Translate.vc / portugués → turco / Scan
Scan traducir turco
410 traducción paralela
Com estes mortos e feridos, só tive oportunidade de fazer o scan.
Hayır. Tüm bu ölümler yüzünden sadece kayıtları tarama şansım oldu.
- Nomad, consegue fazer o scan?
- Nomad, bunu tarayabilir misin?
Foi interrogado por scan e soro da verdade.
Doğrulayıcı tarayıcı ve gerçek ilacı altında sorgulandı.
Faça um scan completo ao planeta.
Gezegenin tam sensör taramasını istiyorum.
Não temos uma unidade de scan no computador?
Bilgisayarda bir tane zorunlu tarama üniteniz yok mu?
Um scan completo à região, por favor.
Bölgenin sensör taramasını yapın lütfen.
Scan do sensor a meio parsec.
Bir buçuk parsecte sensör taraması.
Vou aumentar o scan para um parsec.
Sensör taramasını bir parsece çıkart.
Os detectores acusaram um campo de força... protegendo uma área do sexto planeta do sistema Hoth.
Com-Scan bir güç alanı tespit etti. Bu güç alanı Hoth sistemindeki altıncı gezegeni koruyor..... ve her türlü bombardımana karşı koyacak güçte.
Eu quero que... Eu quero que... soltes, lentamente, o teu scan.
Senden... yavaş yavaş tarama yapmanı istiyorum.
Pára o teu scan.
Taramayı durdur.
Usem o vosso scan.
Birlikte tarayalım.
Usem o vosso scan e as nossas mentes unir-se-ão numa só. Como se fosse um só Scanner.
Birlikte tarayalım ve zihinlerimiz bir olana kadar birbirimizin içine aksın.
Ele está a fazer-lhe um scan.
Bilgisayarı tarıyor.
Uma criança que ainda não nasceu fez-me um scan.
Doğmamış bebeği taradı beni.
- Um scan. A que distância estão, KITT?
Onlarla aramızdaki mesafe ne kadar, KITT?
Olha, eu quero que faças um scan ao prédio.
Baksana, binayı taramanı istiyorum.
Faz um scan ao Griffin e vê se consegues encontrar a velha lesão de guerra.
Griffin'e bir sağlık taraması yap bu şekilde eski bir savaş yarası varsa görmüş oluruz.
Capacidade scan de quartzo, E 12 Watts Mondo por canal. De puro poder.
Kuvars arama yetenekleri ve her kanal için 12 monda watt gücünde saf gücü var.
McFly, eu estava a monitorizar este scan que acabaste de difundir.
McFly... Az önceki kart okumasını gözlüyordum.
Relaxe, ninguém lhe vai fazer um scan
Sakin ol, onu taramaya çalışmayacaklar.
Bloqueie o scan dele, David.
Taramayı bloke et, David.
Agora concentre o seu scan.
Şimdi, kendi taramana odaklan.
Utilizando os meus poderes, - Eu... fiz-lhe um scan.
Güçlerimi kullanarak, adamı taradım.
Scan?
Taradın mı?
Scan a Presidente da Câmara.
Belediye Başkanını tara.
Já tentaste fazer-lhe um scan?
Hiç Forrester'ı taradın mı?
Segunda : Nunca mais me faça um scan.
İki, asla ama asla beni tarama.
Não me faças um scan!
Beni tarama.
Faz-me um scan.
Tara beni.
E o que era... aquele sinal Scan? - No vídeo, Helena?
Video kasetteki tarama sinyali nedir, Helena?
Peter, quero que me autorizes a outro scan ao cérebro.
Peter, yeni bir beyin taraması önermeni istiyorum.
Transmissão da unidade móvel, em modo scan.
Tarama modunda, hareket edenlerin telsiz dalgaları.
Hoje faço um scan.
Bugün tarama yaptıracağım.
Ainda há pouco me fizeram um scan para uns alunos verem e eu não estava grávida.
Bir süre önce öğrencilere göstermek için üzerimde tarama yapmıştınız.
Scan de segurança terminado.
Güvenlik taraması bitti.
Se fizer um scan à nave, vai descobrir que as armas não estão activadas.
Gemiyi tarayın. Silahlara enerji verilmediğini göreceksiniz.
Sabe que temos que lhe fazer um scan para ter a certeza.
Emin olmak için taranmalısınız.
- Scan negativo.
- Tarama sonuçsuz.
O scan apanhou restos de C-15... e o Chang encontrou as plantas das docas Cobra... e isto, escondidos no quarto dele.
Taramada C-15 kalıntıları bulunmuş. Chang dairesinde Kobra güvertesinin planlarını ve bunları gizlenmiş halde bulmuş.
Scan completo.
Tüm bölgeyi tarayın.
Veja o scan espetral.
Spektral taramaya bir göz atın.
Descarregaram o seu registo de voz, o seu scan da retina e até o seu perfil psiquiátrico.
Ses izini, retina taramanı hatta psikiyatrik profilini indirmişler.
SCAN DE LONGO ALCANCE 562 Vejo duas naves de ataque cardassianas dentro da Zona Desmilitarizada.
Arındırılmış bölgede iki Kardasyan saldırı gemisi algılıyorum.
Alguém usou um terminal CGI e um scan quádruplo para fazê-la.
Bunu yapan, C.G.I. terminalini ve tarama programlarını kullanmış olmalı.
Isto é um scan do convés holográfico mesmo antes de perder-mos o contacto com o Chakotay e o Tuvok.
neredeyse elle tutulur bir şeydi. Sanki odada benimle beraber birisi varmış gibi hissettim.
Imediato Wildman efectue o scan do campo para achar padrões idênticos.
Teğmen Wildman, tekrar eden örnekler için, alanı tarayın.
Funções sinápticas estáveis. Fique quieto. Este é um scan extremamente sensível.
Aylar boyunca her gece uykumda kendi, kendime ağladım durdum... ama elbette bundan kimseye bahsetmedim.
Fiz-lhe um scan.
Onu taradım.
- Faça um scan total.
Adamlardan biri, bazı zamanlarda ayak sürüyüp, tökezliyor.
Talvez o meu scan bio molecular revele algo.
Bu 50 metreden daha büyük sert bir granit. Eğer bu mağaralar, bizler buradayken değişime uğradıysa, kesinlikle bu değişimi fark etmiş olurduk.