Translate.vc / portugués → turco / Unas
Unas traducir turco
68 traducción paralela
Roma chama-te, para que te unas a ela num glorioso futuro!
Roma, senin hayatını kendininkine katmaya hazır.
Eu te darei as chaves do reino... e o que quer que unas na terra... estará unido no céu.
Krallığın anahtarını sana vereceğim. Yeryüzünde yasaklayacağın her şey cennette de yasaklanmış olacak.
Bem, Pumm-Ra, ficaremos contentes que te unas a nós.
Pumm-Ra, aramıza katılmandan mutluluk duyarız.
Eu sou Unas,..... o Primeiro.
Ben Unasım İlk olan.
Crê-se que Unas tenha sido o primeiro hospedeiro.
Unas bilinen ilk konukçudur.
Unas pode recorrer a grandes períodos de sono para sobreviver.
Unas hayatta kalmak için uzun süreli uyuyabilir.
As histórias antigas dizem que Unas tinha grandes poderes regenerativos.
Eski hikayeler der ki Unas'ın güçlü yenileyici yetenekleri vardır.
Em tempos..... os Goa'uid foram todos Unas.
Bir zamanlar tüm Goa'uld'lar Unas'tı.
- O Unas?
- Unas mı?
- Apenas matámos um unas.
- Biz sadece bir Unas öldürdük.
- Unas, uno, um.
- Unas - uno, one, bir?
A criatura que se passeou pela vossa aldeia chama-se um unas.
Az önce köyünüzde gezinen yaratık bir Unas'tı.
Diz que já mataram um unas?
Daha önce bir Unas öldürdüğünüzü mü söylemiştin?
É difícil destruir um Unas.
Bir Unas, yokedilmesi zor bir canlıdır.
Essa criatura que se passeou pela vossa aldeia, chama-se Unas.
Biraz önce burada gezinen yaratık var ya, ona Unas derler.
- Isso pode evitar que os unas...
- Bu, Unas'ı engelleyip...
Unas, que vos faz o Sokar que vos torna tão... irritadiços?
Unas, Sokar sana ne yaptı da böyle hastalık derecesinde acayip biri oldun?
Os ferimentos do unas eram muito profundos.
Unas'ın yaraları çok ağır.
Sokar estará à espera do regresso do unas.
Sokar Unas'ın dönüşünü bekliyor olacak.
O hospedeiro Unas estava a morrer, não tinha para onde ir.
Unas konukçu ölüyordu. Gidecek yeri yoktu.
Se eu tivesse de adivinhar, diria que era um Unas.
- Tahminime göre, bu bir Unas.
Pode lá haver Unas que ainda não sejam hospedeiros.
Bazı Unas'lar hiç bir zaman konukçu olarak alınmamış olabilir.
Estes Unas serão bem mais primitivos e não terão o poder regenerativo dos Unas que já encontrámos.
... Unas'tan daha ilkel olacaktır.
O que pode um Unas primitivo querer do Daniel?
Bu ilkel Unas Daniel'den ne istedi ki?
O Daniel Jackson foi raptado por uma criatura chamada Unas.
Daniel Jackson, Unas adlı bir yaratık tarafından kaçırıldı.
Os Unas podem percorrer grandes distâncias em pouco tempo.
Unas'lar, çok kısa sürede büyük mesafeler katedebilirler.
Neste momento, temo que o meu amigo seja um Unas aborígene, num estado sem Goa'uid e que eu sou a sua refeição.
Şu andaki tek meselem, bu yeni arkadaşımın,... içinde Goa'uld olmayan bu ilkel Unas'ın akşam yemeği olup olmayacağım.
Se calhar foi apanhado por um Unas.
Belki onu bir Unas almıştır.
A profundidade, largura e forma destas pegadas são de Unas.
Bu ayak izlerinin şekli bir Unas'ın ayak izlerininkine ile uyuyor.
Os Unas conhecem a estrutura da espécie simbiote e a sua capacidade de fundir-se.
Unas, Goa'uld ortakyaşamının yapısını anlayabildiği gibi nasıl vücut ile birleşebildiğini kavramış görünüyor.
Os Unas devem ter percebido o portal e foram-se embora.
Esir alınan Unas'lar geçidin nasıl çalıştığını anlamış ve ayrılmış.....
Este Unas tem um estranho colar de osso.
Bu Unas, garip, kemiksi bir kolye takıyor.
Alguns Unas aborígenes devem ter percebido que a espécie deles estava a ser levada, e esconderam-se nestas cavernas.
Bazı Unas'lar kendi cinslerinin ele geçirildiğini anlamış olmalı ve....... bu mağaralara sığınmış olmalılar.
E se vier um daqueles Unas, o que fazemos?
Ya bir Unas gelirse? O zaman ne yapacağız?
Durante muito tempo, responder a essa pergunta parecia apenas uma possibilidade distante, até que há apenas um século, arqueólogos que trabalhavam na pirâmide de um rei posterior, chamado Unas, descobriram uma câmara cujas paredes estavam cobertas com hieróglifos egípcios.
Bunu yanıtlamak çok uzun bir zamandır uzak bir ihtimal gibi görünmekteydi. Ta ki 19. yüzyılda, Unas adındaki kralın piramidinde çalışan arkeologların bulguları elde edilene kadar. Oradaki odalardan birinin duvarları Mısır hiyeroglifleriyle kaplıydı.
Se tivesse de adivinhar, com base no que sei sobre os Goa'uid, diria que foi feito para um Unas.
Goa'uld hakkında bildiklerime dayanarak, bunun bir Unas için yapıldığını söylerdim.
Sabemos que os Goa'uid usavam os Unas como escravos, antes dos humanos.
Goa'uld, insanları köle olarak kullanmadan önce Unas'ları kullanmıştı.
Os Unas sao territoriais e, quando provocados, podem ser muitos perigosos.
Unas'lar bölgelerini savunurlar ve tehdit edildiklerinde tehlikeli olabilirler.
Os Unas usam isto para impedir que os Goa'uid lhes perfurassem os pescoços.
Unas bunları giyerek enselerinden Goa'uld girmesini engeller.
Ele nunca enfrentou os Unas.
Daha önce bir Unas ile karşılaşmadı.
O Coronel Edwards nao tem experiência em lidar com os Unas.
Albay Edwards'ın Unas ile hiç bir tecrübesi yok.
Foi só quando entrámos nesta regiao específica que os Unas atacaram.
Bu iş biz Unas'ın saldırısının olduğu bölgeye tecavüz etmeden önce olmadı.
e um Unas que conhecemos noutro planeta.
- Başka bir gezegende tanıştığımız bir Unas.
No planeta onde o Chaka vive, os humanos usavam os Unas como escravos domesticados.
Chaka'nın yaşadığı gezegende insanlar Unas'ları köle olarak kullanıyorlardı,...
O Chaka negociou uma tregua e, com o tempo, criou uma paz frágil mas bem sucedida entre os humanos e os Unas, que antes foram seus escravos.
Chaka bir ateşkes sağladı ve insanlar ve daha önce köleleri olan Unas'lar arasında kırılgan bir barış yapılmasını başardı.
Se ele conseguiu fazer isso, pode ser um mediador da paz entre nós e os Unas de P3X-403.
Eğer bunun yapılmasını başardıysa, P3X-403'teki Unas'lar ve bizim aramızda barışçıl bir arabuluculuk yapabileceğini biliyorum.
Ele quer conhecer Unas de outros mundos.
Başka dünyalardan Unas'lar ile tanışmak için sabırsızlanıyor.
Parece que os Unas fizeram uma festa enquanto estivemos fora.
Görünüşe göre biz gittikten sonra Unas parti vermiş.
Acabam de dar-me unas pílulas.
Bunu her gün yapıyorlar.
- Faz sim.
Bu Unas bizim daha önce karşılaştığımız..
O Daniel descobriu que pode ter estado um Unas na zona.
Daniel çevrede Unas olabileceğine dair kanıtlar buldu.