Translate.vc / portugués → turco / Príncipio
Príncipio traducir turco
54 traducción paralela
Em princípio, repito : Em príncipio, os travões são para parar.
Yani genelde frenler arabayı durdurmaya yarar.
- Recomecemos do príncipio.
Baştan başlayalım.
Falta-nos fazer o príncipio e o fim.
Sadece giriş ve final kaldı.
Foi o príncipio vencedor do vosso grande marechal Foch em 1918.
Bu 1918'de Marshal Foch'u kazanmanızı sağlamıştı.
O anão está prestes a levá-la de volta ao príncipio.
Cüce birazdan onu başlangıca geri götürecek.
Não, eu estava a levá-la ao príncipio, Sua Majestade.
Hayır, onu başlangıca geri götürüyordum efendim.
Como posso confiar em ti agora que sei que me estavas a levar para o príncipio?
Başlangıca götürdüğünü duyduktan sonra sana nasıl güveneyim?
Bem, a jovem menina escapou-se... mas acabei de ouvi-la... por isso estava prestes a levá-la de volta ao príncipio... como me mandou.
Genç bayan beni kovdu ama demin sesini duydum. Ben de tam, sizin dediğiniz gibi onu başlangıca götürecektim.
... - Por causa da sua idade, os nossos antepassados chamaram-lhe a "árvore do príncipio"
Eskiler o büyük ağaca "Başlangıç Ağacı" derler
- A árvore do príncipio, hã?
"Başlangıç Ağacı" ha?
- Eu também vou à árvore do príncipio
Başlangıç Ağacı'na ben de geliyorum
- Eu vim aqui para investigar a árvore do príncipio e desvendar o mistério que ela é
Başlangıç Ağacı'na gidip oradaki gizemli güçleri keşfetmek istiyorum
- Deve estar à procura de intrusos para proteger a árvore do príncipio
Çünkü bu onun görevi, Başlangıç Ağacı'nı korumak zorunda
- Bem malta... Parece-me que estamos mesmo debaixo da árvore do príncipio
İşte Denx, şu an Başlangıç Ağacı'nın altındayım
- Estamos na árvore do príncipio
Başlangıç Ağacı'nın merkezindeyiz
Mas é evidente que a árvore do príncipio faz parte do ecossistema
Ama bilgiler temiz, kayalar Başlangıç Ağacı'nın ekosisteminin bir parçası
Deve estar ligado à árvore do príncipio
Başlangıç Ağacı ile bir bağlantısı olmalı
O Mew e a árvore do príncipio são criaturas simbióticas
Mew, Başlangıç Ağacı'ndaki yaratıkların yaşamasını sağlıyor
- Kate não vais acreditar na informação que te vou dar... O ecossistema da árvore do príncipio está a quebrar-se
Kidd, bana inanmayacaksın ama Başlangıç Ağacı'nın ekosistemi çöküyor
Se o problema continuar a este ritmo a árvore do príncipio vai experienciar um colapso catastrófico
Eğer bu sorun devam ederse Başlangıç Ağacı'nın sistemi tamamen çökecek
- O Mew e a árvore do príncipio dependem um do outra para viver
Başlangıç Ağacı'nın hayatı ile Mew'unki birbirine bağlı
E este lugar deve ser o coração da árvore do príncipio
Bu oda Başlangıç Ağacı'nın merkezi olmalı
- Resolveste o mistério da árvore do príncipio e ajudas-te a salva-la
İnanılmaz bir gizem Başlangıç Ağacı'nı kurtarmaya yardım etti
É uma demonstração do príncipio de Bernoulli... levanta...
Bernoulli prensibini gösteriyor : kaldırma kuvvetini.
Mas começo a sentir as coisas e é um príncipio.
Ama bir şeyler hissediyorum, bu da bir başlangıçtır.
A príncipio não, depois já era tarde demais.
İlkin korkmadım, sonra ise çok geçti.
Apoiamos a investigação desde o príncipio.
Biz en başından beri bu iş için çaba gösterdik.
Fui traído e enganado desde o príncipio.
Başından beri ihanete uğradım ve aldatıldım.
Ao príncipio foi bom, mas agora tem andado um pouco má, e agora não gosto muito dela.
Başlangıçta çok iyiydi. Ama sonra bozuştuk. Artık ondan hoşlanmıyorum.
No príncipio dos tempos, os céus eram preenchidos com elefantes voadores.
Zamanın başlangıçında, gökyüzü uçan fillerle doluydu.
- " Bem, partindo do príncipio que tinhas monitores perfeitos e estivesses a tocar muito bem e de facto tudo estivesse a sair optimamente, seria interessante saber o que vai na tua cabeça.
" Senin mükemmel monitörlere sahip olduğunu, gerçekten iyi çaldığını ve her şeyin en iyi seviyede gittiğini varsayıyorum, kafanda hissettiğin duyguda
- Mas sentiste medo no príncipio?
- Başta korku hissettin değil mi?
Começe pelo príncipio.
Baştan başlayın, bayan.
- O príncipio continua válido.
Asıl fikir hala geçerli.
Começa do príncipio.
En baştan başlayarak.
Partindo do príncipio de que os seus dados do seu cartão de crédito estão correctos, ele deve de estar prestes a tomar a sua dose diária de cafeína.
Kredi kartına göre, hesap özetleri yalan söylemez günlük kafein ihtiyacını karşılamak üzere yolda olmalı.
Ele está no príncipio da vida dele, Anna.
O hayatının daha baharında Anna.
Vamos começar do príncipio.
Pekâlâ, en başından başlayalım.
O meu casamento correu mal desde o príncipio.
Evliliğim başladığı andan itibaren hep kötü geçti.
No príncipio, quando eu fiquei queimada, as minhas fotografias eram tão assustadoras.
İlk zamanlar, resimlerimi yaktım ve bu beni çok korkuttu.
Ao príncipio costumávamos estar tão assustadas.
Başlarda bizi korkutan şeye alışmaya başladık.
Ao príncipio pensei que ela estava cega mas os seus olhos tornaram-se subitamente amarelos.
Kör olduğunu sandım. Çünkü gözleri sarıydı.
Logo ao príncipio da noite, Greg Hughes tweetou, " Em 2013, tudo o que precisam é de uma ligação ao scanner da Polícia de Boston e de uma conta no Twitter para saberem o que se passa.
Greg Hughes o gece daha öncesinde şöyle bir tweet de atmıştı : " 2013 yılında ne olup bittiğini bilmek için ihtiyacınız olan tek şey Boston Polis tarayıcılarına erişim ve twitter.
Começa desde o príncipio.
Baştan al.
Ao príncipio, ele...
Önce adam...
Nesse príncipio dos tempos, o mundo era um paraíso.
O kadar eski zamanlarda dünya cennetti.
Então, é como que, se isso acontecer, iria ser uma bela surpresa. Mas então, se não acontecer, então é como que não me importa desde o príncipio.
Çıkarsam güzel bir sürpriz olur ama çıkmazsam başlamaya yeltenmemiş olurum.
Vocês perderam aquele sentimento que tinham ao príncipio.
Başlangıçta hissettiğiniz duyguları nedense kaybetmişsiniz.
Quando lhe pedi para sair, a Julie estava um pouco resguardada ao príncipio, mas eu disse-lhe, "Olha, eu gosto de ti, sabes, queria conhecer-te melhor".
Çıkma teklif ettiğimde, Julie başta biraz ihtiyatlı davrandı. Ama ben... " Bak, senden hoşlanıyorum.
Não tinha muito que fazer naquele dia, e como disse, estava preocupado com o George desde o príncipio.
O gün yapacak pek bir işim yoktu. Dediğim gibi zaten George'u ben de merak ediyordum.
E sob este príncipio fundamental, ele trouxe-lhes justiça e provou que muitas tribos podiam continuar a prosperar e a crescer.
Halkımızın gerçek tarihini yazan daha olmadı.