English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / portugués → turco / Videos

Videos traducir turco

104 traducción paralela
Vou ver videos.
Bol bol film izleyeceğim.
Dou-te 200.000 euros e 200 videos, tudo o que tenho.
Sana 200.000 avro ve 200 video vereceğim, elimdekinin hepsi bu.
Os brinquedos fantásticos, uma vida rica e luxuriosa... o cheque brinde dos videos Blockbuster... a liberdade de fazeres tudo o que quiseres.
Şahane oyuncaklar, bir ömür boyu zenginlik ve lüks Blockbuster Videodan hediye sertifikaları istediğin her şeyi yapma özgürlüğü.
Temos videos censurados caso voce precise ajuda para...
Uyarılmakta yardıma ihtiyacınız olursa diye XXX filmlerimiz var.
Não somos uma locadora de videos.
Bay Gordon, biz burada film satmıyoruz.
- Ver videos torna-te estúpido.
- Evde film izlemek seni mallaştırıyor.
Tenho dúzias de videos de golf.
Düzinelerce golf kasetim var.
Estes videos europeus são pervertidos.
Adamım, bu avrupa filmleri acaip!
Têm videos por toda a parte.
Her yerde kameralar var.
Bem vindos aos Mais Estranhos Videos Caseiros Americanos.
Amerikanın En Tuhaf Ev Videolarına hoş geldiniz.
Mesmo que consigamos por o video na fita, os videos não matam. O medo mata.
Bunu kasede çeksek bile, kasetler adam öldürmez.
Contacta a segurança do hotel para pedir os videos de segurança... ... do incident com a Sra. Kramer.
Otel güvenliği ile bağlantıya geçin söyleyin araştırsınlar Bayan Kramer'ın başına gelenlerin görüntüsü var mı diye.
Já viste as gajas que aparecem nestes videos?
Televizyona sıradan karıları çıkarıyorlar!
há 3 anos, você mesmo eliminou o Suzuki da família Funaki, por causa de uma loja de venda de videos porno.
Bay Suzuki'yi porno video satış işinden almıştınız.
Estás a dizer que não copiaste nenhuns videos porno, nas costas do Sr.Kakihara?
Yani Bay Suzuki, onun arkasından videoları dublajlamadınız mı?
OK, a história dos videos é verdade.
Tamam, videolar konusunda haklısın
Ok, Então passa-nos o negócio dos videos e fica tudo resolvido.
Tamam, ozaman bir video işini geri ver bizde vazgeçelim.
Isso não é algo que se possa consertar com videos.
Bu bir film klubüyle düzeltilebilecek bir şey değil.
Com o aparecimento do novo mercado dos leitores de cassettes de video... não só os vendas dos seus discos rebentarão a escala, com também as vendas dos seus videos.
Yeni video kaset piyasasıyla birlikte sadece plaklarının satışı tepeye vurmayacak, hem de videoları satılacak.
Eles o trouxeram para casa, mostraram um monte de videos infantis... e fizeram de conta que você era filho deles.
Yalnız kalmıştın. Seni eve getirdiler. Bir sürü Barney filmi izlettiler ve oğullarıymışsın gibi yaptılar.
Ok, procura por videos que tenham gajas loiras de cabelo comprido mamas grandes e cús pequenos.
Küçük poplu, sarı uzun saçlı kız Filmi arıyorduk.
Ele trocava putas e caviar por videos porno que ele vendia no mercado negro em São Petersburgo.
Fahişeleri.. porno filmler için topladı ve... St. Petersburg'da karaborsada sattı.
Os teus videos caseiros?
- Süper
Fui falar com o co-produtor de "Cops" e produtor de "World Wildest Police Videos", Mr. Dick Hurland.
"Cops" ın yardımcı prodükörü ve "Dünyanın En Vahşi Organize Videoları" nın prodüktörünü görmeye gittim.
[Instituto Americano de Videos]
[American Video Enstitü]
Estou indo... se precisares de DVDs ou videos, tens de ir á minha loja...
- Gitme. Ve videoya ihtiyacınız olursa... sizlerde.
Peguem a garota pela mão Aluguem videos para adultos Para o serão
Özel istek, dişlerin parlasın Görelim şu gülümsemeyi
Outros fazem isto, mas eu gravo videos.
Başkaları bunu yapabilir. Ben videolarla uğraşıyorum.
Devo dizer que também tinhamos alguns Videos que estávamos a guardar para outra firma.
Elimizde başka bir şirket için bulundurduğumuz video çalarlar da vardı.
O Sargento Sorrow não tem um irmão, então, temos de sacar os videos das câmaras de segurança do banco, ver se elas têm uma foto deste tipo que reivindica ser o irmão dele.
Astsubay Çavuş Sorrow'un kardeşi yokmuş. Bankanın güvenlik kamerasındaki görüntüleri alıp kardeşi olduğunu söyleyen adamın görüntüleri var mı diye bakmalıyız.
Temos os melhores videos e as melhores miudas aqui em Malibu.
En sıcak videolar, en sıcak kızlar burada Malibu plajında bizlerle olacaklar.
- Vais perder, miúdo dos videos!
- Vuruş dışarıda, videocu. Hadi, şimdi.
Trabalho num vídeo clube onde trago videos e DVDs de graça.
Beleş video ve DVD'leri götürdüğünüz video mağazasında çalışıyorum, şerefsizler.
Mitch, carrega os videos de vigilância sobre o Ed hoje, está bem?
Mitch, Ed'in bugünkü görüntü kayıtlarını en başından göster. - Tamamdır.
Eu vi-o em dois videos diferentes.
İki farklı video kaydında gördüm onu.
Videos de um a cinco.
Birden beşe kadar olan videolar.
Tem essas ideias de fazer videos reais E põe camaras em todos os lados
O gerçek zamanlı bir show programı hazırlamak istemişti bu yüzden evin her tarafına kameralar yerleştirdi.
"Videos caseiros Soprano".
"Soprano Home Movies."
Já que o Gerald tinha visto um vídeo da Joy a fazer coisas más, O Darnell queria mostrar alguns videos da Joy a fazer coisas boas, o que não existia.
Gerald, Joy'un kötü şeyler yaptığını kasetten izlediği için, Darnell de Joy'un yaptığı güzel şeyleri kasetten göstermek istiyordu ; tabii ki öyle bir şey yoktu.
- Ligue e diga a eles - devolver os videos logo, tudo bem?
Onları arayıp DVD'leri en kısa zamanda getirmelerini söyle, tamam mı?
- É Yangji Videos.
Yangji Video Market'ten arıyorum.
Vamos ver aqueles videos. Tem alguma ideia de como cheira bem aqui dentro?
Buranın ne kadar güzel koktuğuyla ilgili bilgin var mı?
Pensava que não ias mandar mais videos para a Gina.
Gina'ya daha video göndermeyeceğini sanıyordum.
O meu trabalho não é produzir videos musicais. Mas sim treinar dançarinos.
Benim işim video klip çekmek değil, ciddi dansçılar yetiştirmek.
Então verifica os videos do mês passado e vê quem se interessou por ele.
Geçen ayki kayıtlara bak ve kim olduğunu bul.
Estou a ver os videos outra vez, como me disseste.
Dediğin gibi videoyu tekrar izliyorum.
Estes tipos espalham o evangelho do mercado livre do Friedman pelos meios que conseguirem, como falaram ao congresso, videos contagiosos, como convidados, nos talk shows de domingo de manhã.
Bu adamlar, Friedman'ın serbest piyasa ilkelerini bulabildikleri her yolla yayıyorlardı. Örneğin, kongrede konuşarak, virüslü videolarla ve Pazar sabahları, söyleşi programlarına konuk olarak.
Os videos estão em promoção.
- Günaydın. - Selam, Steve.
Videos adultos, lingerie.
Bu cinsel zevki azaltır.
- A loja tem videos de vigilância. Eles viram as cassetes.
Karısı, benim tabutu taşıyanlardan biri olmamı istiyor.
Videos.
Filmler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]