Translate.vc / portugués → turco / Suá
Suá traducir turco
238,371 traducción paralela
A sua noite, a sua vida E o seu dia vai estragar
Bu dizi insanda Ne huzur bırakır ne de ağız tadı
Sir, a sua omelete de queijo de cabra e carne seca está pronta.
Efendim, keçi peynirli pastırmalı omletin hazır.
Quero honrá-la, e a sua memória.
Onu ve hatırasını onurlandırmak istiyorum.
A sua bondade é apreciada e por favor estejam seguros que estamos comprometidos com os vossos esforços aqui.
Nezaketiniz için minnettarım, emin olun size burada her tür desteği vereceğiz.
Sinto muito pela sua perda.
Başınız sağolsun.
Sei que isto não é fácil para si, Sra. Lin, mas quanto mais informações eu conseguir, mais hipóteses temos de encontrar a pessoa que fez isto com a sua filha.
Sizin için zor olduğunu biliyorum Bayan Lin, ama ne kadar bilgi toplarsam kızınızın katilini bulma şansımız o kadar artar.
No fim, a sua vida pessoal sofreu.
Sonuçta bunun acısını özel hayatı çekti.
Se o suspeito só matou uma vez em cada um desses países, mas já matou duas vezes em Taiwan, então a sua presença aqui tem um significado especial.
Şüpheli hepsinde bir cinayet işleyip Tayvan'da iki cinayet işlediyse burasının onun için bir önemi olmalı.
Na sua forma intravenosa, é usado como sedativo.
Damardan verildiğinde narkoz görevi görür.
Talvez tenha aperfeiçoado a sua metodologia.
Belki yöntemini kusursuzlaştırıyordur.
Mas não a sua necessidade quando se trata de mulheres.
Kadınlarla başa çıkma şeklinin değişmediği kesin.
O Tom contactou a Lynn na noite anterior a sua morte.
Tom Wu Lynn ile de ölümünden önceki gece konuşmuş.
A sua necessidade de matar supera qualquer motivo que levaria uma pessoa normal a parar.
Öldürme ihtiyacı normal bir insanı durduracak sebeplerden üstün gelecek.
Podemos localizar a sua origem?
Orkidenin kaynağını bulabilir miyiz?
A sua compulsão de matar fica em segundo plano em relação a necessidade de exibir as vítimas, mas ele não teve tempo de deixar a mensagem completa exibindo-a correctamente.
Öldürme zorunluluğu kurbanları sergilemenin gerisinde kalıyor, ama bu kez düzgün yerleştirip mesajın tamamını verememiş.
Acho que o gatilho do suspeito é algo da sua infância, algo que ele experienciou pessoalmente, e nunca se recuperou.
Bence şüpheliyi tetikleyen çocukluğunda yaşadığı bir şeydi, bizzat yaşadı ve bir daha düzelemedi.
Isso sugere que o nosso suspeito deve ter tido um relacionamento com a Natalie, mas depois matou-a para tomar a sua identidade.
Tüm bunlara bakılırsa şüpheli Natalie ile ilişki yaşadı ve kimliğinden faydalanmak için onu öldürdü.
- Se o Michael é o nosso suspeito, é bem possível que toda esta violência seja focada apenas na sua mãe.
- Şüpheli Michael'sa tüm bu şiddet annesine yönelik olabilir.
Parece o tipo de trauma que pode ser um gatilho, mesmo que a sua percepção tenha sido fabricada.
Algısı sahte olsa da tetikleyici olabilecek bir travma.
A si e a sua irmã?
Sana ve kardeşine mi?
Ama a sua irmã, não ama?
Kardeşini seviyordun değil mi?
Obrigado pela sua assistência.
Yardımınız için teşekkürler.
Eu é que lhe agradeço e a sua maravilhosa equipa, Jack.
Asıl ben sana ve müthiş ekibine teşekkür ederim Jack.
Porque todos os estudantes com a sua coragem líquida costumam atirar-se a mim e se tiver alguém do meu lado, normalmente deixam-me em paz.
Çünkü içki içen her ergen bana asılıyor ve kolumda birini gören beni rahat bırakıyor.
E tenho clientes com problemas de saúde graves que não podem perder a sua dose diária.
Ve günlük dozlarını kaçıramayacak kadar hasta müşterilerim var.
- Para sua própria protecção?
Kendini korumak için mi?
No entanto, tem atravessado a fronteira até ao México da sua casa no Arizona, onde é casado e tem 2 filhos.
Ama eşinin ve iki çocuğunun beklediği Arizona'dan birkaç kere Meksika'ya geçmiş.
Estou extasiada por ser sua e da sua irmã.
Sizin ve kız kardeşinizin olacağım için büyük sevinç içindeyim.
O senhor e a sua irmã são quase um sonho.
Kardeşinizle benim için bir masaldan çıkmış gibisiniz.
Agradeço a sua gentileza.
Nazik düşünceleriniz için teşekkür ederim.
Nunca me esquecerei da sua benevolência...
Ne kadar iyi yürekli biri olduğunuzu hep hatırlayacağım ve...
Queria falar-lhe da sua nova... aquisição.
Yaptığın son alım hakkında konuşmak istiyordum.
Agradeço a sua gentileza.
Bu gerçekten dostane bir davranış.
Penso que ela e a sua Diana são da mesma idade.
Herhalde senin Diana'yla yaklaşık aynı yaştalar.
Que as traições que cometeram contra a sua própria espécie são justificáveis.
Kendi türlerine karşı yaptıkları bu ihanet maruz görülebilir.
- Qual é a sua localização?
Konumunuz ne?
Enquanto espera, já ouviu a história do lenhador pobre e da sua esposa?
Beklerken sorayım, fakir oduncu ve eşinin hikayesini duydunuz mu?
Um dia, um lenhador e a sua esposa encontraram uma garça presa numa armadilha.
Bir gün, fakir oduncu ve eşi tuzağa yakalanmış bir turna kuşunu fark ederler.
Um dia, enquanto a jovem estava no tear, ele e a sua esposa espiaram-na e viram que não era de facto uma mulher.
Bir gün, kız dokuma tezgahındayken eşiyle birlikte gizlice içeri bakınca onun kız olmadığının farkına vardılar.
Era reconhecida pela sua inteligência.
Zekası herkesçe bilinirdi.
Agora ele está livre com toda a sua potência ligada, muito poder e nenhum autocontrolo.
Ve şimdi aşırı kuvvetli ve kontrolsüzken özgür bırakıldı.
Podemos injectar-nos com a sua medula óssea.
Onun kemik iliğini kendimize enjekte edebiliriz.
A maioria das pessoas não sabe quando chegará a sua hora.
Çoğu insan kışın geldiğini bilmez,
Cada um é responsável pela sua sobrevivência.
"Kendimiz haricinde kimse bizi kurtaramaz."
Baixaram a sua guarda.
Kendilerini korumasız bıraktılar.
Cada um tem a sua tarefa.
Herkesin yapması gereken bir işi var.
Passámos meses à procura do Alexander Kirk, por sua insistência.
Senin ısrarınla, Alexander Kirk'ü yakalamak için aylar harcadık.
A sua presença na vida dela transformou-a no que é.
Senin varlığın, onun hayatını bu noktaya getirdi.
Alguém na sua posição pode querer cerrar fileiras...
Yani sizin konumunuza yakın biri bu işe bulaşmış olabilir.
Perdeu a sua família, perdeu o emprego.
Aileni kaybettin, işini kaybettin.
O que torna a sua recaída ainda mais trágica.
Bu yüzden tekrar içkiye başlaman daha trajik olacak.