Translate.vc / portugués → turco / Share
Share traducir turco
68 traducción paralela
# # Alguém para compartilhar a alegria ou o desespero
# # Someone to share joy or despair with
I share our country's motto
* Katılıyorum ülkemizin vecizesine *
I got a lot of things to share
* Paylaşacak çok şeyim var *
And the joy we share
* Ve paylaştığımız neşe *
- And the joy we share
* Ve paylaştığımız neşe *
So I could have a better share
* Daha iyi bir şansın oldun diye *
Once you get all those restaurants, who're you gonna share it with?
Bu restoranları açtığında onları kiminle paylaşacaksın?
43 % de share.
Firmanın % 43'lük hissesi.
Time share!
Zaman paylaşımı!
* Deixe-me parte com você um pouco de notícias
# Let me share with you some news
Tivemos um "share" de 20, esta noite.
Bu gece izlenme oranimiz 20.
- Um "share" de 20?
- Izlenme orani yirmi mi?
Se ficasse no ar, teria 100 % do "share".
Eğer bir tek televizyon yayınında ben olursam % 100 seyircileri kazanırım.
- Quer comprar um "time-share"? - Fora daqui.
- Devremülkle ilgilenir miydiniz?
Somos capazes de compartilhar nossas experiências através de uma ligação telepática.
We're able to share our experiences through a telepathic link.
Deves-me 20 mil daquele time-share na Florida!
Florida'daki ev için bana yirmi bin dolar borcun var.
Apófis gerou a criança com Sha're, a hospedeira da companheira dele, Amaunet.
Apophis'in Share'den, ortak yaşamı Amaunet'ten olan çocuğu.
Pertence ao share de audiência.
Ayrıca bu kız deneme programımızda!
Não se esqueçam que disse o nome de Sha're.
"Share" nin adını söylediğini unutma.
E claro, virá connosco ao nosso time-share em Breckinridge.
Ayrıca söylememe gerek yok Breckenridge'deki devre mülkümüze de gelebilirsin.
Vão tentar vender-nos "time share"?
Yani devremülk mü satmaya çalışıyorlar?
Compartilhe as memórias dela, Alia.
You share her memories, Alia.
No "time-share" do meu companheiro.
Sen? - Arkadaşın devre mülkünde.
Foda-se é um time share.
Zaman paylaşmak için.
Se o enfiamos nos collants, podemos também comprar-lhe um time share na Ilha do Fogo.
Eğer onu taytların içine tıkarsak, ona Ateş Adası'nda devremülk de alabiliriz.
"Em casa com as crianças." As aventuras do Super-Homem... 91 % de share.
Çocuklu evler. Superman'in Maceraları. Rating'i 91.
Têm lá um condomínio em time share.
Orada devre mülkleri var da.
A "Guerra das Porcalhonas" fez um share de 19.
- Sürtük Savaşları'nın izlenme oranı 19.
19 de share, filhos da mãe!
İzlenme oranı 19!
É verdade. Eu sempre pensei que a medição do share televisivo fosse uma treta, mas isto?
Her zaman reyting ölçümlerinin saçmalık olduğunu düşünürdüm ama bu?
Tenho um time-share em Key West que é capaz de estar disponível.
Key West'de güzel bir otel vardı belki seversin.
Isso já não é informação a mais?
A bit of an over share.?
Foi assim que arranjei um time-share em Port Arthur, Texas.
Ben de Texas, Port Arthur'daki devre mülke öyle gitmiştim.
Lamento, mas os meus testículos não estão disponíveis para time-share.
Üzgünüm ama taşaklarım devremülk olarak çalışmıyor.
Como todas as nossas crianças, Elas são a esperança do futuro e a prova da capacidade de resistência da vida neste lugar que todos nós compartilhamos.
Like all of our children, they are the hope of the future and proof of the resilience of life in this place we all share.
- É um time-share.
- Bu, bir devremülk.
E isso seria, vender-lhe este time-share.
Ve bu şey, size devremülkü satmak olabilirdi.
Sou um dos sócios fantasmas, por assim dizer, com investidores privados. Que querem converter esta terra em condomínios time-share.
Gizli bir yatırımcıyla burayı geliştirip devremülk evler yapmak için sessiz bir ortaklığım var.
¢ Ü For a smile, they can share the night ¢ Ü
# Bir gülücüğe, geceyi paylaşır #
If enough of you put your hearts together to help him... and share in the belief that he should cheat this death.
Eğer bir çoğunuz kalplerinizi birleştirir ve inanırsanız ölümü kandırabilir.
Ou a arranjar um time-share?
Bir devre mülk mü alıyoruz?
Eu não quero share.-O quê?
Paylaşmayı sevmem - Neyi?
For a smile they can share the night
* Bir gülümsemeye geceyi beraber geçirebilirler *
# For a smile they can share the night #
* Bir gülümsemeye geceyi beraber geçirebilirler *
# To get my fair share of abuse #
* Payıma düşen kötüye kullanmayı yaşamaya *
Time share em Boca.
Boca'da devre mülk alıyorsun.
- "65 % de share."
- Hisselerin yüzde 65.
Sei que não estás empolgado com o Ben, mas mudaria alguma coisa se te dissesse que ele tinha um time-share em Myrtle Beach?
Pekâlâ, Ben hakkında pek heyecanlı olmadığını biliyorum ama eğer sana onun Myrtle sahillerinde bir devre mülkü olduğunu söyleseydim bu bir şeyleri değiştirir miydi?
A Jantzen tem uma constante de 25 % do market share.
Jantzen olarak pazarın % 25'i istikrarlı olarak bize ait.
Sarah entregou-se ao trabalho até que os seus braços lhe doeram.
However serious, Sarah did her share.
Eu tenho um time-share no Mali.
Ve benim de kendime göre zamanım var.