Translate.vc / portugués → turco / Sós
Sós traducir turco
4,199 traducción paralela
Quero dizer, a sós.
Hem de, yalnız.
Agora, se nos dá licença, eu terminarei com o Sr. Furst a sós.
Şimdi bize izin verirseniz, Bay Furst'le yalnız konuşmak istiyorum.
Façam uma pausa e deixem-nos a sós.
Kesin işi. Çıkın buradan.
Quero falar a sós com a minha esposa.
Karımla yalnız konuşmak istiyorum.
Talvez queiras que te deixemos a sós ( em paz ), Atticus?
Belki yalnız kalmak istiyorsun, Atticus?
Fernando, deixem-nos a sós.
Fernando, bizi yalnız bırak
Bem, vou deixar-vos a sós para uma conversa de meninas.
İkinizi kız kıza konuşmanız için yalnız bırakacağım.
Posso falar a sós com a minha agente, por favor?
Ajanımla özel görüşebilir miyim?
Preciso falar a sós com o Senhor Midgeley.
Bayan Midgeley'le yalnız görüşmem gerek.
Sentia-me mais à vontade falando a sós com a Filomena...
Philomena ile yalnız konuşsam sanırım daha iyi olacak.
Podemos, por favor, ter um momento a sós?
Sizinle bir dakika görüşebilir miyim?
- Não quero ficar a sós com a minha mãe.
- Beni annemle yalnız bırakamazsın. - Biliyorum, biliyorum.
Queria que estivéssemos a sós.
Seninle yalnız zaman geçirmek istemiştim.
- Tenho de falar com a Claire Matthews. A sós.
Claire Matthews'la konuşmak istiyorum.
Por favor peço-vos um momento a sós com o Jane.
Eğer izin verirseniz Jane'le biraz yalnız kalmak istiyorum.
Deixar-vos-emos a sós.
Sizi yalnız bırakalım.
Se quiseres ficar a sós com ela, eu visto o casaco e levo a Sally a dar uma volta.
Onunla yalnız kalmak istiyorsan paltomu alıp Sally'yi gezmeye çıkarayım.
Achei que uns minutos a sós consigo não deviam ser desperdiçados.
Ben de sizinle birkaç dakika geçirmeye değer diye düşündüm.
Importa-se de nos deixar a sós? Ele é todo seu.
- Bize biraz müsaade eder misiniz?
Nos deixem a sós!
Bizi yanlız bırakın!
- Quero falar com o Kyle a sós.
7,500 dolar.
Ele quer estar comigo a sós.
Benimle yalnız görüşmek istiyor.
- Queres um minuto a sós? - Não.
- Yalnız kalmak ister misin?
Conrad, posso falar a sós contigo?
Conrad, seninle biraz yalnız konuşabilir miyim?
Diana, posso falar a sós com o Neal?
Diana, Neal'la yalnız konuşabilir miyim?
- Não, vou deixar-vos a sós.
- Hayır, ikinizi yalnız bırakayım.
Deixem-nos a sós.
Bizi yalnız bırakın.
Obrigado, Freddy. Deixo-vos a sós.
Sizi yalnız bırakayım.
Não prefere falar connosco a sós? Não.
Yalnız konuşmayı tercih eder misiniz?
Harvey. Tinha esperanças que tivéssemos um momento a sós.
Harvey, yalnız kalabilmeyi bekliyordum.
Vou deixar-te a sós com estas.
Seni bunlarla yalnız bırakayım.
A sós, finalmente.
Sonunda yalnız kaldılar.
Deixa-nos a sós, por favor.
Bizi yalnız bırak lütfen.
E estabeleceu contacto visual com quase todos os homens sós aqui. Até com os barrigudos.
Ayrıca buradaki bekâr ve hatta göbekli erkeklerle bile manidar göz temasında bulunuyorsun.
Os espiões nunca estão sós.
Casuslar asla yalnız değildir.
Cerca de 1 10 dias se passaram desde que vimos os leões a sós.
İki aslanı baş başa gördüğümüzden beri 110 gün geçti.
Acho que devemos conversar a sós.
Yalnız konuşmamız gerek.
A boazona que anda à minha procura está a subir no elevador e talvez precisemos de algum tempo a sós.
Geçen beni soran hatun asansörde geliyor. - Biraz yalnız kalmamız gerekebilir.
É melhor falarem a sós.
İkiniz yalnız konuşun.
Sr. Beale, dá-me um momento a sós com o Sr. Bohannon, por favor.
Bay Beale, Bay Bohannon'la biraz yalnız konuşabilir miyim?
Podemos ter um momento a sós?
Biraz izin verir misiniz?
Precisas de um minuto a sós?
Yalnız bırakmamı ister misin?
- Obrigada. - Vou deixar-vos a sós enquanto encho minha a cabeça com imagens para pensar quando eu estiver a fazer sexo com a mulher que amo.
Siz ikinizi baş başa bırakırken ben de kafamı sevdiğim kadınla seks yaparken düşündüğüm şeylerle doldurayım.
Só estamos aqui porque nos pediste para vir, porque não querias ficar a sós com o Dr. Sam.
Burada olmamızın tek sebebi senin bizi buraya çağırmandı. Doktor Sam'le yalnız kalmak istemedin.
Agora, não posso ir buscá-lo, porque o Adam ainda é doido por mim e se estivermos a sós ele pode assassinar-me.
Ve bunun yanında cidden almam mümkün değil Adam hala bana deli oluyor ve ve eğer aynı odada yalnız kalırsak, beni öldürme ihtimali var.
Vamos conversar a sós, Zox.
Baş başa bir şey konuşabilir miyiz, Zox?
Dê-me só um segundo a sós com ela.
Bana onunla bir saniye ver.
Deixem-nos a sós, por favor.
Lütfen bizi yalnız bırakın.
- Deixa-nos a sós.
- Bizi yalnız bırak.
Todos morremos sós.
- Hepimiz yalnız başımıza ölürüz.
Porque não estamos sós.
Nedeni yalnız olmamamız.