Translate.vc / portugués → turco / Serene
Serene traducir turco
58 traducción paralela
À minha volta, o Abe e os restantes gritavam como se fossem apaches a disparar para um desfiladeiro, até que não houvesse mais ninguém a quem disparar.
Abe ve diğerleri etrafımda Apache'ler gibi çığlık atarak, kanyonda hepsini yere serene kadar ateş ettiler.
- Voou direto ao mastro, tolo estrábico.
- Serene doğru uçtu. Şaşı gözlü aptal.
Vejo que é uma Cérénovox.
Oh, bu bir Serene Voice!
Claro que é minha obrigação aconselhá-lo a esperar que o tempo serene... Mas, se insistir, estou disposto a acompanhá-lo eu mesmo... Para não continuar a contraria-lo...
Açıkçası, hava düzelene kadar beklemesini tavsiye edeceğim, ama ısrar ederse ona bizzat eşlik etmeye hazırım yeter ki bir kez daha reddedilmesin.
Ele não presta para si, Serene
O senin için değil.
A rapariga diz que foi adoptada... três meses depois da Serene Andrews ser raptada.
Bizim kız, Serena Andrews kaçırıldıktan üç ay sonra evlat edinildiğini söylüyor.
Para a Serene, podem ter sido eles a raptá-la.
Serene'in bildiklerine göre onu kaçırmış olabilirler.
A Serene Andrews foi raptada de uma casa de acolhimento em Camden... a 18 de Março de 1991.
Serene Andrews, Camden'da bir koruyucu aileyle yaşarken kaçırılmış... 18 Mart 1991'de.
Serene, esse lugar de que te estavas a lembrar.
Serene, hatırladığın şu yer.
Como vos disse, esta Serene Andrews pode... não ter nada a ver com a menina que vocês adoptaram, e nesse caso isto resolve-se rapidamente.
Dediğim gibi, Serene Andrews adlı kişi sizin evlat edindiğiniz kızdan tamamen farklı bir kız olabilir bu durumda konuşmamız çabucak bitecektir.
Segundo a Serene, você conta-lhe histórias acerca deles.
Serene'in dediğine göre, ailesi hakkında ona hikayeler anlatırmışsınız.
Queremos ver a Serene.
Serene'i görmek istiyoruz.
Acha que raptámos a Serene?
Serene'i bizim kaçırdığımızı mı düşünüyorsunuz?
A Serene sempre achou difícil confiar nas pessoas.
Serene'in, her zaman insanlara güvenme konusunda sorunlar oldu.
Segundo os serviços sociais, havia 14 miúdos adoptivos a viver nesta casa... quando a Serene Andrews foi raptada.
Sosyal Hizmetler'e göre Serene Andrews kaçırıldığı zaman o evde 14 tane evlatlık çocuk bulunuyormuş.
Se for a mesma rapariga, está melhor a viver... como Serene Barnes, em Madison Avenue.
Eğer bu aynı kızsa, Madison Avenue'da Serene Barnes olarak yaşaması muhtemelen daha iyi olur.
Estamos aqui por causa da Serene Andrews.
Serene Andrews hakkında konuşmak için buradayız.
Tentámos mesmo, mas a Serene...
Gerçekten çabaladık, ama Serene...
Vamos, Serene.
Haydi, Serene.
A Serene nunca chegou a entrar.
Serene hiç içeri gelmedi.
Serene Barnes.
Serene Barnes.
Serene Caldwell, nascida em Bradford, na Pensilvânia... a mãe é a Theresa Caldwell.
Serene Caldwell, annesi Theresa Caldwell tarafından Bradford, Pennsylvania'da dünyaya getirilmiş.
Bom, se tudo isto se confirmar, a nossa Serene ficará aliviada.
Bunların doğruluğunu varsayarsak, bizim kız Serene rahatlamış olur.
Se tudo se confirmar, ainda há uma Serene Andrews por aí algures.
Bunlar doğru çıkarsa, hâlâ dışarıda bir Serene Andrews var demektir.
Dar a Serene foi... a decisão mais difícil que já tomei.
Serene'den vazgeçmek... Verdiğim en zor karardı.
Fale-me da decisão de dar a Serene para adopção.
Bana Serene'i evlatlık verme kararınızdan bahsedin.
Serene Caldwell.
Serene Caldwell.
Serene.
Serene.
E traz-me uma amostra do cabelo da Serene.
Serene'in saçından bir örnek al.
Quando me vieram dizer ao centro de reabilitação... que alguém tinha levado a Serene,
Rehabilitasyon merkezine gelip birisinin Serene'i alıp götürdüğünü söylediklerinde...
Mas nunca lhe falei na Serene.
Ama ona Serene'den hiç bahsetmedim.
Não há registo do nascimento de uma Serene Caldwell... no Bradford County Hospital em 1988.
1988 yılında, Bradford County Hastanesi'nde Serene Caldwell'in doğumuna ait kayıt yok.
Estive a falar com uma mulher... que diz ser a mãe biológica da Serene.
Serene'in biyolojik annesi olduğunu iddia eden bir kadınla konuştum.
Diz que a Serene tem um sinal de nascença... abaixo do ombro direito, na forma de um dedal.
Serene'in sağ omzunun altında, yüksük şeklinde bir doğum izi olduğunu söylüyor.
Ela gostava de ver a Serene.
Serene ile görüşmek istiyor.
A Serene deve estar para chegar.
Serene birazdan burada olur.
Até lá, têm custódia temporária da Serene.
O zamana kadar, Serene'in geçici vesayetine sahipsiniz.
Foi o mesmo dia em que a Serene Andrews foi raptada.
Serene Andrews'un kaçırıldığı gün.
E é a mesma coincidência... que os vizinhos viram o mesmo carro estacionado na rua, atrás da casa de acolhimento da Serene, nesse dia?
Aynı gün, komşuların, Serene'in koruyucu ailesinin evinin arkasındaki sokağa aynı arabadan park edilmiş olmasını görmüş olmalarıyla aynı tesadüf mü bu?
Olá Serene.
Merhaba, Serene.
- Por que estava tão interessado nela?
- Peki neden Serene ile ilgileniyordu?
A Serene é filha dele.
Serene, onun kızı.
Ele e a irmã é que levaram a Serene.
O ve kız kardeşi, Serene'i kaçırmış.
Quando a Serene nasceu?
Serene doğduğu zaman mı?
Ele foi preso seis meses depois de ela ter nascido.
Serene doğduktan altı ay sonra hapse girdi.
Quando saí em 1991, a primeira coisa que fiz foi procurar a Lauren e a Serene.
1991'de dışarı çıktığımda, ilk yaptığım şey, Lauren ve Serene'i aramaktı oldu.
Fui ao apartamento dela, estava fechado, e o inspector disse que a tinham levado para reabilitação, e a Serene estava numa família de acolhimento.
Onun dairesine gittim. Daire, kapatılmıştı kapıcı, Lauren'in rehabilitasyon merkezine götürüldüğünü ve Serene'in, bir koruyucu ailenin yanına verildiğini söyledi.
Ele encontrou a Serene, e disse-me onde ela estava.
Her neyse, Serene'i buldu ve bana nerede olduğunu söyledi.
Então raptámo-la.
Böylece Serene'i kaçırdık.
E então disse... que me dava $ 5.000 pela Serene.
Daha sonra bana Serene için 5000 dolar vereceğini söyledi.
Cuida-te, Serene.
Kendine iyi bak, Serene.