Translate.vc / portugués → turco / Ren
Ren traducir turco
824 traducción paralela
Os animais mais vistos em África são alces, veados e corsas.
Afrika'da en çok ren, şimal geyikleri ve Pythia'nın şövalyeleri bulunur.
Todos sabem o que são alces.
Hepiniz ren geyiğini tanıyorsunuz sanırım.
Todos sabem o que é um alce.
Ren geyiğini biliyorsunuz, değil mi?
Um alce come queijo e é caçado por gatos.
Ren geyiği peynir yer ve kediler tarafından kovalanır.
Sempre que esvazia a taça, tocam tambores e trompetas, celebrando o seu brinde.
Ren şarabını her devirişinde de davullar, borular kıyameti koparıp ne yaman içtiğini anlatıyorlar âleme.
Uma vez, despejou sobre mim uma garrafa de Reno.
Bir şişe Ren şarabını başından aşağı dökmüştü bir gün.
Enquanto isso, com as cabeças de ponte protegidas, tanques e homens aliados espalham-se pela França iniciando sua jornada até o Rhine.
Bu konuşmaların yapıldığı anda, telafisi imkansız bir şekilde kaybettikleri.. plajlardan müttefik tankları ve askerleri Fransa içlerine doğru yayılmış... ve Ren ırmağına doğru koşularını başlatmışlardı...
Por uns tempos, julguei que a Luftwaffe alemã o tivesse abatido, com renas, trenó e tudo.
Bir süre onu Alman Luftwaffe'nin vurduğunu düşündüm ren geyiği, kızak ve güm...
Eram 18 pessoas com cerca de 6 mil renas que viviam em permanente migração.
18 insan ve 6 bin ren geyiği vardı. Sürekli göç halinde yaşıyorlar.
Carregam sempre as cordas em volta do pescoço, feitas com pelo das renas.
Boyun bölgelerinde ren geyiği derisinden yapılmış düğüm giyerler.
- Disseste comida? Alce e urso.
- Yemek dediğin Kanada geyiği, ren geyiği ve ayı.
Pois ele tem as ambições políticas desse molusco bivalve, a glória de Arcachon Bay, que são nosso bárbaros ancestrais, o célebre Rei dos Franks.
Çünkü politik hırsı Arcachon körfezinin gururu olan çift valfli yumuşakçalar kadardır. Barbar ecdadımız Ren sakinleri Frank'lar...
que vos ajudou a atravessar o rio Reno... e outros lugares históricos. Pensem como ficariam orgulhosos...
Ren Nehrini geçmenizi ve diğer tarihi yerlere gitmenizi sağlayan yüreğinizi.
Catherine e Jules moravam num chalé perto do Reno e já tinham uma filha pequena, a Sabine.
Catherine ve Jules, Ren yakınında bir evde oturuyorlardı. Küçük bir kızları olmuştu, Sabine. Jim mektubunda Jules'a soruyordu :
Quando me imaginava na Broadway, nunca pensei numa rena bailarina.
Kendimi Broadway'de hayal ettigimde gözümün önüne dans eden ren geyikleri gelmemisti hiç.
Entre os relatórios do ataque surpresa ao castelo perto de Rennes, talvez o mais objectivo seja o do General Worden, no qual ele diz :
Ren nehrindeki şatoya yapılan baskına ilişkin en nesnel rapor General Worden'dan geldi :
Os aliados cruzarão o Rhine antes do inverno.
Müttefikler kıştan önce Ren Nehri'ni geçer.
Admirável. Se triunfa o complô, poderei confessar que eu sempre preferi Borgonha ao vinho Rhine.
Suikast başarılı olursa Burgonya şarabını, Ren şarabına tercih ettiğimi itiraf edebilirim.
Um bote de borracha através do Reno, e uma pequena caminhada.
Küçük bir botla Ren'i geçip sonra kısa bir yürüyüşle...
Temos 75 mil homens que ficariam presos do outro lado do Reno.
Ren'in karşı kıyısında tuzağa düşecek 75.000 adamımız var.
Herr Marechal-de-campo... se as ordens vencessem guerras... não estaríamos combatendo no Reno.
Herr Feldmareşal, Eğer emirlerle savaş kazanılsaydı, şu anda arkamız Ren Nehri'ne dayanmış olarak savaşıyor olmazdık.
Pelo menos 5O mil alemães ainda estão aqui neste lado do Reno... movendo-se na direcção da ponte de Remagen.
En azından 50.000 Alman hala burada, Ren'in bu yakasında. Remagen Köprüsü'ne doğru çekilmeye başladılar ama yollarını keseceğiz.
É a única chance de apanhar o 15º exército antes que cheguem a Remagen... e cruzem o Reno.
Bu bizim 15.Ordu'yu Remagen Köprüsü'ne ulaşıp, Ren'in karşına geçmeden yakalamamız için son şansımız.
Se tiver problemas, avise. - Com sorte, chegam ao Reno amanhã.
Başınıza ciddi bir bela çıkmazsa, şansımızın da yardımı ile yarın Ren'e ulaşabiliriz.
Iremos para o Reno à velocidade máxima.
Ren'e doğru tam sürat yolumuzu açıyoruz.
Em 17 de Março de 1945, dez dias após a sua tomada... a ponte de Remagen... desabou sobre o Reno.
17 Mart 1945'te, köprünün ele geçirilişinden on gün sonra,.. çok şiddetli çatışmalara sahne olan Remagen Köprüsü.. Ren nehrine çöktü.
Estou a forçar pelo Reno.
Ren Nehri'ne ilerleyeceğim.
Provavelmente a primeira foi destruida para proporcionar a algum príncipe uma melhor visão do Reno.
Ren Nehri'ne daha iyi bir görünüm... vermek için şişman, sivilceli küçük bir prens tarafından emredildi.
Os imperialistas sob o comando do General Werth... estão ao norte do Rhine, aqui.
General Werth kumandasındaki imparatorluk kuvvetleri... burada, Ren Nehri'nin kuzeyindeler.
Ele deve cruzar o rio Rhine, e a toda velocidade.
Ren'i geçmek zorunda, hem de çabucak.
O Reno o seu ouro dá ao mar
" Ren nehri altınlarını denize döküyor
As tropas passaram as pontes do Reno a 7 de Março de 1936.
Alman birlikleri Ren 7 Mart 1936'nın şafak vakti köprülerden geçmeye başladılar.
Os nossos câmeras em território alemão vêem os postos de observação na ponte sobre o Reno, entre Kehl e Estrasburgo.
Kameramanımız, Alman topraklarına doğru ilerlemiş Ren nehri üzerindeki köprülerde keşif görevinde bulunmuştur.
Fiquei num posto de observação no Reno, observando os alemães, que se lavavam e jogavam bola e disse para a sentinela :
Ren nehri üzerindeki bir gözetleme noktasına gelmiştim. Temizlik yapan, futbol oynayan Almanlar'ı izliyordum.
A oeste, as forças aéreas Aliadas sobrevoavam à vontade o Reno, paralisando todo o movimento na preparação do ataque final.
Batı Cephesi'ndeyse Müttefik hava kuvvetleri, son saldırıya karşı hazırlık yapan güçleri Ren Nehri'nin ötesinde vurarak felce uğratıyordu.
24 de Março : a passagem do Reno.
24 Mart. Ren geçişi.
Uma vez cruzado o Reno, da fronteira holandesa à Floresta Negra, a sul, as colunas Aliadas investiram para o coração da Alemanha, através de cenários banais em tempo de guerra.
Ren geçilmişti. Hollanda sınırından güneydeki Kara Orman'a kadar müttefik birlikleri Almanya'nın kalbine doğru bilindik manzaralar eşliğinde ilerledi.
Avançaríamos a direito, atravessaríamos o Reno, daríamos a volta por trás do Ruhr e a guerra terminaria em 1944.
Ardından sağa çarkıp Ren nehri geçilecek Ruhr bölgesinin arkasından dolaşılıp bağlantı kesilecek ve savaş 1944'te bitebilecekti.
"Proponho avançar numa frente alargada até ao Reno, atravessá-lo e acabar a guerra aí."
"Daha geniş bir cephede hareket ederek Ren'e doğru ilerlemeli ardından Ren'i geçerek savaşı orada bitirmeliyiz."
Podíamos ter passado rapidamente por eles e atravessado o Reno, cortando o acesso dos alemães na Holanda ao Ruhr e dávamos a volta por trás do Ruhr, inquestionavelmente.
Bunları süpürerek Ren nehrini aşabilir Hollanda'da bulunan Almanların, Ruhr bölgesiyle bağlantısını kesebilir ve Ruhr'un arkasından dolaşabilirdik. Yaptığımız, bana göre, su götürmez bir hataydı.
Os três principais canais do delta do Reno ficavam entre destacamentos avançados dos Aliados e território alemão :
Müttefik öncü kuvvetleriyle Almanlar arasında uzanan Ren deltasının üç ana su yolu şöyleydi :
Ninguém sabe ao certo se dominando a testa-de-ponte sobre o Reno nessa altura do ano, com o mau tempo a chegar, teríamos conseguido mantê-la durante os vários meses de Inverno, sabendo, por experiência, como os alemães eram magníficos a recuperar de situações críticas.
Herkesin aklındaki soru o yıl, o kötü hava şartlarında Ren'de bir köprübaşı ele geçirip geçiremeyeceğimiz aylarca sürecek kış boyunca, mevcut konumumuzu muhafaza edip edemeyeceğimizdi. Çünkü tecrübeyle sabitti ki, Almanlar, kritik durumlarla başa çıkma konusunda bir hayli hünerliydi.
Desde a derrota na Normandia, Hitler planeava um grande contra-ataque, esperando não só deter os Aliados antes de alcançarem o Reno, mas sobretudo forçá-los a bater em retirada e implorar a paz, uma paz que lhe daria espaço de manobra para conter os russos
Normandiya'daki mağlubiyetten sonra, büyük bir karşı saldırı hazırlığı içindeydi. Bu saldırıyla, yalnız Müttefikleri Ren kıyılarına ulaşmadan durdurmuş olmayacak aynı zamanda onlara öyle bir tokat atacaktı ki, barış için yalvaracaklardı. Öyle bir barış ki, Ruslar Berlin'e daha fazla yaklaşmadan durup bir nefes alabilecek kadar.
Diria que o ataque de Hitler nas Ardenas causou o fim da guerra, talvez seis meses mais cedo do que aconteceria se não atacasse, pois os alemães podiam ter recuado para o Reno, que era um obstáculo,
Diyebilirim ki Hitler'in Çıkıntı'daki saldırısı savaşın belki de altı ay kadar daha erken bitmesini sağladı. Almanlar Ren Nehri'nin gerisine çekilebilirdi. Bu ciddi bir engeldi.
mas não tinham nada com que defender o Reno, pois o exército alemão, as reservas e as tropas móveis, foram destruídas na Batalha das Ardenas.
Ancak Ren'i tutabilmek için ellerinde kuvvet kalmamıştı. Çünkü Alman ihtiyat kuvvetleri, seyyar birlikler ve yedekler Çıkıntı Savaşı'nda yok edilmişti.
Uma após outra, as cidades a oeste do Reno perdiam os soldados alemães :
Ren Nehri'nin batısındaki bölgeler Almanlardan temizlenmişti.
A 22 de Março, nenhum soldado alemão combatia a oeste do Reno.
22 Marttan sonra Ren'in batısındaki tek bir Alman askeri kalmadı.
Só o Reno isolava o cerne da Alemanha de Hitler dos Aliados ocidentais e os preparativos para cruzá-lo iniciaram-se imediatamente.
Müttefiklerle Alman anavatanı arasında kalan tek engel Ren Nehri'ydi. Nehri geçmek için hazırlıklar başladı.
Passeou ao longo do Reno e parou em várias cidades.
Ren boyunca dolaştı, birçok kasabada kaldı.
- Sim, se for uma rena.
Bir Ren geyiği isen.
era uma divisão de cavalheiros muito idosos.
Çünkü o gün, Ren nehriyle aramızda yalnızca yaşlı askerlerden mürekkep bir tümen kalmıştı.