Translate.vc / portugués → turco / Taban
Taban traducir turco
2,016 traducción paralela
Está na nossa base de dados.
Veri tabanımızdaydı.
Conseguiste uma correspondência no CODIS?
Veri tabanında eşleşme buldun mu?
Em todas as bases de dados disponíveis.
Müsait olan her veri tabanında.
Acedi à base de dados do hospital.
Personel veri tabanına eriştim.
... a minha plataforma. - As plataformas são para mergulhar.
tabanı tekrar gözden geçirmeliyiz.
- É justo. Ela é tua.
Yani taban kısmı - Onu ben kabul ettim, yani benimdir.
Até a base veio da loja original.
Tabanı orijinal mağazadan kalma.
Sabes que isso é o oposto de divertido?
Bunun komiğin taban tabana zıttı olduğunun farkında mısın?
É um pedaço da sola de um sapato.
- Bu deri mi yoksa? Ayakkabı tabanından bir parça.
Bem, tudo se resume ao modo como metes os traços nos t's e os pontos nos i's.
FBI veri tabanında aratıyorum. Şey, her şey "t" harflerinin yazımı ve "i" harflerinin noktasında bitiyor.
O Hoyt está a cruzar tudo o que estava no telemóvel com a nossa base de dados?
Peki, Hoyt telefondaki her şeyi veri tabanımızdaki bilgilerle karşılaştırıyor mu?
Podemos procurar o botão-de-punho na base de dados, senhores?
Düğmeyi veri tabanına koyabilir miyiz beyler?
Corre os nomes na base de dados.
İsimleri veri tabanında araştır.
Alegam ser uma organização popular, formada para protestar contra a política americana anti drogas no Peru.
- Peru'daki ABD anti uyuşturucu politikalarına karşı çıkmak için kurulmuş bir taban örgütü olduklarını iddia ediyorlar.
É difícil esquecer alguém que prendeu papel higiénico aos meus Manolo Blahniks e gozou quando entrei na passerelle.
Manolo Blahnik ayakkabılarımın tabanına tuvalet kağıdı yapıştırıp pistte yürürken gülen birini unutmak kolay değil.
A mensagem está guardada no sistema de dados da empresa de telecomunicações.
Mesajı telefon şirketinin veri tabanında saklanmış.
Ajuda mais à circulação se massajares os arcos dos pés com os polegares.
Başparmağınla tabanını ovarsan, kan dolaşımı için sağlıklı olur.
Aquele sangue debaixo das unhas do Will Sutter? Coincide com alguém que já estava no CODIS.
Will Sutter'ın tırnakları arasında bulduğun kan Ulusal Veri Tabanı'nda zaten kayıtlıymış.
Segundo a base de dados da VFTP, Shankton possui uma arma de mesma marca e modelo da que foi usada para matar o Capitão Norton.
Veri tabanına göre Shankton'da Albay Norton'ın öldürüldüğü silahın aynından varmış.
Este é o irmão do pai, e é o oposto dele.
Bu babamın kardeşi, ve onun taban tabana zıttı.
Injecção directa de poliuretano dentro da sola, com borracha de nitrilo na parte de fora.
Nitril kauçuk dış tabanlı direkt püskürtülmüş poliüretan orta taban.
Bem, às vezes as pessoas que concordam na maioria das coisas têm uma coisa da qual discordam completamente.
Her konuda anlaşan insanlar, bazen bazı konularda taban tabana zıtlaşabilirler.
- Estamos a pesquisar a nossa base de dados de pessoas desaparecidas, depois vamos verificar as suas impressões digitais. Acabará por surgir alguma coisa.
Parmak izlerini kullanarak, kayıp insanlar veri tabanımızda araştırma yapacağız.
Corri o sangue da Grace Allen em todas as bases de dados disponíveis. Temos uma correspondência :
Grace Allen davasındaki kanın izini her tür veri tabanında sürdüm.
- O historial de um caso como este diz que ele está algures na nossa base de dados.
- Böyle davalarda aranan kişi veri tabanımızın bir yerinde olur.
Já passaram três anos desde que a Stella introduziu o ADN do Luke Garito na base de dados de Pessoas Desaparecidas.
Stella, Luke Garito'nun DNA örneğini kayıp kişiler veri tabanına gireli üç yıl oldu.
Contudo, encontrei uma correspondência das estrias da bala com outro caso.
Veri tabanında arattığımda başka bir dosya ile eşleşme yakaladım.
Coloquei a fotografia que Callen me enviou na nossa base de dados e na da polícia de L.A.
Callen'ın çektiği resmi LAPD veri tabanında arattım.
O tumor está a comprimir o quarto ventrículo, o que está a causar a náusea.
Tümör dördüncü ventrikülün tabanına doğru baskı uyguluyor. - Bu da bulantıya neden oluyor
Invado o banco de dados, baixo todos os códigos, e aí está.
Veri tabanına girip şifreleri indirebiliyoruz. İşte.
"Vivemos no fundo de um oceano de ar."
"Hava okyanusunun tabanında yaşıyoruz."
Sabe, imagino que se as amostras de DNA no fundo daquele armário lhe vão dar razão?
Biliyorsun ki, dolabın tabanındaki DNA bunu kanıtlayacak.
O fundo do Eyak é cheio de vegetação podre, folhas, pedaços de árvores, que são consumidos por bactérias que produzem... o gás que borbulha do fundo do lago.
Eyak Gölü'nün tabanı çürümüş bitkilerle örtülüdür, Parçalanmış ölü yapraklar ve çalı çırpı ve bu ; gölün zemininden fokurdayan gazın ürettiği bakteriler vasıtasıyla olur.
Vê o jornal que está a forrar a gaiola.
Kafesin tabanındaki kağıdı kontrol et.
As impressões digitais que retiraste mostram que tanto o Kevin Scott como o Desconhecido tocaram na mala, e a análise do papel que forrava a gaiola não confirma a existência de veneno.
Kevin Scott'ın ve maktûlün dokunduğu çantadan alınan izde ve kafesin tabanından alınan kağıtta zehrin izine rastlanmadı.
Eu tenho uma... Eu tenho uma base de dados de produtos de betão que podem matar qualquer um. E hoje tenho oportunidade de a usar pela primeira vez.
Ben birini öldürebilecek beton cisimlerle ilgili. bir veri tabanı oluşturdum ve bugün de onu kulllanabileceğim ilk gün, bu yüzden mutluluktan uçuyorum.
A perfuração estendeu-se para cima em direcção à base anterior do crânio, causando morte imediata.
Delinme, beynin ön taraftaki tabanına kadar devam etmiş olmalı, bu da, anında ölmesine neden olmuş.
Não está registado como pessoa desaparecida, mas apanhei uma pista no programa de reconhecimento facial do FBI.
Kayıp insanlar veri tabanında adı yok, ama FBI'ın yüz tanıma sisteminden bir ipucu elde ettim.
Em toda a reacção endométrica, as moléculas da superfície são as primeiras a ficar estáveis.
Herhangi bir endotermik reaksiyonda taban molekülleri her zaman, ilk sabit hale gelen moleküllerdir.
A pegada não está completa, para nos dizer o tamanho, mas a marca da sola deve ser fácil de se identificar.
Ayak izi numarasını belli edecek kadar büyük değil. Ama taban şekli kolaylıkla belirlenebilir.
Passei a pegada pelo novo banco de dados federal.
Hey, ayakkabı izlerini yeni federal veri tabanında arattım.
Combina com a marca desses mocassins.
Bu ayakkabıların taban izine uydular.
Mas seguindo o seu conselho, varremos a base de dados da LuthorCorp e encontrámos o trabalho do Peter Dinsmore.
Tavsiyeniz üzere Luthorcorp veri tabanını araştırdık ve karşımıza Peter Dinsmore'un projesi çıktı.
O doutor guardou-os apenas no disco rígido, e não na base de dados oficial.
Doktor onları sadece hard diskten kurtarmış, ofis veri tabanından kurtarmamış.
Encontramos algumas impressões digitais latentes, mas não encontramos nada nos nossos registos.
Veri tabanımızda eşleşmeyen gizli parmak izleri var.
HOSPITAL DEPARTAMENTO DE DEFESA Dá à Astrid a sua descrição física.
Astrid'e fiziksel tarifini ver o da veri tabanında tarasın.
- Consigo aceder à base de dados.
O halde veri tabanına ben ulaşabilirim.
Agora trata-se de mobilizarmos as bases.
Şimdilik tabanımızı kuvvetlendiriyoruz.
Cinco base de dados e até agora nada.
Beş farklı veri tabanına baktım ama şu ana kadar, bir şey bulamadım.
Não aparece nas bases de dados.
Veri tabanında gözükmüyor.
Usa os meus resultados como referência.
Sonuçlarımı taban olarak kullan. Gemideki herkes test edilecek.