Translate.vc / portugués → turco / Tamir
Tamir traducir turco
7,501 traducción paralela
Ele arranjou isto?
- Tamir etmiş mi? - Hayır.
Vais remendar-mos?
Tamir edecek misin?
- Arranje isto.
- Tamir et.
Claro, vais reparar o meu carro?
Öyle mi? Tamir edebilecek misin?
Ele veio para reparar uma coisa.
Bir şeyi tamir etmek için burada.
Tudo arranjado, senhora.
- Tamamen tamir oldu hanımefendi.
Pensei que tinha arranjado isto.
Bunu tamir etmiştim.
Então, porque não manda a Danica arranjar a canalização?
O halde Danica'ya söyle, tesisatı o tamir etsin!
Não consegues arranjar, Joy?
Sen tamir etsene Joy.
Que demais! Tu arranjaste.
Ne güzel, tamir etmişsin işte.
Não arranjei nada.
Hayır, bir şeyi tamir ettiğim yok.
Vou reparar a janela. E o Colm?
- Pencereyi tamir ettireceğim.
- Olhe, vou reparar isto mas se a sua esposa não colocar os ferros não vai adiantar nada.
- Bak, bunu tamir edeceğim ama karın demiri yerine geri koymazsa gerçekten hiçbir anlamı olmaz.
Tenho de ter isto arranjado para o casamento.
Motoru düğüne kadar tamir etmem lazım.
O meu amigo está a arranjar-lhe a mota.
Arkadaşım motorunu tamir ediyor.
Quando acabares de arranjar a casa.
Evi tamir etmeyi bitirdiğinde.
Nunca iremos arranjar aquele teto.
- O çatıyı asla tamir edemeyiz.
Não. Se alguém se aplicar, pode reconstruir os circuitos.
Hayır, bilen birini bulursan anakartını tamir ettirirsin.
O poço ainda não está arranjado?
Çeşme daha tamir edilmemiş mi?
O Javier está a tratar do poço.
Javier çeşmeyi tamir ediyor.
Vês? O poço está arranjado...
Gördün mü, çeşme tamir oldu.
Não, nós arranjamos isso.
Dur, tamir ederiz.
Isto começou tudo a acontecer... quando o poço começou a trabalhar de novo.
Bütün olay çeşme tamir olduktan sonra başladı.
Sei lá.... arranjar TV ´ s, e comandos de portas de garagem.
Tv ve Otomatik kapıları tamir edeceğim
Escorregou no gelo enquanto consertava a escada.
Buzun üstündeki merdiveni tamir ederken kaza geçirmiş.
Os sherpas vão à frente ajustando as escadas entre as fendas para que consigamos passar o mais seguros possível.
Şimdilik Şarpaların geçmesi ve güvenlik için... buzullardaki merdivenleri elimizden geldiğince tamir ettik.
- Muito bem, agora as cordas fixas.
- Daha sonra halatları tamir edeceğiz.
Deixam-nos começar a colocar cordas novas.
Tamir için sana yeni halat lazım.
Chamaram-nos para uma reparação rápida, quando demos por ela, queriam lá a Capela Sistina.
Hızlı bir tamir istediler ama iş uzadıkça uzadı.
Tem de reparar guarda-chuvas para poder comer!
Yemek için şemsiyeleri Tamir etmek zorundasın.
Couro de qualidade pode sofrer danos irreparáveis com a humidade e o mofo.
Kaliteli deri nem ve küf nedeniyle tamir edilmez şekilde tahrip olabilir.
Arranjar coisas.
Bir şeyleri tamir etmede.
Quando era puto, quando partia alguma cena, o meu pai obrigava-me a arranjar.
Çocukken, sürekli bir şeyleri kırardım. Babam beni tamir etmem için zorlardı.
Se não dava-me um enxerto de porrada até eu arranjar.
Bir şeyleri tamir ettirmek için sürekli beni döverdi.
Eu arranjo coisas, e tu "arranjas" pessoas.
Ben bir şeyleri tamir ediyorum, sen de insanları düzeltiyorsun.
É para reparar um tecto.
Verandayı tamir edeceğim.
Ele está a reparar o alpendre!
Verandayı tamir ediyor, tamam mı?
Ele fica na merda do alpendre e está a arranjá-lo!
Lanet veranda da duruyor! Lanet verandayı tamir ediyor!
- Mas eu posso arranjar!
- Pekala, verandayı bende tamir edebilirim!
- Mas preciso que seja ele!
- Fakat onun tamir etmesine ihityacım var!
Só me convidaria para a cama dele se precisasse que a arranjasse.
- Hayır. Beni yatak odasına ancak yatağını tamir etmem için çağırır.
- Porque não o reparas?
- Neden tamir ettirmiyorsun?
Vê se consegues arranjar.
Tamir edebilir misin?
Então arranja!
E tamir et ozaman!
Não pode ser arranjado.
Tamir edemem.
De certeza que sabes como consertá-lo.
Tamir etmeyi bildiğine eminim.
Então, não temos dinheiro para reparar a igreja.
Yani kiliseyi tamir etmek için paramız yok.
Posso arranjar isto, se quiser.
Eğer isterseniz tamir edebilirim.
- Obrigada por consertares a porta.
Kapıyı tamir ettiğin için teşekkür ederim.
- Está arranjado?
- Tamir oldu mu?
- Já concertei isso.
- Onu tamir ettim.