English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Seller

Seller traducir turco

240 traducción paralela
Ela caiu de quatro pelo Lloyd, assim que o viu, e ela tem-se encontrado com ele, sempre que viras as costas.
Lloyd'u gördüğü anda ona sular seller gibi aşık oldu. Ve sen yokken devamlı onunla görüşüyordu.
A juta crescia em pântanos planos alimentados pela água das monções.
Kendir, düz bataklıklarda yetişirdi, muson yağmurlarının yarattığı seller, yetişmesindeki en büyük etkendi.
"Little Arnie" vem a seguir. "Seymour's Darling" e "Best Seller".
Little Arnie, Seymour's Darling ve Best Seller arkalarında.
"Seymour's Darling" e "Best Seller".
Seymour's Darling ve Best Seller da takipte.
Chuva em baldes, chuva em barris, inundando as ravinas, enchendo a planície.
Kovalarla yağmur, varillerle yağmur! Çukurlar ve düzlükleri seller basmıştı.
Este foi feito sobre um "best-seller".
İşte size bir baş yapıt hakkında yapılmış bir film.
Guerras, revoluções, enchentes, pragas, todas as pequenas coisas que aproximam as pessoas de Você.
Savaşlar, devrimler, seller, vebalar. Bütün bu küçük şeyler, insanları sana döndürüyor.
Há um mês, ele comprou os direitos de filmagem do livro, um best seller.
Bir ay önce, bu kitabın, çekim haklarını satın aldı. Bir best-seller..
Os Cahills já sobreviveram a cheias, terramotos, pestes... todas as catástrofes naturais conhecidas pelo homem.
Cahill'ler seller, depremler, salgınlar bilinen ne kadar doğal felaket varsa atlatmıştır.
Agora, em pleno dilúvio, forçavam os japoneses a atravessar a fronteira da Birmânia.
Şimdi, seller içinde Japonları Burma sınırının dışına sürüyorlardı.
Isso é lindo. O Alan ia abandonar a editora dele levando um best seller com ele.
Allen çok satacak bir kitap yazıyordu, ve ondan ayrılmak üzereydi.
Se alguém escreveu o primeiro best seller sobre o Vietname, foi o Alan Mallory.
Vietnam hakkında en çok satan yazarları sıralasaydık ilk sırada Allen Mallory olurdu.
Nem de nevões, nem de cheias.
Kar fırtınaları, seller ona vız gelir.
Vai cair uma tempestade.
Sular seller gibi boşalacak kafamıza.
'o que não impediu Oolon Colluphid de ficar rico ao usá-lo como tema central'no seu best-seller "Bem, E Assim Fica Resolvido O Tema Deus".
Yine de bu görüşler, bu konuyu "Bu da Tanrı'ya Kapak Olsun" isimli kitabının ana konusu yapan Oolon Colluphid'in küçük bir servet kazanmasını engellememiştir.
Raramente tinhas as palavras a sair do meu lápis com tanto fervor e fluidez.
Kelimelerin kalemimden böyle sular seller gibi aktığı pek görülmemiş bir şeydi.
Soprai! Cataratas e furacões, jorrai até terdes encharcado os nossos campanários, afogado os galos!
Seller, kasırgalar, tepemize boşanın sulara gömün kuleleri rüzgar horozlarına kadar.
Pedi cataratas e relâmpagos e vocês däo-me fios de água e apitos!
Ben seller ve kasırgalar istiyorum siz bana damlalar ve ıslıklar veriyorsunuz!
Foi o meu maior'best-seller'.
En çok satan kitabımdı.
Falamos a linguagem silenciosa um do outro. Fluentemente.
Biz birbirimizin dilinden çok iyi anlıyoruz... sular seller gibi.
Fluentemente.
-... sullar seller gibi.
Falamos a linguagem silenciosa um do outro.
Biz birbirimizin dilini sular seller gibi konuşuyoruz.
- Então tens um best-seller.
- Ve sonra ellerine bir en çok satan aldın.
O teu livro é um best-seller. O teu depósito bancário aumentou bastante.
Kitabın çok satıyor, kazancın arttı.
Haverá uma inundação e um incêndio.
Seller, yangınlar olacak.
A cidade ficou inundada e a mercearia queimada.
Bütün kasabayı sular seller götürmüş. Bakkaldaki erzak yanmış.
Para já, aproveitem a extravagância Deste momento, e lembre-se de uma frase De outro "best-seller" :
Şimdilik bu anın ihtişamına bırakın kendinizi ve çok satmış olan başka bir kitaptaki şu cümleyi hatırlayın lütfen.
Comprem o best-seller do Mr. Clamp, o livro Conquistei Manhattan à venda no nosso stand por apenas $ 19,95.
Bay Clamp'ın çok satan kitabı Manhattan'ı Ben Aldım'ı almayı unutmayın.
- Mas será um best-seller?
- Ama bestseller mı?
Tinha-mos enchentes, vaziamentos, cortes de energia, e nenhuma ajuda federal.
Seller, elektrik kesintileri, gaz sorunları ve federallerden yardım bile gelmedi.
Um best-seller em capa mole.
Bu işe 15 yılını verdin.
Por Favor, Sr. Seller! Qual é a sua postura a respeito dos mendigos?
Başbakanım!
Por isso são um best-seller.
Elbette önemliler.
Já agora, Alex, escreveu um "best-seller"? Já deve ser milionário! Não, longe disso.
Aklıma gelmişken, Alex yazarsın ve kitapların iyi satıyor, değil mi?
Quando o livro foi publicado, ela acordava cedo aos domingos preparava o café, fazia figas e abria o Times, certa de que ia ser um best seller.
Kitabım basıldığında, ilk pazar günü, şafakta kalktı kahve yaptı, umutla gazetelere baktı, kitabin satışından ve başarımdan emindi.
Vem, ruína!
Aksın seller!
- Da lama, ou das cheias?
- Çamur, seller?
Gosto da forma como faz negócio, pá. O seu dinheiro está na posse de um miúdo chamado Larry Sellers.
Paran, şu anda Larry Seller adlı bir çocuğun elinde.
Inundações, bancos de areia, troncos...
Seller, sığlıklar, ağaç kütükleri- -
Escrevi-o como um livro académico, mas podia ser um best seller ou uma até mini-série.
- Bunu akademik bir çalışma olarak yazdım, ama en iyi satanlar arasına girebilir. Dizisi bile çekilebilir.
Quando vocês tiverem 30 anos a temperatura média do planeta terá aumentado 1,4 graus centígrados desencadeando fenómenos catastróficos como tufões, cheias, seca generalizada e fome.
Sizler 30 yaşınıza geldiğinizde ortalama küresel sıcaklık 2.5 derece yükselmiş olacak ve tayfunlar, seller, yaygın kuraklık ve kıtlık gibi felaket sonuçlara yol açacak.
Está a chover, por isso digo, "Mamâ, abre o teu guarda-chuva!".
Yağmur yağıyor, seller akıyor.
Eles vai dar-nos uma ajuda importante ensinar todos os nossos amigos um Alemão fluente, sem o menor traço de sotaque Yiddish, uma maravilha de Alemão, assim como a cultura, a civilização e a psicologia do povo de Goethe,
Bize silah kullanmayı ve sular seller gibi Almanca konuşmayı öğretecek hem de şu pek farkedilmeyen Yahudi aksanımız olmadan! Yaşam tarzı ve kültürlerini anlatacak.
No tempo dos dinossauros, A Antartica sofre comumente os tormentos do verão como inundações
Antarktika, yaygın seller oluşturan yaz fırtınaları yaşamakta.
Estas inundações juntam criaturas dos bosques, e isto pode levar a confrontos. O Leaellynasaura detectaram um clã rival e isto desencadeia uma resposta agressiva.
Bu seller, orman canlılarını bir araya topluyor, bu da karşılaşmalara sebep oluyor. Leaellynasaura'lar rakip bir klan tespit ettiler ve bu da saldırgan bir tepkiyi tetikledi.
Eventualmente, o poderoso saurópode entrou em declinio e as suas pradarias ficam inundadas porque o nível do mar começa a subir.
En nihayetinde, ulu sauropodlar gerileme dönemine girdiler. Bozkır ovalarını seller bastı, çünkü deniz seviyesi yükselmekteydi. Bu da engin iç denizler oluşturdu.
Temos hoje conosco Peter Kelson, autor do atual best-seller "Desígnios Perversos", no âmbito da nossa cobertura do julgamento do homicida George Vizniclk.
Peter Kelson'u ağırlıyoruz... kendisi en çok satan "Kötü Niyet" kitabının yazarı seri katil George Viznik'in bugünkü duruşmasının hikâyesi hakkında konuşacağız.
Algures na noite um editor de Manhattan vagueava pelas ruas de Pittsburgh com um reputado autor de best-sellers a seu lado e um cão morto na mala do carro.
Gecenin içinde bir yerlerde Manhattanlı bir kitap editörü yanında bir best seller yazarı ve bagajında ölü bir köpekle Pittsburgh caddelerinde dolaşıyordu.
Estudante e inspiração para meu livro best-seller "Dawson é um assassino."
Öğrenci ve en çok satılanlar arasında bulunan..... kitabımın ilham kaynağı "Dawson bir katildir".
Escrevi um bom livro.
Bir best-seller yazdiniz.
Enchentes, incêndios e fome.
Seller, yangınlar, kıtlık haberleri falan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]