Translate.vc / portugués → turco / Tirar
Tirar traducir turco
36,880 traducción paralela
- Temos que te tirar daqui.
Seni buradan götürmek zorundayız.
- Vamos tirar-te daqui.
- Seni dışarı çıkaracağız. - Ne?
Ficamos preocupados que a pessoa que o fez, te fosse apanhar para tirar vantagem disso.
Onu kaçıran insanın seni koz olarak kullanabileceğinden endişelendik.
Preciso de tirar um 20.
"A" almam lazım.
Preciso de ti para tirar isto daqui.
Kitabı buradan götürmeni istiyorum.
Sr. Morrow, temos que o tirar daqui.
Bay Morrow, sizi buradan çıkarmamız gerek.
Porque a médica legista conseguiu tirar as impressões digitais de 3 dedos dela que ficaram para fora.
Çünkü adli tabip yüzeyde kalabilen 3 parmaktan iz alıp eşleştirmiş.
Deus, não conseguia tirar-te do baloiço.
Tanrım, seni o salıncaklardan koparamamıştım.
Olhe quem mais conseguimos tirar de casa.
Bakın evde başka kim varmış. Evet.
Em minha defesa, nunca tinha feito nenhuma vez, e a embalagem não dizia para tirar o plástico.
- Ama daha önce hiç yapmamıştım ve pakette dışındaki plastik ambalajı çıkartın yazmıyordu.
Sabes que não consigo tirar os olhos de ti.
Gözlerimi senden alamadığımı biliyorsun.
Isso significa que eu sou tão fatal e deslumbrante que não pode tirar os seus olhos de mim?
Bu, benim ne kadar öldürücü ve harika olduğumdan dolayı... -... gözlerini benden alamıyorsun demek mi?
Porquê tirar-lhe a arma?
Silahını neden aldın?
Vou tirar o Ezra de lá!
Gidip Ezra'yı oradan çıkaracağım.
Quando é que vais tirar isso?
Onları ne zaman çıkartıyorsun?
Temos que o tirar dali.
Onu indirmeliyiz.
Se lhe conseguir tirar a arma, estarei a proteger os elefantes vivos.
Eğer silahını ondan alabilirsem yaşamakta olan filleri koruyorum demektir.
É por isso que luto tanto contra esta destruição. Quero tirar o marfim de circulação e acabar com a procura.
Bu yüzden bu imha olayına yakın duruyorum, piyasadan çıkarıp talebi kesmeye.
Só precisamos de tirar o marfim do mercado.
Yalnızca bunu piyasadan çıkarmamız gerek.
Foi apenas uma semana, mas passámos os dias todos um com o outro, a tirar fotos, a fumar erva e a fazer amor.
Henüz bir hafta olmustu ama her günü beraber geçiriyorduk, fotograf çekiyorduk... esrar içiyorduk... ve sevisiyorduk.
Quem me pode tirar disto?
Kim beni bu durumdan çikarabilir?
- Agora não o posso tirar.
- Şimdi yapamam.
- Tens de tirar o chapéu.
- Müziği kapatman gerek.
O Grayson tentou tirar uma rapariga do quarto às escondidas.
Grayson, odasından gizlice bir kız çıkarmaya çalıştı.
Depois usava a energia naquele campo de futebol para tirar mais de nós... TURMA DE 1964... do que julgávamos possível.
Sonra o enerjiyi sahaya yansıtır varlığını bile bilmediğiniz... 1964 SINIFI... potansiyelinizden faydalanırdı.
Não o quero tirar.
Çıkarmak istemiyorum.
- Preciso tirar esta vestimenta. 100 % lã.
Okey, tamam, bu kostümü çıkarmalıyım - - % 100 yün,
Não me irás tirar isso.
Bu hakkı elimden alamayacaksın.
Talvez seja melhor tirar mais do que um dia de folga, Dr. Jones.
Belki de birkaç gün izin alsanız iyi olur, Dr. Jones.
Podes tirar uma semana.
Bir hafta izin yap.
Agradeço por tirar o seu tempo para falar comigo, Sr. Goff.
Konuşmak için zaman ayırmanıza minnettarım, Bay Goff.
Nunca disse isto, mas no regresso a casa estavas a tirar uma soneca.
Sana bunu hiç söylemedim ama dönüş yolculuğunda uyuyakalmıştın.
Vou tirar daqui.
Seni buradan çıkartacağım.
É importante tirar um tempo para nós de vez em quando.
Arada sırada kendine zaman ayırmak çok önemlidir.
Temos mesmo que tirar as férias que sempre falamos.
Bu bana bir şeyler hatırlattı. Sürekli bahsettiğimiz seyahate gerçekten gitmemiz lâzım.
E depois, Eve, prometo que vamos tirar aquelas férias. "
İşte o zaman Eve, söz veriyorum o tatile çıkacağız.
Nem tive de tirar os óculos.
Gözlüklerimi çıkarmama gerek kalmadı bile!
E agora, vou tirar um coelho da cartola.
USB alabildin mi? Ufaklık sürücü belgesi yani?
Precisamos tirar aquela criança daquela casa.
O çocuğu o evden çıkarmamız şart.
Eles vão tirar uma folga da dieta e quero ajudá-los.
Kulüp olarak kendilerine bir tatil günü bellemişler, ben de yardım etmek istiyorum.
Posso tirar um pedaço do presunto?
Salamdan bir ısırık alabilir miyim?
Não estava a tentar tirar-te isso, Henry.
Bunu senden almaya çalışmıyorum Henry.
Nunca tirar o que é meu.
Benim olana sakın bulaşma.
Não consigo tirar isto da minha cabeça.
Aklımdan bir türlü gitmiyor ya.
Não consigo tirar outra vida.
Bir daha yapamam.
Foi só o que consegui tirar dele.
Sadece adının Todd olduğunu öğrenebildim.
Têm de tentar de novo. Vou pedir a médica legista para tirar outra amostra, mas porquê?
- Adli tabibe söylerim, ama niye?
Tenho que ir encontrar uma forma de nos tirar daqui.
Bir çıkış yolu bulmaya gitmem lazım tamam mı?
Estou a tirar quatro cadeiras e estou a adorar.
Dört ders alıyorum ve buna bayılıyorum.
Já tentaste tirar-lhe o nariz?
Görüyor musunuz?
Vou tirar-nos daqui.
Buradan çıkaracağım seni.