Translate.vc / portugués → turco / Receiver
Receiver traducir turco
26 traducción paralela
- Um "wide receiver"?
- Top yakalayıcı?
Receiver dos Met Dogs.
İnanılmaz top tutucu.
Tens que ver como o "receiver" está a vir do "linebacker".
Tutucunun, arka savunmacının... -... altına girip girmediğine bakmalısın. - Evet efendim.
"Drop" de cinco passos... o "receiver" X, corre as cinco jardas que faltam... e o "receiver" Y faz um "but-n-head".
Beş adım geri, X-alıcısı beş yard koşacak, ve geniş alıcı da sayıya doğru koşacak.
Lançá-la em profundidade para um receiver...
Köşedeki tutucuya doğru oynayalım...
É o melhor receiver do futebol americano.
Futboldaki en yetenekli adam.
Se pusermos o outro "receiver" em campo, o "linebacker" segue-o e isso deixa um grande espaço entre os "safeties" e os outros "receivers".
Ekstra bir alıcı sahaya sürersek savunma oyuncusu onu izleyecektir. Bu liberolar ve diğer alıcılar arasında büyük bir boşluk açar.
- Sim. A parte electrónica na caixa receptora parece ser uma coisa exótica.
Şu receiver kutusunun içine sonradan eklenmiş elektronik zımbırtılar.
Mas em todo o caso, as próprias caixas apenas amplificam o sinal.
Ama her olayda receiver sinyalini yükseltmek zorunda.
Vocês arrasaram na época passada, mas Pennington precisa de recetores.
Şimdi, dinle geçen sezon müthiş bir çıkış yakaladınız. Ama Pennington'ın * receiver'lara ihtiyacı var, sen de biliyorsun.
Mas também é a terceira época dele. Historicamente, sabes que é aí que os recetores começam a falhar.
Ayrıca 3. sezonuna girecek ve tarihe bakarsak Nfl'in wide receiver'ları bu sezonda çıkışlarını yapıyorlar.
A parte electrónica na caixa receptora parece ser uma coisa exótica.
Şu receiver kutusunun içine sonradan eklenmiş elektronik zımbırtılar.
Na outra ponta, está um wide receiver novato, de terceira linha.
Topun gittiği yönde üçüncü sınıf çaylak bir karşılayıcı vardı.
O vossa estrela e "wide receiver" Andre Bello, tem-me contado sobre aqueles treinos secretos que ambos têm feito durante todo o Inverno.
Senin yıldız top tutucun Andre Bello kıştan beri beraber yaptıkları gizli antremanlardan bahsediyordu.
Tipo como eu vou ser wide receiver e tu não?
- Senin yerine benim pas alıcı olmam gibi mi?
Explique-me por que o melhor wide receiver do meu distrito, faz uma viagem de uma hora de autocarro para De La Salle.
Benim bölgemdeki en iyi pas tutucunun neden her gün otobüsle De La Salle'e geldiğini açıkla.
Sou o melhor receiver desta equipa.
Bu takımdaki en iyi pasçı benim.
O principal wide-receiver deles faz 4.4 40.
Bir numaralı koşucularının hızı 4.440.
Estou com o wide receiver Alonzo Cooley, dos Miami Dolphins, que, há momentos, obteve um novo contrato.
Miami yunuslar'ın tutucusu Alonzo Cooley ile birlikteyim dakikalar önce yeni bir antlaşmaya imza attılar.
Recebo a bola, recuo e o receiver principal cai.
Topu aldım, geriledim... ve ilk tutucum düştü.
Ele sabe fazer passes curtos e jogar com os pés, mas quando olha para o receiver, está a implorar para ser intercetado.
Kısa pas atıp... ayağıyla oyunu uzatabiliyor ama tutucuya bakıyor. Bu, topu kesmesi için rakibe davetiye çıkarmaktır.
Foi a falta de motivação que me impediu de ser um receiver de topo.
Motivasyon eksikliği beni üst düzey karşılayıcı yapmaktan alıkoydu.
Compreendo, mas é o melhor contrato de receiver dos agentes livres.
Evet anliyorum ama bu da serbest acentedaki en büyük alici anlasmasi.
Início de jogada. Marty Borne, "wide receiver", está livre.
Top tutucu Marty Borne görünüşe göre boşta bekliyor.
Eu sei que ele é um wide receiver, mas se ele dá, eu aceito.
Onun geniş bir alıcı olduğunu biliyorum, ama eğer bana verirse, alırım.