe Pahonia'ya sormalısın.
É uma obra-prima de perícia.
O, ustalıkla yapılmış bir şaheser.
Fosse esse combustível o que fosse, poderia ser uma matéria-prima como a pedra, o urânio, podia ser qualquer coisa existente na Lua.
O yakıt herneyse artık ; hammade olabilir, taş olabilir, uranyum olabilir, Ayın yüzeyinde bulunan herhangi birşey olabilir.
É uma obra-prima dos trituradores de alimentos.
En iyi püre yapmaya yarayan aleti aldım.
Eu também não acreditava, mas este verão, eu e a minha prima entrámos em contacto com um fantasma que sabia coisas impossíveis.
Buna inanmıyordum ama bu yaz ben ve kuzenim imkansız olayları bilen bir hayaletle iletişime geçtik.
- Espera. O manifesto diz que colectam matéria-prima para pacemakers.
Şirketin listesine göre, gerçekten de kalp pili için hammadde alacakmışsınız.
A nossa Constituição é uma obra-prima, o James Madison era um génio.
Öncelikle, Anayasamız tam bir başyapıt. James Madison bir dehaydı.
Obrigado, prima.
Teşekkür ederim, cuz.
Estou cá para visitar a minha prima Katie Holmes.
Ben de buraya kuzenim Katie Holmes'i ziyaret etmek için gelmiştim.
Prima da Katie Holmes? Deixa-me pagar-te uma bebida.
Size bir içki ısmarlamama izin verin.
A prima do Morgan fugiu de um perseguidor.
Morgan'ın kuzeni kaçırıldı.
O ano passado, aquele pescador que atirava corpos para o Atlântico. Disse que a minha prima estava entre as suas vítimas.
Geçen sene Atlantik'e ceset atan balıkçı katil kuzenimin de kurbanlarından biri olduğunu söylemişti.
Então, a tua prima fugiu de Chicago há 8 anos, porque um colega de trabalho andava a persegui-la?
Kuzenin 8 yıl önce iş arkadaşı tarafından takip edildiği için Chicago'dan ayrıldı öyle mi?
Se o Ford andava a perseguir a tua prima, ele viu o Hitchens como competição, então mata-o e coloca as fotografias para se livrar da tua investigação.
Eğer kuzenini takip eden Ford ise Hitchens'ı rakibi olarak görmüş olabilir, o yüzden soruşturmayı saptırmak için onu öldürüp fotoğrafları yerleştirmiştir.
Ele pegava na cabeça da minha prima, colocava-a no buraco, e depois ele...
Kuzenimin kafasını o deliğe sokup...
Foi isto que a minha prima roubou?
Efendim.
Andava com a tua prima.
Kuzeninle çıkmıştı.
Aquilo porque estás a passar é muito complicado para qualquer mulher e faz sentido quereres escapar ao uso de drogas, mas tens de saber que não és só minha prima. És minha amiga.
Şu an her genç kadın için zorlayıcı bir süreçten geçiyorsun ve buna çare olarak uyuşturucu kullanma isteğin son derece doğal ama bilmeni istiyorum ki ; sadece kuzenim değilsin, arkadaşımsın da.
A tua prima falou-me do gajo que te atirou fora da estrada ontem.
Kuzenin bana geçen gece seni yolun dışına çıkaran adamdan bahsetti.
Sou a prima dela, a Sylvia.
Kuzeni Sylvia'yım.
Eu disse-lhe que era viciado em pédicures, e ele disse-me que perdeu a virgindade com a prima.
Ben ona pedikür bağımlısı olduğumu söyledim o da bana bekaretini kuzeniyle sevişince kaybettiğini falan.
Ela era minha prima em segundo grau.
Uzaktan kuzenimdi!
Disseste que me tinhas contado tudo sobre as raparigas com quem tinhas estado, mas nunca mencionaste a tua prima, a prostituta ou o Raj!
Birlikte olduğun tüm kızları anlattığını söylemiştin bana ama ne kuzeninden, ne fahişelerden ne de Raj'dan bahsetmiştin!
A Jenny tem-me perturbado para te arranjar com a prima dela, Ramona.
Biliyor musun, Castle, Jenny rahatsız ediyor seni kuzeni Ramona ile tanıştırmak için.
- Sou a Izzy, prima do Will.
- Ben Izzy, Will'in kuzeniyim.
Lucy, eras e vais ser sempre a minha prima favorita.
Lucy, en sevdiğim ve her zaman öyle olacak kuzenimsin.
Prima qualquer tecla para desligar.
Sonlandırmak için herhangi bir tuşa basın.
- É a minha prima Shoshanna.
- Kuzenim Shoshanna.
É minha prima maternal.
- Öz kuzenim olur. - Tanıştığımıza memnun oldum.
Sim. A tua prima disse-me para ficar contigo, porque não te queria sozinha. Tu fumaste crack.
Kuzenin yanında kalmamı söyledi çünkü kokain etkisinde olduğun için yalnız kalmanı istemedi.
Bom tiro, prima!
İyi atış, kuzen.
Deve ter saído à minha prima Margaret-Anne. "
"Kuzenim Margaret-Anne'in de saçları kızıl sanırım."
Arranjei uma nova ocupação, mas a Prima Violet não a acha adequada.
Aslına bakarsan kendime yeni bir uğraş buldum. Ama korkarım ki kuzen Violet bunu münasip bulmuyor.
Mrs. Vanneck era uma prima da Avó.
Büyükannenin kuzenlerinden biriydi.
Contrato uma mulher ou peço a uma prima que tome conta dela.
Bir kadın tutarım ya da ona bakması için bir kuzenimi çağırırım.
A Prima Isobel é muito literal.
Kuzen Isobel her şeyi söylediğiniz gibi anlar.
Tenho uma prima num convento na França.
Fransa'da bir manastırda kuzenim var.