English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Spectre

Spectre traducir turco

130 traducción paralela
Sou membro de SPECTRE.
Ben bir SPECTRE üyesiyim.
- SPECTRE?
- SPECTRE mi?
- SPECTRE.
- SPECTRE.
Pensei que houvesse um lugar para si na SPECTRE.
SPECTRE'de yer alabileceğinizi düşündüm.
E depois, como a SPECTRE, ataca.
Ve sonra vuruyor, SPECTRE gibi.
De acordo com as suas instruções, planeei para a SPECTRE roubar aos Russos a sua nova máquina descodificadora Lektor.
Yönergeleriniz doğrultusunda SPECTRE için Ruslardan yeni Lektor şifre çözücü makinasını çalmayı planladım.
É pouco provável que saiba que agora trabalho para a SPECTRE.
Artık SPECTRE için çalıştığımı bilmesi olanaksız.
Mais uma subtileza, acho que a SPECTRE teria a oportunidade de uma vingança pessoal pela morte do nosso operacional... Dr No.
Ek olarak, SPECTRE'nin faal ajanımız Dr. No'nun öldürülmesinin kişisel intikamını alması için bunu bir şans olarak görüyorum.
Bem-vinda à ilha SPECTRE.
SPECTRE Adasına hoş geldiniz.
SPECTRE.
SPECTRE.
Então foi a SPECTRE que matou o agente russo na mesquita.
O halde camide Rus ajanını öldüren SPECTRE'ydi.
Ela também não trabalha para a SPECTRE?
O da SPECTRE için çalışmıyor mu?
A Klebb trabalha agora para a SPECTRE.
Klebb artık SPECTRE için çalışıyor.
E a SPECTRE cumpre sempre aquilo que promete.
Ve SPECTRE daima sözünü tutar.
Para o lado, SPECTRE Verde.
Kenara çek SPECTRE Yeşil.
SPECTRE Vermelho, SPECTRE Verde, estão a disparar muíto próximo.
SPECTRE Kırmızı, SPECTRE Yeşil, yakına vuruyorsun.
Lamento informá-los a todos da morte do ESPECTRO Número Seis.
Sizlere SPECTRE Altı Numara'nın ölümünü bildirmekten üzüntü duyuyorum.
A força da ESPECTRO assenta na integridade dos seus membros.
SPECTRE, gücünü üyelerinin bütünlüğünden alan bir kardeşliktir.
Vamos escutar o Número Dois, que tem a seu cargo o nosso projecto NATO, o mais ambicioso que a ESPECTRO alguma vez empreendeu.
SPECTRE'nin şimdiye kadar ele aldığı en hırslı proje olan... NATO projesini, sorumlusu İki Numara'dan dinleyeceğiz.
Já enviei o agente ESPECTRO Conde Lippe para o sul de Inglaterra onde se encontra a proceder às preparações necessárias.
SPECTRE ajanı Kont Lippe, tarafımdan Güney İngiltere'ye yollandı. Şu an gerekli hazırlıkları yapıyor.
As duas bombas atómicas, números 456 e 457, que estavam a bordo do voo 759 da NATO, encontram-se agora na posse da ESPECTRO.
NATO 759 uçuşunda yüklü bulunan, 456 ve 457 numaralı iki atom bombası, şimdi SPECTRE'nin elinde.
Sim, pensei ver um espectro no seu ombro.
Evet, omuzunuzda bir hayalet ( SPECTRE ) gördüğümü sandım.
Porque se chama Bond e, como inimigo da ESPECTRO, deve ser morto.
Çünkü o Bond ve SPECTRE'nin düşmanı olarak öldürülmesi gerekir.
- A ESPECTRO.
- SPECTRE.
A organização conhecida por ESPECTRO opera a nível mundial.
SPECTRE denilen bir örgüt dünya çapında çalışıyor.
Seria uma grande honra para a Spectre.
Spectre için büyük bir onur olurdu.
Em matéria de morte, a SPECTRE é estritamente imparcial.
Herhangi bir ölüm olursa, SPECTRE bu olaya kesinlikle kayıtsız kalacaktır.
O mais audacioso empreendimento de todos na SPECTRE perto do qual todos os nossos empreendimentos anteriores são inconsequentes.
SPECTRE'nin şimdiye kadarki en cesur girişimi, Öyle ki bundan önceki tüm tehlikeli girişimlerimiz, yanında önemsiz kalıyor.
Sou o comandante supremo da SPECTRE,
SPECTRE'nin komutanıyım,
Através do engenho da SPECTRE, as ogivas de teste foram substituídas por ogivas termonucleares activas.
SPECTRE'nin marifeti ile, bu füzelerin taşıdıkları sahte savaş başlıkları gerçek nükleer savaş başlıkları ile değiştirildi.
Seria como o James Bond entrar no centro de comando da Spectre.
Bu Jmes Bond'un Spectre kontrol merkezine girmesi gibi bir şey.
Tinha pedido blindados ligeiros e AC-130 devidamente armados, mas Washington, na sua infinita sabedoria, não concordou com isso.
Hafif zırhlı araçlar ve AC-130 Spectre helikopterleri istedim ama Washington'un bir bildiği olmalı ki bunu reddettiler.
Nada de aviões, em pleno dia à tarde, quando eles estão todos marados o único local da cidade onde Aidid pode contra-atacar rapidamente...
Spectre helikopteri yok, gece değil gün ışığında tam öğle vakti hepsi kat çiğneyip azmışken... Aidid'in kısa zamanda karşı saldırı düzenleyebileceği tek yerde...
Eu amo Spectre.
Spectre'ı seviyorum...
Por mais difícil que fosse chegar a Spectre... eu estava destinado a chegar lá, eventualmente.
Spectre'a ulaşmak güçtü ama kaderimde oraya tekrar dönmek vardı.
Estava pasmo... de ver o maior poeta de Ashton e Spectre... tão longe, no Texas.
Ashton ve Spectre'ın en büyük şairini Teksas'ta görmek beni şaşırtmıştı.
Quero que saiba que quando deixou Spectre, isso abriu meus olhos.
Spectre'dan gitmen gözlerimi açtı.
Uma nova rodovia trouxe o mundo de fora a Spectre... e com isso, bancos, arrestos e dívidas.
Yeni bir yol dış dünyayı Spectre'a getirmişti bankalar, ipotekler ve borçlarla birlikte.
O leilão de hoje é da cidade de Spectre. Todas as ruas, terras, construções...
Bugünkü açık artırmada Spectre kasabası satılacak.
Muitos deles nunca havia visto Spectre... eles tinham apenas as palavras do Edward para descrevê-la.
- Yardım etmek... - Çoğu Spectre'ı görmemişti. Edward onlara anlatıyordu.
Éramos eu, o "Dólar Bill", o Homem-Mariposa, o Capitão Metrópolis Justiça Mascarada, o Espectral e o Comediante.
Ben, Dolar Bill, Güve Adam, Kaptan Metropolis Gizli Adalet, Silk Spectre ve Komedyen.
A primeira Espectral é uma puta decadente e envelhecida... a morrer num asilo de idosos na Califórnia.
İlk Silk Spectre şişmiş, yaşlanan bir fahişe oldu. Kaliforniya dinlenme tesislerinde gün geçtikçe ölüyor.
É bom ver-te também, Espectral.
Seni görmek de güzel, Silk Spectre.
- Sou o Spectre.
Ben Spectre'yim.
Esse é o meu segredo. Sou o Spectre.
Ben sırrımsa Spectre olmamdır.
Não me diga que acredita nisso! Com todo o respeito, Dra. T'Soni, essa nave não era mais do que um couraçado pilotada por um agente Spectre renegado.
Buna inanıyor musun! otomatik bir pilot sistemi ile mi çalışıyor?
Numa busca sem sentido? Spectre-4 para Ghost.
İtiraf etmeliyim ki çocuklar olmadan burası daha huzurlu.
Mesmo na hora. Diga, Spectre-4.
Evet ama onları gönderdiğim için kendimi biraz suçlu hissediyorum...
Nós realizamos duas das funções que o nome SPECTRE personifica :
SPECTRE'nin temsil ettiği iki görevi gerçekleştirdik :
- A cidade de Spectre.
Spectre kasabası.
Havia deixado Spectre, e estava a caminho de descobrir meu destino.
Spectre'dan ayrılmış, kaderimi keşfetmek için yola çıkmıştım. Spectre'dan ayrılmış, kaderimi keşfetmek için yola çıkmıştım. Spectre'dan ayrılmış, kaderimi keşfetmek için yola çıkmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]