Translate.vc / portugués → turco / Sair
Sair traducir turco
95,400 traducción paralela
A mãe descobriu e era por isso que se ia embora no dia em que eu e a Sarah fomos sair de barco.
Sonra annem öğrenmiş, ki Sarah'la ben tekneyle açıldığımız gün annem o yüzden evi terk ediyordu.
Vais sair e vais dizer ao John para resolver isto.
Gidip John'a bu işi halletmesini söyleyeceksin.
Andávamos a sair há uns meses, mas foi nessa vez que conheci toda a gente.
Birkaç aydır çıkıyorduk, ama diğerleriyle ilk kez o gün tanışmıştım.
E a amiga dela disse que ela quer que a convides para sair, certo?
Arkadaşı ona çıkma teklif etmeni istediğini söylemişti, değil mi?
Se ele sair daí, morre.
Oradan ayrılırsa ölür.
- Não vou sair daqui.
- Buradan ayrılmam.
- Trinta e nove. - Tens de sair daí já, mano.
Oradan gitmen gerekiyor dostum.
Podes sair quando quiseres, ir a Brakebills, o que te apetecer.
Ne zaman istersen ayrılabilirsin. Brakebills'e geri dönebilirsin. Canın her ne istiyorsa yapabilirsin.
Tens de sair.
Gidin artik.
Está a dizer que eu devia sair daqui e ir consigo?
simdi isi birakip seninle gelmemi mi soyluyorsun?
Não posso sair daqui.
Ben bir yere gidemem.
- O triângulo piroso tem de sair.
- O banal ucgen zili cikarin ama.
Sim. Vai sair de certeza.
Evet, evet. cikti bilin.
Não vou sair de lá.
İlelebet orada olacagim yavrum.
Então, as calças estão a sair.
Pantolon cikiyor.
Tenho-te seguido. Estás a sair-te muito bem.
Seni takip ediyorum. cok iyi gidiyorsun.
- Já nem quero sair de casa. - O quê?
- Artik evden cikmak bile istemiyorum.
Tens de sair.
- Ne? Buna mecbursun.
Disse que, se me sair bem, para o ano me arranja um yurt.
Bu iyi giderse seneye yurda terfi edecekmisim.
Tudo sem sair do conforto do meu pequeno apartamento.
Hem de şu küçük, boktan dairemden hiç çıkmadan.
Tenho de sair.
Çıkmam lazım.
Vamos deixar-vos sair às duas, mas não de volta para o parque.
İkinizi serbest bırakıyoruz, sadece sahaya geri dönmeyin.
Houve uma altura em que mal podia esperar para sair da escola, e agora voltei às aulas.
Zamanında, okuldan çıkmak için sabırsızlanırdım, şimdiyse yeniden ders alıyorum.
Tenho de sair daqui.
Buradan çıkıp gitmem lazım.
É porque tens uma regra contra sair com colegas de trabalho?
Bu, iş arkadaşlarınla çıkmama prensibin yüzünden mi?
Esse argumento não pode sair daqui.
Pekâlâ, tamam. Bu sözler, kesinlikle burada kalmalı.
É um rapaz com quem ando a sair.
Görüştüğüm adam.
Sim, estás a sair-te bem.
Evet, çok iyi gidiyorsun.
Vais sair-te muito bem.
Harika olacak.
Volta a sair com ele e obriga-o a comprar-me um prédio de escritórios.
Adamla yine dışarı çık ki bana bir ofis satın alsın.
Eu tinha de sair dali.
Oradan gitmek zorundaydım.
Vamos sair daqui e nem olhamos para trás.
Buradan gidip arkamıza bile bakmayacağız.
Sair daqui para onde?
Buradan nereye gideceğiz?
- Estas são as minhas calças de sair.
- Bu benim parti pantolonum.
Se sair por aquela porta...
Eğer o kapıdan çıkarsam...
Como é que o meu lenço vai sair a voar enquanto me rio, sem qualquer preocupação?
Dünyayı umursamadan gülerken eşarbım nasıl uçup gidecek?
Acabámos de sair da água.
Şimdi sudan çıktık.
O seu hambúrguer está quase a sair.
Pekâlâ, hamburgeriniz birazdan geliyor.
Em vez de me perseguir, volte para o seu buraco e dir-lhe-emos quando sair.
O yüzden gelip beni rahatsız edeceğine kendi işine bak ve bizden haber bekle.
- Não, teve de sair.
- Hayır daha gelmedi.
Diz-me, o que acontece quando o Klaus sair?
Söyle bana Klaus kurtulursa ne olur?
Já podemos sair desta cidade horrorosa?
Bu çirkin şehirden gidebilir miyiz artık?
Ele vai sair daqui hoje.
Bugün buradan ayrılacak.
Querida, importas-te de sair e trazer-nos aquela placa?
Tatlım, bir koşu gidip o tabelayı alabilir misin?
Enquanto aqui estiveres não poderás usar dispositivos eletrónicos, receber visitas não autorizadas, nem sair do recinto sem autorização.
Burada bulunduğun sırada, hiçbir elektronik cihaza sahip olamaz, yetkisiz ziyaretçi getiremez, onaysız yerinden ayrılamazsın.
Haviam mais de 15 pessoas, mas seis conseguiram sair.
15 kişiden daha fazlaydı. Sadece altısı dışarı çıktı.
Não podiam sair pela janela?
Pencereden çıkamadılar mı?
Lembra-se da cientista que ajudou o irmão da Senadora a sair daquela casca?
Senatörün kardeşinin o kabuktan çıkmasına yardım eden bilim insanını hatırladınız mı?
Quem o deixou sair?
Kim onu dışarı bırakmış?
Vais sair?
Dışarı mı?
Não podes sair assim.
Öyle çekip gidemezsin.