Translate.vc / portugués → turco / Radar
Radar traducir turco
2,529 traducción paralela
Seja o que for, acaba de desligar o radar de Honolulu.
Bu her neyse, az önce... -... Honolulu yaklaşma radarını etkisizleştirdi.
Certifica-te que o radar esteja desligado antes de pousarem.
İniş yapmadan önce radarın etkisizleştiğinden emin ol.
Estou a registar movimento no radar.
Tarayıcıda hareket tespit ettim.
" As aventuras do Rato Radar, número 7.
" Radar Fare'nin Maceraları, yedi numara.
Que é isso, um radar?
Şu ne, deniz radarı mı?
Há muitas coisas aqui sob o radar.
Burada saman altından çok su yürütülür.
Cap! Pantera! Desapareceu do meu radar!
Kaptan, Panter, benim görüşümden kayboldu.
Uma das torres de radar ficou off-line.
Radar kulelerinden biri devre dışı oldu.
Perdemos o radar e o visual da nave da HIDRA!
HİDRA gemisini radarda ve görsel olarak kaybettik.
O novo submundo fora do radar de Tekken.
Tekken'in altındaki yeni bir yeraltı bölgesinde.
114 Km / h no radar.
Hızı saatte 70-71 olarak gözüküyor.
Detector de dentes, radar.
Diş detektörü, radar bozucu.
Sim, mas fui treinado para detectar este tipo de comportamento, mas estava tão ocupado com o noivado do Focker que o Dr. Bob escapou ao meu radar.
Ama ben, bu tür davranışları sezmek için eğitildim. Aslında Focker ile bu kadar meşgul olmak zorunda kalmasaydım... Doktor Bob da, bu sırada radarlarımdan kaçmazdı.
O camião com o Radar Doppler está na vizinhança.
Doppler radar tırı var etrafta.
O Hank transformou a instalação daquele radar num transmissor.
Hank radar uygulamasını vericiye çevirdi.
- Não há nada no radar?
- Radarda hiçbir şey yok mu?
Há alguma coisa invulgar no radar ou nos scanners?
Radar ya da tarayıcılara takılan garip bir şey var mı?
E, claro, não temos um sonar.
Görünüşe göre deniz radarımız yok.
Um radar de trânsito captou este carro em fuga de uma cena de crime.
Bu gece bir suç mahallinden kaçarken trafik kamerasına yakalandı.
Faz parte da linha de defesa ao longo da nossa costa.
Kıyı şeridimizi koruyan vatan savunma zincirinin bir parçası. - Radar değil mi?
Radar, não é?
- Doğru.
Devem ter visto que o avião desapareceu do radar.
- Uçağın radardan kaybolduğunu görürler.
Este tipo estava com certeza a voar sob o radar.
Adam kesinlikle radarlardan kaçıyor.
Ou estava fora do alcance do radar, ou tinha mais segredos do que imaginamos.
Ya radara yakalanmayacak kadar uyuyan ajanlardan,... ya da farkettiğimizden de öte sırları olan biri Yusuf.
Meu "gaydar" está estragado.
Gay radarım bayağı bozukmuş.
Mandou eu ficar fora do radar.
Bana ortalıktan uzak dur demiştin.
É difícil acreditar que ele conseguiu arquitectar tantas operações e ficar tão fora do radar, mas conseguiu.
O kadar operasyon tezgahlayıp gölgede kalması çok ilginç olsa da adam başarmış.
Devem ter algum tipo de scanner no carro.
Arabalarında bir çeşit radar anteni olsa gerek.
Passei a maior parte da minha carreira a ficar... invisível, fora do radar.
Kariyerimin çoğunu gözden uzak olarak, alçaktan uçarak geçirdim.
Mas isso, deve ser feito por alguém fora do radar.
Gerçi şey var... Göze batmayacak birisi lazım.
Esse tipo está fora do radar, há muito tempo, por isso deve haver uma certa preocupação, dele ter-se rebelado.
Bu adam bir süredir ortalarda görünmüyordu, karşı safa geçtiğinden kuşkulanıyoruz.
Estavas no nosso radar por um tempo, e ele era uma óptima fonte, para obter informações.
Epey zamandır gözümüz senin üstündeydi. O da çok önemli bir bilgi kaynağıydı.
O meu radar está a ficar maluco.
Tank radarım deliye döndü.
Para que serve um radar se ele só fotografa parte da matrícula?
Plakanın hepsini göremeyeceksek trafik kamerası ne işe yarar ki?
No terreno, no ar, o radar, está aqui uma confusão, senhor.
Hiçbiri! Ne füzeler, ne radar. Ortalık savaş alanına döndü, efendim.
Não estou no radar de ninguém.
Kimsenin beni izlediği yok.
Desaparecer do radar.
Harita üzerinde bile bulunamayacaksınız.
Agora a Nolan Radar Systems é um dos maiores fornecedores de aviação do país, fazendo-os uma família muito rica e muito conhecida.
Şu anda Nolan Radar Sistemleri ülkenin en büyük havacılık üreticisi. Bu da onları çok varlıklı ve çok tanınmış bir aile yapmış.
O tio Wayne Grossman, principal advogado da Nolan Radar Systems.
Dayısı. Wayne Grossman, Nolan Radar Sistemleri baş hukuk danışmanı.
Usas um sonar?
- Radarın mı var?
De facto, parece que ficou abaixo do radar dos paparazzi durante quatro horas na noite do assassínio.
- Aslına bakarsan cinayetin işlendiği gece paparazzilerin radarından tam dört saatliğine sıvışmışsın.
Advogado da Sistemas de Radar Nolan, Wayne Grossman.
Nolan Radar Sistemleri kurum içi danışmanı Wayne Grossman.
Não pense que não estou agradecido, mas desde que me magoei, caímos no radar do Secretário da Marinha,
Sana minnettarım ama yaralandığımdan beri SECNAV'ın gözü üstümüzde.
Desde que me feri que estamos no radar do SECNAV.
Yaralandığımdan beri SECNAV'ın gözü üzerimizde.
Estávamos cientes da oposição ao tratado, mas uma tentativa de assassínio não estava no radar.
Anlaşmaya karşı çıkılacağının farkındaydık ama suikasta teşebbüs edileceğini hiç düşünmemiştik.
O radar dela foi bloqueado pelo McGee.
Radarları McGee'ye kilitlendi.
Equipado com uma dúzia de passaportes e identidades da CIA Cobb saiu do radar.
CIA yapımı pek çok kimliği ve pasaportu da alarak ortadan kayboldu.
Por isso, a Sam está agora no "campus" à procura de antigos professores que quisessem manter um caso fora do radar.
Sam kampüste ilişkisini susturmak isteyebilecek eski profesörleri araştırıyor.
O Cal O'Donnell tinha um ajudante misterioso, alguém que lhe dava injecções três vezes por semana, mas que conseguiu ficar fora do radar.
Cal O'Donnell'ın haftada üç kez iğne yapan gizemli bir yardımcısı varmış, şimdiye kadar radar dışında kalmayı başardı.
Adivinha quem mais ficou fora do radar.
Başka kim radar dışındaydı tahmin et.
Luke Chisolm é um nome que apareceu em todos os nossos monitores do radar desde que ele ganhou o Campeonato Amador do Estado do Texas.
Luke Chisholm, Teksas Eyalet Amatör Şampiyonası'nı kazandığından beri hepimizin dikkatini çeken bir isim.