Translate.vc / portugués → turco / Sé
Sé traducir turco
1,534,564 traducción paralela
Lembras-te do que se encontra em Lucerna, não?
Lucerne'de ne olduğunu hatırlıyorsun, değil mi? - Kate.
- A mim? - Trata-se da minha memória?
Şimdi bunun benim hafızamla ilgili olduğunu mu düşünüyorsun?
Relaciona-se com essa noite?
Bu o geceyle mi alakalı?
Kaplan de quem se fala.
Bay Kaplan adamlarım fısıldıyor.
O conto de fadas tornou-se real.
Masallar hayat buluyor.
Traficante de armas internacional, um contrabandista. O homem de qualquer ofício ilícito que se possa imaginar.
Uluslararası silah satıcısı, kaçakçı, birinin hayal edebileceği neredeyse her yasadışı ticaretin adamı.
Se quer que um inimigo se torne seu amigo, arranje-lhe um problema e resolva-o.
Düşmanının arkadaşın olmasını istiyorsan, onun için bir sorun yarat ve sonra da onu çöz.
E então... -... o inimigo tornar-se-ia meu amigo.
Ve böylece düşmanım arkadaşım olacaktı.
E o Mr. Kaplan encarregou-se do corpo de Hans.
Ve Bay Kaplan Hans'ın cesedinin yok edilişini gördü.
De momento, os restos mortais encontram-se sob a custódia do FBI.
Şu anda, kalıntıları FBI'ın gözetiminde.
Ei, lembre-se de que é você o responsável e não eu.
Hey, unutma. Bunu ona sen yaptın. Ben değil.
Não se lembra de mim, pois não?
- Beni hatırlamıyorsun değil mi?
Se não se importa, temos de os revistar.
Eğer sakıncası yoksa, seni ve adamını arayacağız.
Se não quer juntar-se à guerra civil, o melhor é sair em direção ao bosque.
İç savaşa katılmak istemiyorsan arkadan ormana çıkmalısın.
O que se passou com o Krilov?
Neler oluyor? Krilov'a ne oldu?
Se Kaplan faz isto para prejudicar Reddington, porque usa Ressler para atingir Hitchin?
Bunun arkasında Kaplan varsa ve amacı Red'e zarar vermek ise, Ressler'ın Hitchin'ı indirmesinin faydası ne?
Acho que devia ir-se embora.
Sanırım gitmelisiniz.
Se pousar a arma, podemos resolver isto.
Ama silahı bırakırsan bunu halledebiliriz.
Encontrei uma testemunha que viu Hitchin livrar-se do corpo de Reven.
Hitchin'in adamlarının Reven'in cesedini imha ettiğini gören bir tanık buldum.
- Não. Não permitiremos que se safe.
Bu işten kurtulmasına izin vermeyeceğiz.
Importa-se de se virar?
- Arkanızı döner misiniz?
Se não tivesse aparecido, penso que ele teria disparado.
Gelmeseydin beni vuracağına gerçekten emindim.
Poderia fazê-lo se tivesse a motivação certa.
Düzgün bir şekilde motive edilirsem sanırım bunu yapabilirim.
Mas não seria bom no que faz se me lembrasse.
Ama hatırlasaydım işinde pek iyi olmazdın.
Fala com eles se necessário.
Gerekirse onunla konuş.
Não quero que digas nada de que um de nós se venha a arrepender.
İkimizin de pişman olacağı bir şey söylemeni istemem.
Se fosse eu lembrava-me.
Ben hep hatırlarım.
É o dia em que o grupo do Reddington se começou a desmoronar.
Reddington görev gücünün dağılmaya başladığı tarih bu.
E em troca permite que ele se antecipe.
Ve bunun karşılığında, onun kanundan bir adım önde olmasına izin veriyorsunuz, değil mi? - Neden beni görmek istedin? - Seni görmek istemiyordum.
Se morrer, morro.
Öleceksem, ölürüm.
Se eu vencer, isso significaria o fim do teu povo.
Kazanırsam, bu halkının sonu demektir.
Se as quebrarmos, perdemos, e se perdermos, morremos.
Çiğnersek kaybederiz, Ve kaybedersek ölürüz.
Se o destino entender que o meu sangue seja derramado aqui, hoje, e que toda a esperança para o meu povo está perdida, então não me interessa quem ficará com o bunker, ou se alguém ficará.
Bu kanla ilgili, kader buysa Bugün benim kanım akacaktır ve halkım için tüm umutlar bitecek sonra sığınağın kime kaldığı veya kimseye kalıp kalmadığı hiç umrumda değil.
Se tens alguma coisa a dizer, di-lo.
Söyleyecek bir şeyin varsa, söyle gitsin.
- Não sabes se é ela.
- Gerçekten o muydu bunu bile bilmiyorsun. - Ordakilerden herhangi biri olabilir.
Se te apanham no campo de batalha, todos pagamos por isso.
O savaş alanında yakalanırsan, bedelini hep birlikte öderiz.
Se estiver certo, Azgeda tem dois povos nesta luta e morreremos à mesma. E achas que devo ficar aqui e não fazer nada?
Ve sence burada dikilip hiç bir şey yapmamalı mıyım?
No final, se tudo se resumir a nós dois, o que acontece?
Sonunda sadece ikimiz kalırsak, ne olacak? Birimiz ölmeli.
Devia ter calculado que vocês os dois não se afastariam.
İkinizin uzak duramayacağını bilmeliydim.
Se vais matar-me, despacha-te.
Beni öldüreceksen, bitir işimi.
Se chamar um batedor, ela será executada de imediato.
İzcileri çağırırsam, hemen oracıkta infaz edilir...
A Octavia está a safar-se bem.
Octavia iyi gidiyor.
Se ela vencer, veremos o que aprendeu verdadeiramente.
Kazanırsa, Gerçekten ne öğrendiğini görürüz.
Tinhas razão quando disseste que eu dantes achava que as pessoas eram boas. Se as levasses deste mundo e lhes mostrasses como é a paz, a escuridão desapareceria. Tal como a escuridão em mim desapareceu.
İnsanların temelde iyi olduklarına inandığımı söylediğinde söylerken haklıydın, onları bu dünyadan söküp alırsan onlara barışın yolunu gösterirsen karanlık aydınlanır, benim içimdeki karanlığın aydınlanması gibi
Se só um clã pode sobreviver, é melhor que seja o nosso.
Eğer sadece bir klan sağ kalacaksa bizimki olmasında sakınca yok. Clarke, buna razı mısın?
Descobri algo que alguém não quer que se torne público.
Bir yerlerde, birilerinin halkin öğrenmesini istemediği bir şeyin içindeyim.
Depende se um asteroide com potencial para matar o planeta se dirige para nós.
- Bir sorunun mu var? Gezegen öldürücü bir astroitin dünya'ya çarpıp..... çarpmayacağına, yolumuza çıkmacağına bağlı.
Não posso ir. Mas se ficar... - acabaram-se os segredos.
Gidemem, ama kalırsam,... daha fazla sır yok istemiyom.
Se és assim tão inteligente, inventa-a. Vem trabalhar connosco.
O kadar zekiysen, icat et de görelim.
Se tiveres algum problema, ele é um amigo chegado.
Herhangi bir problem yaşarsan, o özel bir arkadaşım.
Chamava-se Walter Carnahan, era um operador de satélite com acesso ultra secreto.
... ismi Walter Carnahan, yüksek güvenlik yetkisine sahip..... uydu operasyonlarında çalışıyormuş.