Translate.vc / portugués → turco / Set
Set traducir turco
1,324 traducción paralela
E não é só por termos um cenário diferente.
Farklı bir set kullandığımızdan değil.
Parece que um conjunto dava jeito a ambos.
Böyle bir set ikimizin de işine yarayabilir.
"Marca F Circle." Ali está um gato do Jet Set.
"Yuvarlak F amblem. O bir Foxworthy kedi, hemen şuradaki."
- Prontos.
- Set.
Preferiria construir uma sala aqui. Poderíamos usar uma tela.
Bir set kurarım herhalde ya da bir ekran kullanırız.
- Você já disse. - Sim, um set de filmagem...
Ne yapacağımı sana söylemesem daha iyi olacak, sanırım.
SIN SET DE FILMAGEM
Söyledin bile. Set yok.
E não nos permitiram construir um set.
Ve set kurmak da yasaktı. Dört...
A de ténnis, sim, bem, sim, estou acima num set... pronto, amigo, obrigado, tchau, tá, tchau.
bir set öndeyim Chum, tesekkürler bye.
Chame a Nora para o set.
Nora'ya söyle makyaj malzemelerini alıp benimle öteki sette buluşsun.
- A luz voltou. Vamos para o outro set, Bill.
Jeneratör düzelmiş, hadi sete gidelim Bill.
Próximo set. Vamos lá.
Sonraki sahne, hadi başlayalım.
Próximo set.
Hadi sonraki sahneye başlayalım.
Estávamos a voltar ao set...
- Çekimden dönüyorduk.
- Queria ver um conjunto com colar.
- Kolyeli bir set istiyorum.
E eu sabia que depois dele, havia uma represa.
Gölün öbür ucunda kayalardan yapılmış bir set vardı.
O cenário foi todo destruído num incêndio e o que o fogo não destruiu, destruíram os bombeiros.
Set yangında yok oldu kalanları da itfaiyeciler mahvetti.
Foi "Let There Be More Light", "Set the Controls for the Heart of the Sun".
"Let There Be More Light", "Set the Controls for the Heart of the Sun", gibi şarkıları bilirsiniz.
Não somos o casal jet-set?
Ne çok seyahat eden bir çiftiz değil mi?
Ele é a jóia da coroa do jet set do submundo.
Yeraltı jet sosyetesinin, değerli mücevheridir.
Oito estrias e sulcos com uma ligeira torção para a direita.
Sağa doğru dönen sekizer yiv ve set izi var. Balistik veri tabanında araştıracağım.
Que bom para si, mas este estúdio é fechado.
Aferin sana, ama bu kapalı bir set.
Este caso merece outra olhadela e a Vera não tem o tipo de personalidade para chegar algures com o jet-set.
Bu dava farklı bir bakış istiyor,... ve Vera'da sosyetik insanlarla konuşabilecek bir kişilik yok.
Isso vai-me levar mais tempo do que você demora a jogar dois sets.
Sen iki set oynayıncaya kadar ben bitiririm.
Preparados!
Set!
Dr Weiss, quero que peça três colheitas para Hemoculturas.
Dr. Weiss, üç set gözetim kültürü alın.
Ele só quer desenhar um cenário e montar uma iluminação especial.
Opera mı? Sadece set hazırlamak ve özel ışıklar koymak istiyor.
O meu irmão tem uma aparelhagem nova.
Kardeşim yeni stero set aldı.
Ela não apareceu hoje no set por causa do que disseste e isso custou-me 30 mil.
Ona ne söylediysen kız sete gelmedi. Şimdi 30 bin içerdeyim.
Começamos a preparar o set-up?
Hazırlığa başlamalı mıyız?
A mãe era uma americana rica do jet set.
Annesi zengin, sosyetik bir Amerikalıydı.
Bo, estamos prontos.
Bo, set hazır. Seni bekliyoruz.
Baixo, preparar, 28 guardando, 28 guardando!
Aşağı, set, 28 koruma, 28 koruma!
Para um jogador de ténis, é chegar à final do Grand Slam, no corte central, com uma bolada alta, um puxanço.
Bu, bir tenis oyuncusu için Grand Slam'de olmaktır. Merkez Kort, yüksek bir Lob, sıkı bir vuruş, oyun, set ve maç.
Primeiro set.
İlk set.
Dragomir lidera 5-4 no quarto set e por dois sets a um.
Dragomir 5-4 önde, dördüncü set, iki sete bir.
Quem diria, há 40 minutos, que haveria um quinto set?
40 dakika önce beşinci set olacağını kim bilebilirdi ki?
- Jogo, set e partida a favor de Colt.
- Oyun, set, maç Colt'un.
O Roddick perdeu com o Jake Hammond, quatro sets.
Roddick, Jake Hammond'a yenildi. Dört set.
Vai à frente no primeiro set e Peter Colt, com as esperanças duma nação pairando sobre si, está a ceder à pressão.
İlk sette avantaja geçti, Peter Colt'sa ulusun ondan beklentilerine rağmen, baskı altında sönüp gidiyor.
Jogo, set e...
Oyun, set...
Bradbury vence quatro jogos a um no set final.
Bradbury dört oyundan bire ilerliyor. Final seti.
Vencia por dois sets, mas engasgou-se e acho que nunca se refez.
İki set öndeydi sonra konsantrasyonunu kaybetti, sanırım hala içinde uktedir.
Jogo, set e partida, Colt.
Oyun, set ve maç, Colt'un.
Perdeu apenas um set neste torneio.
Bu turnuvada sadece bir set kaybetti.
Jogo e primeiro set, Hammond.
Oyun ve ilk set, Hammond'un.
Não pode sofrer outra quebra de serviço nesta altura do terceiro set.
Onun bir daha servis kırmasını kaldıramaz. Üstelik üçüncü sette bu kadar erkenden.
Recuperou o set.
Seti aldı.
Podemos chegar ao quinto set e se eu fosse o Hammond, ia querer terminar tudojá.
Beşinci sete uzar ama Hammond'ın yerinde olsam, şimdi bitirmek isterdim.
A última coisa que lhe convém é outro set com o ímpeto adverso.
Onun son istediği şey, ivmenin diğer yöne gittiği başka bir set.
O Cole quis umas para ele.
Bir set de Cole istedi.