Translate.vc / portugués → turco / Sentia
Sentia traducir turco
5,151 traducción paralela
Ele sentia como que algo de mau iria acontecer.
Kötü bir şeyin olacağını hissetmiş gibiydi.
A letra era apenas o que eu sentia.
Şarkının sözleri... tam hissettiklerimi yansıtıyordu.
Mas isso não significa que não pensava ou sentia falta de ti, do Sam e do Kevin.
Ama bu senin, Sam ve Kevin'i özlemediğim anlamına gelmez.
Sempre que ela recebia um "email" ou um novo assinante, a Hannah sentia-se um pouco mais como uma celebridade.
Her yeni e-posta veya takipçiyle Hannah ünlü biri olmaya biraz daha yaklaştığını hissediyordu.
Sentia que um filho valia muito mais para ele que uma filha.
Bir erkek evlâdın onun için kız evlâttan daha değerli olduğunu hissettim.
Homie, senti-me péssima quando disseste que eu me sentia presa contigo.
Homie, sana bağlandığımı... söylediğinde, kendimi kötü hissettim.
Não sei bem o que eu sentia.
Ne hissettiğimi bilmiyordum.
Agora que sabemos mais sobre ele, diria que ele se sentia incompreendido.
Onu daha çok tanıyınca yanlış hissettiğimi anladım.
Então, sentia-se melhor se achássemos um corpo?
Yani bir ceset bulursak kendini daha mı iyi hissedersin?
Só me sentia segura com o meu pai por perto.
Hayatımda ilk kez babam etraftayken kendimi güvende hissetmiştim.
Sei que a Marlene se sentia mal por andar sempre a socorrer-nos, mas a faculdade era tão importante para ela, que queria tirar notas boas este semestre.
Marlene bize fazla zaman ayıramadığı için çok üzülüyordu ama okul onun için çok önemliydi. Bu sömestrda iyi notlar almayı gerçekten çok istiyordu.
O Brian levou-a num balão de ar quente e disse-lhe que sentia uma ligação incrível com ela.
Brian onu sıcak hava balonuna bindirdi ve aralarında hissettiği harika bir bağ hissettiğini söyledi.
Ela tinha que guardar tudo cá dentro. Ela sentia que não havia ninguém em quem confiar.
Çok şeyi içinde tutmak zorunda kaldı ve... derdini dökebileceği hiç kimse olmadığını düşündü.
Pensava que sentia o gosto das cores.
Tatları iyi ayırt ettiğimi sanırdım.
Quando perdi a minha primeira mulher, sentia-me perdido.
İlk karımı kaybettiğimde benim de her şey aklıma yatmamıştı.
Há semanas que não me sentia tão bem.
- Haftalardır bu kadar iyi hissetmemiştim.
Já te disse que me sentia paranoica.
Paranoyak hissettiğimi söylemiştim.
Como lhe disse, não me sentia bem com isso.
Ben ilk etapta bunu yaparken rahat değildi gibi ben, dedi.
Sentia-me tão orgulhosa de estar nos teus braços.
Kollarında olmaktan gurur duyuyordum.
Na maioria das vezes que estávamos juntos, sentia-me... como se retirasse a melhor fatia do bolo.
Beraber geçirdiğimiz vakitlerin ekseriyetinde kahvemin en güzel damlalarını yudumluyor gidi hissediyordum.
Significa que tenho impulso sobrenatural para matar vampiros, por isso onde sentia menos ódio de ti, não havia magia.
Yani içimde doğaüstü bir vampirleri öldürme dürtüsü var. Yani senden nerede daha az nefret ettiysem orada sihir yoktu.
Há anos e anos que não me sentia tão bem.
Uzun zamandır hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.
Eu só... Sem ti lá, eu não... Sentia que não estava a dizer a verdade.
Ben sen orada olmadan söylediklerimin doğru olduğunu bile hissedemedim.
Estive em cinco escolas diferentes, em sete turmas diferentes. E assim que me sentia confortável nalgum sítio, tinha que mudar para outro.
Yedi farklı sınıfta beş farklı okula gittim ve yolumu öğrenir öğrenmez birinden diğerine sürüklendim.
Sabes o que é que o teu pai sentia por este programa.
Babanın bu programa karşı olan hislerini biliyorsun.
Sentia que era útil.
- İşe yarar hissederdim.
- Que já sentia os pontapés.
- Tekmelediğini hissedebiliyormuş yani.
Nem sempre ele se sentia confortável no mundo e nem sempre o mundo se sentia confortável com ele.
Yani dünyayla karşılıklı olarak iyi geçinememe sıkıntısı vardı.
Sentia-me muito frustrado com a escola. DE UMA ENTREVISTA PARA SPUNOUT.IE - 2010
" Okuldan bayağı bunalmıştım.
Então fiz um esforço para ignorar o que sentia.
Ben de bu hissi yok saymaya başladım.
Mas, um dia, percebi que ela não sentia dor.
Sonra bir gün anladım ki o, acıyı hissetmiyordu.
Mas não sentia o espírito de grupo, então decidi aventurar-me sozinho.
O yüzden de kendi yoluma gittim.
Não sei o que a Martha sentia acerca disto.
Martha onlar hakkında ne düşünüyordu, emin değilim.
Assim não me sentia tão envergonhada.
Ciddiyim. O zaman bu kadar utanmazdım.
Bem, somente depois de ser capaz de dominar o medo que sentia deles, o que pensava ser a minha maior fraqueza e transformá-lo em algo poderoso.
Ben... en büyük zayıflığım olduğunu düşündüğüm korkumu, alt edebildiğimde onu daha güçlü bir şeye dönüştürdüm.
Não soube explicar porquê, mas parte de mim sentia-se ligada a ti.
Nedenini açıklayamıyordum ama bir yanım sana bağlanmış gibiydi.
Toda a magia do mundo nunca pode fazer voce se sentir o que eu sentia.
Dünyadaki hiç bir büyü benim hisettiğimi sana hissettiremez.
Eu só queria... Sentia-me só.
Ben... Çok yalnızdım. Binada bir ihlal gerçekleşti.
Há muito tempo que não me sentia tão bem.
Uzun süredir bu kadar iyi hissetmemiştim.
Não sei se é a adrenalina ou por estar acima da poluição de Natesville, mas não me sentia tão fixe há anos!
Adrenalin mi, Natesville'in pis havasından uzaklaşmamızdan mı bilmiyorum ama yıllardır kendimi bu kadar havalı hissetmemiştim.
Uma aparente contradição apresentada por um assassino em série, que aparentemente, se sentia culpado pelas suas acções.
Yaptıklarından suçluluk duyan bir seri katilin yaşadığı en bariz çelişki budur.
Como posso ser sociopata, se me sentia tão mal depois de cada episódio?
Sana bir şey sorayım. Madem ki bir sosyopatım, o halde neden her olaydan sonra kendimi kötü hissediyorum?
Escrevi que o Burkhart sentia tanta culpa pelas suas mortes que não conseguia dormir à noite.
Burkhart'ın işlediği suçlar sonrası çektiği suçluluk duygusunu ve geceleri uyuyamadığını kitabımda yazmıştım.
Eu sentia, pelo menos.
- Evet... evet.
Ela sentia-se triste com algo e eu disse-lhe :
Bir şeye üzülüyordu ve ben de ona dedim ki...
Por vezes no passado, depois de uma noite toda no hospital ou no hotel, algumas vezes eu sentia-me quase irritada com a injustiça, de ires para casa para a Libby enquanto eu ía para a minha sozinha.
Önceden bazı geceler geç saatlerde, hastanede ya da otelde bu durumun adaletsizliğinden dolayı kendimi hasta hissederdim neredeyse.
Por muito tempo, mesmo no fundo, eu sentia-me meio... vazio?
Çok uzun zamandır içten içe kendimi sanki yıkılmış gibi hissediyordum.
Sentia-me enlouquecer...!
Kendimi kaybettim.
Ele nunca via os miúdos e sentia-se culpado por isso.
Çocuklarını hiç göremiyormuş.
Mesmo quando não o sentia, conseguia ser muito otimista sobre a vida.
Öyle hissetmese bile öyle davranırdı.
Eu sentia-o.
Hissedebildim.