Translate.vc / portugués → turco / Quarto
Quarto traducir turco
47,447 traducción paralela
Desse modo acabaremos o nosso alto sexo adulto no chuveiro assim que o serviço de quarto chega e poremos os robes e comemos hambúrgueres...
Onlar gelene kadar duştaki safhamızı bitirmiş bornozlarımızı da giymiş oluruz. Sonrasında da burgerlerimizi yeriz... Belki de spagetti yeriz.
Está a parecer que vai ir para o quarto defesa.
Görünüşe göre son çeyrekte atağa kalkacağız.
Eu vou para o meu quarto.
Odamda olacağım.
- Está no quarto da Annie, mas...
- Annie'nin odasında, ama...
Vê no quarto.
Yatak odalarına baksana.
E ele está no quarto, a descansar tranquilamente com os braços cruzados sobre o peito, aposto.
Yukarıda dinleniyor. Kollarını göğsü üzerine sarmış bir şekilde huzur içinde, şüphesiz.
De um irmão que se tranca no quarto de vestir, um quarto de vestir que por acaso tem minibar.
Kendisini soyunma odasına kilitleyen bir kardeşin. Büyük soyunma odası, ki içerisinde mini barı bile olan.
- No meu quarto, queres tu dizer.
Yatak odamdan mı bahsediyorsun?
Soube que tens um quarto só para ti.
Duydum, kendi odana kavuşmuşsun.
- O teu quarto, quis eu dizer.
- Yani inini. - Bence süper.
Eu devia ter comido um quarto do bolo ou um quarto da porção toda?
- Ben sadece çeyrek browni mi yiyecektim, yoksa tabğın çeyreğini mi?
Sinto-me mal por elas terem de partilhar o quarto por minha causa.
Benim yüzümden düzenleri bozuldu.
De certeza que a Annie quer o quarto dela de volta.
Biliyorum, kesin Annie odasını geri istiyordur.
Sabes que podes sempre voltar para o quarto com o Randall.
Kev, biliyorsun değil mi, istediğin zaman odana, Randall'ın yanına gidebilirsin.
Para o quarto de banho, vamos.
Banyoya, hadi.
Deixou-nos entrar naquele quarto com informação incompleta.
Eksik bilgiyle o odaya girmemize izin verdin.
- O meu colega de quarto.
- Oda arkadaşımdı.
Eu beneficiei das más escolhas do meu colega de quarto.
Oda arkadaşımın öngörüsüzlüğünün faydalandım ben de.
Então, onde está o colega de quarto agora?
Oda arkadaşın şimdi nerede?
Aquele quarto viu muita coisa, mas nunca uma boa noite de sono.
O yatak odası çok şeye tanıklık etmiştir ama aralarında iyi bir gece uykusu olmadığı kesin.
Não com isto no meu quarto.
Bu odamdayken uyuyamadım.
Dá acesso ao quarto sete no oitavo andar do edifício PLC na Louisiana Avenue.
Louisiana'daki PLC binasının sekizinci katındaki yedi numaralı odanın giriş kartıymış.
O quarto sete tem vista para este ou oeste?
Yedi numaralı oda doğuya mı bakıyor, batıya mı?
Diz à tua gente que ninguém entra ou sai deste quarto até que eu diga o contrário.
İkinci bir emre kadar bu bölüme giriş çıkışlar yasaklandı.
Porquê fazes isto? Já te disse tudo o que sabia sobre o Kirk, e estive trancado num quarto de hotel cheio de suor com os teus gorilas
Kirk hakkında bildiğim her şeyi anlattım ama haftalardır bu aptal adamlarla...
O que aconteceu naquele quarto... Não consigo... Lembrar-me.
O odada olanları bir türlü hatırlayamıyorum.
Num quarto sem janelas, pregada ao chão, rodeada por nada.
Penceresiz bir odada yere mıhlanmış durumda. Hiçlikle çevrelenmiş.
E o padre Maren não me deixou entrar no quarto.
Peder Merrin beni odadan atmıştı.
É o quarto conjunto!
Bu dördüncü!
Eu e o Mac podemos transformar o sótão num terceiro quarto.
Mac ve ben çatı katını üçüncü bir yatak odası yapabiliriz.
SEDE DA "FIVE-O" Este é o quarto dos meus tios.
Bu oda da teyze ve amcamın uyuduğu yer.
Fica aqui, não te mexas, entendeste? Não te mexas. Fica neste quarto de banho.
Burada kal, bir yere gitme anladın mı?
Ou está no quarto de banho a esconder-se do Danny.
Ya da tuvalette Danny'den saklanıyordur.
- Tenho que ir ao quarto de banho.
Tuvalete gitmem gerek.
Se ele mudar-se para sempre, o quarto do Sheldon pode tornar-se num armazém. - Resolve tudo.
Koridorun karşısına temelli taşınıyorsa Leonard sevmediğin şeyleri Sheldon'ın eski odasına koyabilir, her şey çözülür.
- Mas não vais morar aqui. - Mas é o meu quarto.
- Ama burada yaşamayacaksın.
- Mas é o meu quarto.
- Ama orası benim odam.
- Mas é o meu quarto.
Ama orası benim odam.
Eu percebo, continua a ser o meu quarto, ainda não o tornámos teu.
Bak, anlıyorum. Burası hala benim odam.
Estou a lutar com o facto de deixar o meu antigo quarto.
Eski yatak odamı terk etme düşüncesiyle boğuşuyorum.
Transformámos o teu quarto numa masmorra de sexo.
Odanı seks zindanına çevirdik.
Muito bem. Abre os olhos e vê o nosso novo quarto.
Tamam, gözlerini aç ve yeni odanı gör.
É importante para mim que tenhas o quarto que queres.
Hayır, hayır. İstediğin yatak odasına sahip olman benim için çok önemli.
Vamos todos beber e conduzir até Manhattan, arranjar um quarto de hotel e ter a mesma conversa que estamos a ter aqui.
Sarhoş araba kullanarak Manhattan'a gidip bir otel odası tutup aynı muhabbeti orada yapalım.
Eu estava no meu quarto e...
Odamdaydım ve...
Teu quarto ainda não está pronto, Casey.
Odan daha hazır değil, Casey.
Um caminho solitário que termina num quarto escuro sem uma única alma para lamentar a tua morte.
Ölümüne yas tutacak zavallı bir ruhun bile olmadığı kasvetli bir odada son bulan yalnız bir yol.
Seis homens cegos... entram num quarto.
Altı kör adam bir odaya girerler.
Há um elefante... no quarto e todos eles agarram uma parte, a tromba, a orelha e a cauda.
Odada bir fil vardır ve herkes bir ucundan tutar hortumundan, kulağından, kuyruğundan.
Eu tranquei-me no quarto de vestir.
Ortalığı dağıtıyor, soyunma - odasında kilitli kaldım.
- É o meu quarto.
Affedersiniz, orası benim odam.