Translate.vc / portugués → turco / Tank
Tank traducir turco
2,378 traducción paralela
As equipas dos tanques deles gostam de usar os tubos de escape para aquecer as rações de campo.
Tank teams Alan tayınlarını ısıtmak için egzos yığınlarını kullanmayı seviyor,
Tu és o rapaz na frente do tanque.
Sen tankın önünde duran çocuksun.
Quero um tanque só para mim.
Kendi tankımı istiyorum. Ben.. Daha fazla öderim.
O folheto não mencionava termos de partilhar um tanque.
Tanıtımınızda tank paylaşmak diye bir şey yoktu.
E tornou-se imediatamente um herói, mas foi tudo encenado.
Çabucak bir kahraman haline geldi. Goliath tankına yapılan saldırı dahil
Fizeram-no explodir através de um controlo remoto.
Aslında tank, Lawrence Hannan adında bir ajan
O pessoal deve ter ficado orgulhoso quando o David rebentou com o tanque.
David, tankı patlattığında, gurur duymuş olmalısınız. Bir kahraman oldu.
Eu vou tomar o habitual eu vou esvaziar o tanque..
Her zamankinden alacağım. Tankı boşaltmaya gidiyorum.
Ok, eu tenho que esvaziar o tanque.
Tamam, tankı boşaltmam lazım.
Aquela velhota ali fora tem uma botija de oxigénio.
Dışarıda bir yerde bu yaşlı bayanın oksijen tankı var.
Então não tem nada a ver com ir por água abaixo? Não.
Peki bunun su tankına girmeyle bir ilgisi var mı?
Aquele tanque vai explodir!
Tank patlayacak!
Fizemos alguns cálculos, a partir de estimativas da profundidade de água e dimensões do tanque...
Su derinliği tahminimize, ve tank boyutlarına bağlı olarak bazı hesaplar yaptık.
Os mutantes roubaram um tanque?
Mutantlar tank mı çalmış?
O nosso belo amigo está vivo.
Yakışıklımız hayatta! Yakışıklımız hayatta, tank çalmış.
Matar o comandante de uma Brigada Especial de Tanques!
Özel harekât tank birliğinin komutanını öldürdünüz.
- Pode ter conduzido um tanque.
Belki tank sürüyordu.
Wass, tanque um.
Wass, tank bir.
Wess no dois,
Wess tank ikiye,
Judah, és tão mandão.
Judah, tank gibisin.
Comprei um tanque de oxigénio.
Şey, bir oksijen tankı aldım.
O miúdo que o Tank derrotou no ultimo combate.
Geçen gece Tank'ı döven çocuk.
Ele vai enfrentar o Tank.
Tank'la kavga edecek.
Tank, anda cá.
Tank, gel buraya.
Porque não enfrentas aqui o Tank?
Buradaki Tank'la dövüşür müsün?
Aqui não, Tank.
Burada olmaz, Tank.
Mas eu vou apostar tudo aqui no Tank... por isso não pode parecer combinado.
Ama paranın tamamını Tank'a yatırıyorum, yani düzeltilemeyecek şekilde olsun.
Tank.
Tamam, Tank.
Tank!
Tank!
O Tank morreu!
Tank öldü!
- Doutor, Tem o Tank, certo?
- Doktor, Tank'ı aldın, değil mi?
Ele literalmente apostou tudo no Tank.
Tam anlamıyla her şeyini Tank'a yatırdı.
Mas aí não há nada, só peças de tanques.
Ama orada tank parçalarından başka hiçbir şey yok.
- Tu és o comandante?
- Tankı sen mi komuta ediyorsun?
O Yigal tem de conduzir o tanque, entendeste?
Yigal tank sürecek, değil mi?
O tanque está bom, parece não ter sofrido grandes danos.
Tankın durumu iyi, çok da kötü vurulmamış.
O tanque está paralisado.
Tank siki tutmuş.
Liga o motor.
Çalıştır tankı.
- Um tanque não avaria, não existe!
- Tank bozulur mu lan böyle! ?
- Sou eu... sou eu o oficial aqui.
Şu şeyden alabi- - Tankın komutanı benim.
No manual do tanque, Yigal.
Tankın kullanım kılavuzunu bul, Yigal.
Muito perigoso aterrar aí, e depois tem o problema do tanque.
Helikopterin oraya inmesi çok tehlikeli, ayrıca bir de tank var.
Foi atingido por um foguete, lembras-te?
Roketle vuruldu tank, hatırladın mı?
Não podemos deixar que o tanque caia nas mãos deles.
Tankın ellerine geçmesine izin veremeyiz.
Estou a pedir-te ajuda e tu falas do tanque, em deixá-lo ou não.
Ben yardım istiyorum, sen tank derdindesin, öyle mi?
O piloto do tanque... acho que se chama Yigal, podes verificar?
Tank şoförünün, sanırım adı Yigaldı, bilgilerini kontrol eder misin?
Temos que dar uma limpeza no tanque e preparar o canhão.
Tankı temizleyip, silahları hazırlayın.
Todo o comandante de tanque sabe disso.
Her tank komutanı bunu bilir.
- Está um judeu no meu tanque.
Benim tankımda yaşlı yahudi bir adam var. Evet, bütün tanklarda biri var.
Pois e é por isso que temos um camião cheio de água.
Pierre, bu yüzden bir tank dolusu suyumuz var.
- Um tanque?
Bir tank mı?