Translate.vc / portugués → turco / Párte
Párte traducir turco
78,298 traducción paralela
Não é uma parte. Tudo.
Birazı değil, tamamı.
Se estamos a falar do que penso que estamos, o governo tentará ficar com a maior parte possível desse dinheiro, congelará os vossos bens para forçá-lo a cooperar.
Düşündüğüm şeyden bahsediyorsak devlet mümkün olduğunca çok parayı bu işle ilişkilendirecek ve iş birliği yapması için mal varlığınızı donduracaktır.
Tira essa parte do dinheiro.
O miktarı nakit olarak al.
Para ser honesto, passei a maior parte do tempo bêbado.
Ama ben çoğunda sarhoştum açıkçası.
Fiz a minha parte.
Ben görevimi yaptım.
Se não pusermos de parte as inimizades e não nos juntarmos, morreremos.
Bu düşmanlığı geride bırakıp bir araya gelmezsek hepimiz öleceğiz.
A maior parte já morreu.
- Çoğu öldü bile.
Um belo gesto da parte dela.
- İyi yapmış.
Também é possível que esta mensagem seja parte de um estratagema da Rainha dos Dragões para atrair os exércitos do Sul para longe das terras que defendem, abri-las a uma conquista fácil.
Aynı zamanda bu mesaj Ejderha Kraliçesi'nin güneyli orduları hali hazırda savundukları topraklardan uzaklaştırıp rahat bir fetih için boşluk yaratma hilesi de olabilir.
E eu sei que te tens sentido estressado, e parte de mim está realmente feliz por tu ires sair, mas... Não posso ajudar-te mais do que pensar que o teu departamento precisa de alguém como tu, que não tem medo de adiar e erguer-se quando algo está errado.
Stres altında olduğunu biliyorum ve bir kısmım, bıraktığın için seviniyor ama çalıştığın bölümün senin gibi yanlış bir şey oldu mu karşı gelmekten ve direnmekten korkmayan birine ihtiyacı olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Atravessámos dois estados e eles estavam por toda a parte.
İki eyalet uzaklaşsak da etrafımızı sardılar hemen.
Por toda a parte.
Her yerdeler.
Tudo que se passa nesta vila faz parte do meu trabalho.
Bu kasabada olan her şey beni ilgilendirir.
Devolveram-me essa parte.
Bunu bana geri verdiler.
Estava um tipo ferido na parte de trás.
Arkada sadece bir yaralı adam vardı.
Dr. Cairn diz que isto faz parte do processo de cura, um efeito colateral enquanto me adapto à medicação.
Dr. Cairn, bunun iyileşme sürecinin bir parçası olduğunu söylüyor ; ilaç tedavisinde yan etki olabileceğini söylüyor.
Faz parte de um tratamento.
Bayan Porter tüm bunlar tedavinin bir parçası.
Esquece o teu passado... E entrega-te a ele inteiramente com cada parte do teu ser.
Geçmişi unut... ve onun tüm varlığı... her santimiyle senin olsun.
Lembras-te da actuação que fizeste como parte da tua terapia?
Terapinin bir parçası olarak yaptığımız performansı hatırlıyor musun?
Pensei que todos essas personagens fizessem parte de minha terapia.
Bütün bu karakterleri, terapimin bir parçası olduğunu düşünmüştüm.
Agora está na hora de fazeres a tua parte.
Şimdi rol yapmanın tam zamanı.
Faz tudo parte da performance.
Hepsi tedavinin bir parçası.
Isto ainda faz parte do meu tratamento?
Bu hala benim tedavimin bir parçası.
Tudo isto faz parte do meu plano.
Tüm bunlar planımın bir parçası.
Não, a parte estúpida é queixares-te de como é horrível crescer.
Hayır, büyümenin ne kadar korkunç olduğu hakkında mızmızlanman salakça.
É nesta parte que passamos à frente?
Artık işimize devam etsek olmaz mı?
É um conceito aberto, pisos de madeira de cerejeira brasileira por toda a parte.
Sokağa açık görüşü var, Yerler Brezilya kirazından kaplama.
Então deve haver uma parte de ti que quer...
Dolayısıyla, inanmak isteyen bir yanın olması...
Fez-me sentir como se eu fizesse parte de algo.
Bana bir şeyin parçasıymışım gibi hissettirdi.
Nunca sentiste que somos parte de algo maior?
Daha büyük bir şeyin parçası olduğumuzu, hiç hissetmedin mi?
Para piorar aquele espectáculo não foi a pior parte.
Ve yine de bu ahmaklık göstergesi. Bunu ifade etmek değil en kötüsü.
Parte de um culto ou...
Tarikat gibi bir şey ya da...
A vida real é uma porcaria. A maior parte do tempo.
Gerçek hayat berbat... çoğu zaman.
Obrigado. É muito simpático da sua parte.
Teşekkürler çok incesiniz.
Isso é insanamente simpático da sua parte.
Çok feci iyi olur.
Ela faz parte de um grupo de apoio que pode ou não ser um culto à morte.
Bir tür destek grubunda ölüm tarikatıyla akalı olabilir ya da olmayabilir de.
A Lindsey diz que tu tens de acreditar no Grande Dia para fazer parte dele.
Lindsey dedi ki, onun bir parçası olmak için... "Büyük Gün" e inanmalısın.
Parte do lobo temporal foi mesmo apagado.
Temporal lobunun bir kısmı etkili bir şekilde silinmiştir.
A parte que regula a empatia.
Empati yöneten kısmı.
E, se quiser, também pode fazer parte disso.
Ve eğer istersen, sen de bunun bir parçası olabilirsin.
Só a parte útil.
Sadece yararlı kısım.
Conhecer a parte da história que tu e o Fred Johnson deixaram de fora.
Hikayenin bölümünü bilmek Sen ve Fred Johnson'tan ayrıldık.
É uma história muito antiga e uma parte é verdade e a parte não é.
Çok eski bir hikaye, ve birazı doğru birazı ise yanlış.
Escondi o teu tratamento na parte de trás do frigorífico.
Tedavini buzdolabının arkasına gizledim
Eu sabia que uma parte da linha celular tinha desaparecido.
Bazı hücre dizilerinin kayıp olduğunu biliyordum.
Ele quer que faças parte disto.
Bunun bir parçası olmanı istiyor.
Faz parte de mim agora.
Artık bir parçam oldu.
Tens de perceber, 127 casos, se fores considerado culpado nem que seja de parte, é falência.
Dostum şunu anlaman gerek. 127 dava söz konusu. Sadece bir kısmından bile mesul tutulman seni doğruca iflasa sürükleyebilir.
A qual faz parte do que o atrai.
Onu çeken şeylerden biri bu da.
Muito delicado da tua parte, querida.
Çok güzel bir şey söyledin hayatım.
À medida que crescem, o vosso nome vai tornar-se numa vossa parte importante.
Büyürken, isminizin önemli bir parçanız olur.