Translate.vc / portugués → turco / Risk
Risk traducir turco
4,289 traducción paralela
Porque te arriscarias assim, só para me ajudares?
Neden bana yardım etmek için böyle bir risk alasın ki?
- Quando é que consideras arriscado?
- Senin her fikrin büyük bir risk.
Os ventos têm estado a nosso favor ultimamente. Podemos esforçar-nos e assaltamos este carregamento também. - É isso mesmo.
Düşündüm de hazır rüzgârı arkamıza almışken risk alıp bu sevkiyata da saldırmalıyız.
Mas dado que ninguém pode confirmá-lo, não quis contar à Polícia.
Ama bunu teyit edecek biri olmadığına göre polise bunu anlatarak risk almak istemedim.
Este é um risco de mortalidade materna.
Anne ölümü olabilecek bir risk söz konusu.
E ficámos muito impressionados pelo que este grupo faz por estas raparigas em situação de risco, providenciando um lugar seguro...
Bu grup evinin risk altındaki kızlara yaptıklarını duyunca çok etkilendik. Güvenli bir...
Não, é um risco intolerável.
Hayir, kesinlikle olmaz. Bu kabul edilemez bir risk.
Corri riscos para cuidar da minha quinta e da minha família à minha maneira... quando deveria ter aceite a sua oferta de ajuda.
Kendi şartlarımla çiftliğimi ve ailemi gözetmek için risk aldım. Yardım teklifini kabul etmem gerekirdi.
Perigo, tragédia, triunfo, risco....
Tehlike, trajedi, zafer, risk.
- Quero ter a certeza que compreende o que está em jogo, senhora.
Esasında ben... Burada bir risk aldığınızı anladığınızdan emin olmanızı istiyorum hanımefendi.
Antes de responder, algo pode refrescar a sua memória e fazê-la ver a situação de forma diferente do que quando falou com o Robert.
Cevap vermeden önce, belki bu risk hafızanızı tazeler ve Robert'a ilk söylediklerinizden farklı şeyleri yeniden hatırlatır.
Não, o casamento dele não está em risco.
Hayır, onun evliliği risk altında değil.
Por causa de uma "correio" qualquer? É um risco que estás disposto a correr?
Tanımadığın sıradan bir kurye uğruna böyle bir risk almak mı istiyorsun?
Por actos excepcionais de heroísmo ou risco voluntário da segurança pessoal.
Kahramanca hareketlerim veya kişinin güvenliği için gönüllü risk almam.
E toda a gente feliz.
Kısıtlı risk. Alan memnun veren memnun.
E sei que farias qualquer coisa para proteger a senhorita Jenny se ela estivesse em perigo.
Risk altındayken Bayan Jenny'yi korumak için ne olursa yapacağını da biliyorum.
O Erlich achou melhor deixá-lo fora disto por precaução.
Erlich en iyisi onları hiç risk almadan kaldırmalı.
Mas até a mala chegar, não arrisco.
Ama çanta gelene kadar herhangi bir risk almayacağım.
Quem o fez, correu o risco porque gosta da vítima.
Ölümü hakkındaki gerçeği hiçbir zaman bilmemiş ki. Bunu her kim yaptıysa büyük bir risk almış.
Bem, esse é um risco que vale a pena correr.
Bu alınmaya değer bir risk.
Até termos mais respostas do Dr. Rios, não quero arriscar.
Doktor Rios ne olduğunu söylemeden daha fazla risk almak istemiyorum.
Mas preferes morrer do que arriscar?
Dışarıya çıkıp risk almaktansa burada ölmek mi istiyorsun?
É um risco de qualquer das maneiras, certo?
İki türlü de bir risk var.
Por que arriscar mover o corpo da cena do crime?
Anlamıyorum. Katil, bedeni neden olay yerinden buraya taşıyarak risk alsın ki?
Porque é que ele se arriscaria?
Neden böyle bir risk alsın ki?
Quero dizer, não podemos viver sem correr alguns riscos.
Yani, hayatımız boyunca risk almadan yaşayamayız.
Isso é um risco!
İşte risk!
Um risco que todos corremos! Ele tinha um estranhamente bom corpo.
Hepimizin aldığı risk! Garip bir şekilde güzel bir vücudu vardı.
Vou arriscar e sugerir que esta não é a melhor das ideias.
Burada risk altına girmek üzereyim ve önerim bunun iyi bir fikir olmadığını yönünde.
És rica, livre e a recompensa fica tão aquém do risco.
Zenginsin, özgürsün ve risk ödüle hiç denk değil.
Da "Eiger Littlefield Venture Capital".
- Eiger Littlefield Risk Sermayesi'nden.
"Venture Capital"?
- "Risk Sermayesi"?
- Não. A companhia de seguros acredita que corro mais riscos do que ele no terreno.
Sigorta şirketi, sahaya indiğimizde ondan daha fazla risk taşıdığımı düşünüyor.
Revi os cálculos do seguro de vida sobre os riscos que corro no terreno.
Ne bu? Sahada taşıdığım risk konusunda sigorta şirketinin hesaplamalarına bakıyorum.
- S01E05 - Signaling Risk -
~ Çeviri :
O Peter vai retirar o capital, e vai transferir para qualquer outro fundo. E, como sabes, é o sinal mais incriminador do mundo.
Peter desteğini ve olabilecek diğer sermayesini çekecek ki sen de biliyorsun dünyadaki en ateş alan risk işaretidir.
Ela é uma rapariga que pode dar à luz a qualquer momento, enquanto o vosso guarda-costas pode tombar devido às feridas.
bu benim alacağım bi risk, ailem için. o her an doğum yapabilecek bir kadın, koruman yarasından dolayı yakın zamanda etkisiz kalabilir.
- Caleb estava a arriscar-se.
Caleb büyük bir risk aldı.
É muito arriscado.
Bu çok büyük bir risk.
Senti que era arriscado ter os nossos comandos civil e militar dentro de um espaço confinado. Infelizmente, tinha razão.
Askeri ve sivil birimlerimizi böylesi bir durumda bırakmanın büyük bir risk olduğunu düşündüm ve maalesef haklı çıktım.
Quero que seja anotado, que você e só você... permitiu que isto acontecesse, e pôs-nos a todos... em risco.
Bu hepimiz için büyük bir risk ve bu olanların arkasındaki, gerçeğin orataya çıkmasını istiyorum.
Pensa que está a correr um risco por confiar na palavra de um estranho, mas eu é que estou a correr o risco maior por confiar em si.
Bir yabancının sözüne güvenerek risk aldığınızı düşünüyorsun ama ben sana güvenerek daha büyük bir risk alıyorum.
É um risco que temos de correr.
Bu almamız gereken bir risk.
Catherine, sabes tão bem como todos que leva semanas a planear uma operação secreta em segurança, e mesmo assim é arriscado.
Catherine, bunu sen de biliyorsun. Gizli görev operasyonunu yürütmek için haftalar harcamak lâzım, saatler değil. O zaman bile bir risk söz konusu.
Mas não é melhor correr riscos do que não ter um pai?
Hiç risk almamak, babanın olmamasından daha mı iyi?
Mas ainda assim há o risco de verem a Detective Beckett e perceberem que ela não é a Elena.
Dedektif Beckett'i gördüklerinde onun Elena olmadığını anlamaları gibi bir risk var.
Não és o único a arriscar-te, Ryan.
Risk alan tek kisi sen deilsin, Ryan.
Arriscaram-se muito...
Sen büyük bir risk aldı...
O teu trabalho é acatar ordens, e não riscos. percebestes?
Shivani, senin işin emirleri yerine getirmek, risk almak değil, anladın mı?
Há alguns riscos.
Ama risk yok diyemeyiz.
TRAJECTORIA PROJECTADA DO VOO
RİSK ALTINDAKİ KİŞİ SAYISI : 137