Translate.vc / portugués → turco / Rap
Rap traducir turco
1,783 traducción paralela
Estou muito contente por ter estudado na Northwestern e agora poder fazer "raps" sobre a Suri Cruise.
Şan okuduğum ne iyi olmuş! Suni Cruise'la ilgili rap yapayım diye!
Gostaria de ser a Michelle Pfeiffer do seu miúdo negro revoltado que descobre que a poesia é apenas outra forma de "rap".
Sen şiirin bir tür rap olduğunu öğrenen öfkeli siyahi çocuk, ben Michelle Pfeiffer.
Queres que te mostre isto?
Son kısımlarda benim rap yapmamı ister misin?
- Força, mano.
Evet, rap zamanı, rap zamanı!
Há uma longa lista de processos e um cadastro criminal ainda maior.
Rap şarkıları gibi uzunca bir kitap listesi varmış. Çoktan yaptılar :
Com a medicação ele está sempre a acordar e adormecer. - Mas já perguntou pela Crystal.
Tedavi sırasında oldukça ızdırap çekiyor ama hala Crystal'ı sormaya devam ediyor.
Medicação analgésica faz com que ele vá e venha, mas continua a perguntar pela Crystal.
Tedavi sırasında oldukça ızdırap çekiyor ama hala Crystal'ı sormaya devam ediyor.
Este é precisamente o lugar, onde o Stanley Sombrio vem recolher as cabeças para a sua sopa macabra.
Kara Stanley, işte tam buraya ıstırap çorbası için kafa kesmeye geliyormuş.
- E estrelas de rap.
- Ve rap yıldızları.
Estrela de rap.
Rap yıldızı.
17 anos de miséria é muito tempo.
17 yıl boyunca ızdırap çektim. Bu süre gayet yeterli.
Tanto sofrimento, para este alucinado.
Bu hasta ruhlu herif yüzünden bunca ızdırap.
Que nunca história mais triste se viveu que esta de Julieta... e o seu Romeu.
Bundan daha ızdırap dolu bir hikaye yoktur, Juliet'in hikayesinden... Ve onun Romeo'sundan.
Se vais ter um nome de rap, não escolhas um ao calhas.
Bak, sahne adı kullanacaksan silahlı saldırıya karışma.
Se cantares como eu Não recebes um vintém
# Benim gibi rap yaparsan, para kazanamazsın #
O meu rap é sobre coisas reais?
# Gerçekler hakkında rap yapıyorum diye mi? #
Ele acalma-se quando metemos música rap?
Sadece rap müziği çaldığımızda mı sakinleşiyor yani?
Não consegues dançar o teu próprio rap?
Kendin rap yaparken dans edemez misin?
- Entendes as letras do Snoop Dogg?
Sen Snoop Dogg'un rap sözlerini anladığını mı söylüyorsun?
tu não percebes um cu.
O yüzden, rap ya da trance fark etmez - bir bok anlaşılmıyor.
Isto é mais esquisito do que aquele vídeo rap do M.C. Escher.
Bu M.C. Escher'in rap videosundan bile daha garip.
Tu sabes que ela também sofreu...
O da ızdırap çekti, biliyorsun.
Ela quer escrever sobre o sofrimento... e a dor das vítimas dos familiares.
Kurbanların ailelerinin çektiği ızdırap ve acılarını anlatan bir kitap yazmak istiyormuş.
No entanto... magoa-me ter que lhe causar ainda mais dor.
Yine de ona acı çektirecek olmak bana ıstırap veriyor.
Reflito longamente sobre a Paixão de Cristo em sua dor. Não temo a morte.
İsa'nın çektiği ıstırap ve acıyı uzun zamandır düşünüyorum ve ölümden korkmuyorum.
Fiquei angustiada ao ver-vos com aquela meretriz da Joana Seymour.
Seni, kaltak Jane Seymour ile görünce ızdırap çekmiştim.
Yo, Rap.
Yo, Rap.
Por outro lado, durante toda a minha vida sofri de terríveis enxaquecas.
Diğer yandan, yaşamım boyunca ıstırap veren bir baş ağrısıyla mücadele ediyorum.
- Estilo de um rap, a melodia de um rap.
- Rap gibi. Rap kafiyeli.
- Marchando como um ganso rígido.
- Rap rap yürüyüşünle.
Nós te pedimos, Senhor, que nos acompanhes na nossa dor e sofrimento.
Bizim acı ve ızdırap dolu yolumuzda, bizimle yürümeni istiyoruz, Tanrım.
Vai providenciar a esta rapariga muita dor e sofrimento.
Bu kıza büyük bir acı ve ızdırap ver.
35 mil pelo meio quilo que roubaste e mais 15 mil pelas dores e sofrimento do meu sócio.
Otuz beş bin çaldığın meth için. On beş bin de ortağımın çektiği acı ve ıstırap için.
Sabes, cantar com a ajudante de cozinha prejudica o meu rap. Que rap?
Biliyor musun, mutfak yardımcısıyla oturmak benim ünümü zedeliyor.
Chamo-me Rabah, tenho 1 4 anos, oiço rap.
Adım, Rabah. 14 yaşındayım. Rap müzik dinlemekten hoşlanırım.
Gosto de música rap e slam.
Müzik dinlemeyi, rap'i ve slam'ı seviyorum.
- É rap, não é?
Onlar rap müzik, değil mi?
Luke está muito por dentro... da alma do rap e das suas músicas!
Luke rapçi Soul Tribe'ı ve onların diğer şarkılarını baya bir seviyor.
Estou tentando aumentar meus horizontes, paso a vida a dizer que rap não é tudo, mas...
Ben onların ufkunu açmaya çalıştım, bilirsin, rap müzik her şey demek değildir. sana söyledim, ama...
Não és o cantor de rap?
Sen, şu rap şarkıcısı değil misin?
O Valentine cantava por trocados quando o conheci.
Valentine, onunla tanıştığımda, cep harçlığına rap yapıyordu!
Consigo tolerar até aos Beatles, mas é lá música, a porcaria que se faz agora.
Beatles'a tahammül edebiliyorum. Fakat son zamanlardaki rap saçmalıklarına müzik denemez.
O espartano sentiu a agonia da derrota, mas havia mais agonia a chegar.
Spartalı yenilginin ızdırabını hissetti. Ama çekeceği ızdırap daha bitmemişti.
- Angústia?
Izdırap mı?
As coisas não estão a funcionar bem...
Izdırap vericiydi.
Fiquei arrasado que tenham ido nas minhas costas á procura de um homem que tornou a minha infância numa miséria.
Benim uzun yıllar boyunca saf ızdırap ile hassas biri olmamı sağlayan, geçmişimde kalmış bir adama bakmak için gitmenizi önemsemiyorum.
É o freestyle rap de Kiva.
Kiva özel freestyle rapine başladı.
O rap death metal de Krauser ganhou!
Krauser'in "Death Rap şeytan dünyası kafiye tekniği" kazandı!
O rap...
Rap müziği.
Kid'n Play, era um grupo de rap.
Kid, Kid, Kid'n'Play, rap grubu.
Se não, gostava de ser rapper e sou fã de Bakar,
Eğer polis olamazsam, rap müziğiyle uğraşmak isterim.