English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Sad

Sad traducir turco

6,247 traducción paralela
Eu sei que o Aiden respondia ao Klaus, mas no final foi leal à matilha.
Aiden'ın Klaus'la iş çevirdiğini biliyorum ama sonuçta sürüsüne sadıktı.
Sempre leal. Levanta-te.
Hep sadıktın.
E mais leais.
Ve hepsinden daha sadık olacaklar.
Inicialmente, concordei alinhar com a decisão de todos.
Evet, çünkü aslında herkesin kararlarına sadık kalacağız demiştik.
Uma noite, ele entrou numa fileira com um tipo chamado Cleitus o Negro, um amigo leal.
Bir gece sadık dostu Kara Cleitus ile.. .. bir tekne gezintisine çıkmıştı.
Para um polícia, o crédito é de pouca dura.
Bir polis için, kredinin ömrü kısadır.
Seguimos o plano.
Plana sadık kalacağız.
" Ao aderir a este bando, concordo em ser fiel e não revelar segredos do bando a terceiros.
" Bu çeteye katılarak, sadık kalmayı ve çetenin sırlarını paylaşmamayı kabul ediyorum.
Ele era leal.
Sadıktı.
Os meus leais Mosqueteiros irão escoltar-me.
Sadık Silahşorlarım beni korur.
Não deve haver qualquer sugestão que os nossos fiéis Mosqueteiros são desleais.
Sadık Silahşorlarımızın hainlik ettiği tartışılamaz bile.
A Rainha sempre foi tão leal.
Kraliçe hep sadıktı.
Sou leal!
Ben sadığım!
Os meus clientes são leais.
Müşterilerim sadıktır.
É uma boa e fiel esposa.
İyi ve sadık bir eşsin.
Sou... o seu humilde servo.
Ben sizin sadık hizmetkarınızım.
Por uma má decisão minha, acabei a prestar serviços para o teu ex-chefe, a pensar que ele era uma boa opção.
Ara sıra yanılsam da, sözüne sadık kalacağını düşünerek eski patronun için hizmetleri canlandırdım.
Não era?
- Sadık kalmadı mı?
Não sois um homem de fé, bem sei.
Sadık bir erkek değilsin, biliyorum.
Era leal.
Sadıktı.
- Porque és fiel ao Ghost.
- Çünkü Ghost'a sadıksın.
Um cliente muito leal, Signora, que não gostaria de perder.
- Çok sadık bir müşterimiz Sinyora. Kaybetmek istemem.
Porque é que ele abandonaria um servo leal desta forma?
Sadık bir hizmetkârını niye böyle terk etsin ki?
Não sou sua amiga. Nem sequer sou uma eleitora leal.
Hatta sana sadık bir seçmen bile değilim.
É fiel à Fish Mooney!
Fish Mooney'e sadıktır.
O que respondeu quando perguntei se era fiel à SHIELD?
Hatırlatsana, S.H.I.E.L.D.'a sadık olup olmadığını sorduğumda ne cevap verdin?
Disse que era. E sou. É a verdade, diretor.
Öyle olduğum için sadığım dedim ve gerçek bu efendim.
Lealdade a um homem, não à SHIELD,
Adamın birine sadıklar, S.H.I.E.L.D.'a değil.
Diga-me, agente May, é leal ao Coulson ou à SHIELD?
Söylesene Ajan May Coulson'a mı sadıksın, S.H.I.E.L.D.'a mı?
Sei que estás confusa.
Kime güvenip kime sadık olacağın konusunda...
E depois veremos se você e o seu amigo melhorado são assim tão leais.
Sonra da bakalım sen ve bu yetenekli arkadaşın gerçekte ne kadar sadıksınız.
É inteligente, calmo, extremamente leal. Algo que é surpreendente, já que foi acusado de traição.
Zeki, soğukkanlı, aşırı sadıksın ve hainlikle suçlandığınızı düşünürsek şaşırtıcı.
O meu primo é muito mais baixo.
- Benim kuzenim çok daha kısadır.
Mantemos o que estava previsto?
- Zaman çizelgesine sadık mıyız hala?
Mantemos o que estava previsto?
Zaman çizelgesine sadık mıyız hala?
A vida é muito curta para te arrependeres.
Hayat, pişmanlık duymayacak kadar kısadır.
A história da Jennifer é que se passar pela gritaria, mantém sempre a palavra.
Jennifer öyle biri ki, tüm o gürültünün altında sözüne hep sadık.
- Sim, segue o plano.
- Evet, plana sadık kal.
O amigo mais leal que possas imaginar.
Hayal edebileceğin en sadık hayvandı.
Porque não importava o quanto leal fosse o Digby, ele simplesmente, não se pôde conter.
Çünkü Digby ne kadar sadık olsa da kendine engel olamadı.
Ele é leal como um cão.
Sadık birisidir kendisi. Tıpkı bir köpek gibi.
Fique-se pelo que aconteceu na detenção, Sra. Bishop.
Tutuklamanın olaylarına sadık kalalım, sayın avukat.
Responda apenas ao que lhe é perguntado, Menina Wright.
Size sorulan sorulara sadık kalın, Bayan Wright.
É um soldado leal.
En sadık askerim sensin.
Sabes o que faço para manter o meu pessoal leal?
Adamlarımın sadık kalması için ne yapıyorum biliyor musun?
Somos parceiros, Abigail, mas se me barra o meu caminho...
Bizler sadık askerleriz, Abigail, ama benim yoluma çıkacaksan...
Olha, sei que estás chateada. Mas prometo que vão tratar de vocês, desde que cumpram com o acordo.
Kızgın olduğunu anlıyorum, ama sana söz veriyorum, anlaşmaya sadık kaldığın sürece senin başının çaresine bakılacak.
Após quase ter perdido a sua mulher, o Dr. Hart jurou ser um marido dedicado.
Eşiyle ayrılmanın eşiğinden dönen Dr.Hart sadık bir koca olacağına yemin etmişti.
Fui-te fiel desde o início.
Başladığımız günden beri sadığım.
- É fiel.
O sadık biri.
Fiel até ao fim.
Sonuna kadar sadık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]