Translate.vc / portugués → turco / Violeta
Violeta traducir turco
355 traducción paralela
Doutor Waldman, eu aprendi imenso consigo na universidade sobre os raios violeta, e ultravioleta, que o senhor disse ser a cor mais forte do espectro.
Dr. Waldman, üniversitede, sizden mor ışınlara, mor ötesi ışınlara dair bir şey öğrenmiştim. Spektrumdaki en yüksek renkler olduğunu söylemiştiniz.
A rosa é vermelha, a violeta é azul, o açúcar é doce, e doce és tu também.
Gül kırmızıdır, menekşe mavi, Şeker tatlıdır, ve sen de tatlısındır.
A moda são os tons violeta e, para a noite, lamés, veludos e sedas, como sempre.
" Erguvan hep moda, lame ile kadife ve saten gece için uygun.'"
Um fato violeta.
Bilirsin, mor renkte.
Conhecemos alguém que cheire a violeta?
Menekşe kokan bir tanıdığımız var mı?
Não gosto dele, é muito violeta.
Bunu sevmedim ; Çok mor.
Parece que o meu pai achou que podia extrair do relâmpago... algum super-raio violeta com propriedades para dar vida.
Babam şimşekten canlandırmanın özü olan... süper viole ışınları çekti.
É essência de violeta.
Menekşe esansı.
É um jogo, Violeta? Vamos aproveitar a noite.
- Birlikte takılalım.
Há rumores por a toda a cidade que tem dado dinheiro à Violeta Bick.
Violet'a para verdiğin bütün şehrin dilinde. - Ne?
Esta é a Violeta Bick!
- Bu Violet! - Biliyorum!
Violeta!
Ben gitmiyorum, George.
Hoje é todo jade e esmeraldas, e o casaco é do mais maravilhoso padrão com pálidos riscos em violeta, tal como o banquinho da minha avó.
Bugün sırf zümrüt ve yeşimler içindeydi,... ve ceketinin, tıpkı büyükannemin taburesi gibi,... solgun menekşe renginde harika bir deseni vardı.
Quanto a Hamlet e ao seu galanteio, não leveis a sério, é uma brincadeira, uma violeta, nos primeiros dias da Primavera, audaz, mas não permanente.
Hamlet'e, boş övgülerine gelince. Bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları. Bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü.
Com esse olho roxo, mais parece'Violeta'.
Bana mor gözlü Susan gibi görünüyorsun.
Como vês, azul, azul-violeta, violeta, violeta-vermelho, vermelho vermelho-laranja, laranja-amarelo, amarelo...
Gördüğün gibi, mavi, menekşe mavisi, menekşe, menekşe kırmızısı kırmızı turuncu, turuncu sarı, sarı...
Porque o dentífrico Oxytone contém um aroma de violeta.
Çünkü Oxytone diş macunu menekşe nefesi kazandırır.
Era violeta. Foram os únicos casos de assassinato e suicídio registados em Fairvale.
Fairvale kayıtlarındaki tek cinayet ve intihar vakasıdır.
Arara Violeta.
Sümbül Papağanı.
Uma mancha violeta demora tempo.
Mor leke testi zaman alır efendim.
A rosa é vermelha, a violeta azul e o cravo é doce, tal como tu
Gül kırmızıdır, menekşeler mor Karanfil çiçeğim ise sensin
Violeta...
Mor.
Com certa luz, os olhos dela eram violeta e os dentes eram muito certos.
Gözleri gün ışığında menekşeye çalardı, dişleri ise inci gibiydi. Nadir, zarif bir endamı vardı, dişlerine varıncaya kadar.
Violeta, jasmim, rosa...
Menekşe. Zambak.
Porque sei que usas roupa interior violeta.
Çünkü mor iç çamaşırı giyiyorsun.
- Estás a ficar violeta, Violet!
- Değişiyorsun Violet, Violet!
Esta violeta africana.
Şu Afrika menekşesi
Esta violeta africana da minha mulher? Acredita que está a nascer uma flor?
Karımın şu Afrika menekşesi, biliyor musunuz aslında orada çiçek yetişiyor.
Importa-se de pegar na sua violeta africana e sair daqui?
Şimdi, lütfen Afrika menekşenizi alıp, buradan çekip gider misiniz?
Mandou à polícia o rim de uma, embrulhado em papel violeta.
Scotland Yard'a defter kağıdına sarılmış bir kadının böbreğini göndermiş.
Um pouco mais. Um pouco mais de violeta.
Biraz daha, biraz daha eflatun, Teddy.
Ela pintou-me a cabeça de violeta.
Kafamı menekşe rengine boyadı.
Corpo vermelhão com raios de violeta, lindo brilho.
İçeriği zengin, rengi güzel. Bu bir Bordeaux.
Esquadrões Violeta e Laranja.
Mor ve Turuncu filolar. Keşif uçuşundaydılar.
Têm estado de prevenção. Violeta e Laranja?
Mor ve Turuncu mu?
Estamos a apanhar sinais de ataque dos esquadrões Violeta e Laranja.
Mor ve Turuncu filolardan bazı saldırı sinyalleri alıyoruz.
Nós não temos esquadrões Violeta e Laranja.
Bizim, Mor ve Turuncu filolarımız yok.
Violeta e Laranja?
Mor ve Turuncu mu?
Violeta.
Mor.
Eu gosto de violeta.
Moru severim.
Há uma fraca luz ultra-violeta bacteriostatica e para prevenir dores de cama os pacientes são suspensos por cabos presos aos ossos.
Burada düşük kademe morötesi bakteriolastik akış var ve yatma yaralarından korumak için hastalar uzun kemiklerinden kablolarla asılıdır.
Diz à Violeta que estou a chegar.
Violet'ye geldiğimi söyle.
Violeta!
Violet!
Bem, Violeta, menina velha, isso tudo acima de é de cima?
Ee, Violet, emektar kız, yukarıda işler bitti mi?
Violeta, você perguntando a pessoa mais errada, a pessoa muito mais errada no mundo.
Violet, en yanlış insana soruyorsun... dünyadaki en yanlış insana.
- Violeta!
- Violet!
Você está indo para girar ele deteriorado, só como você fez com Violeta.
Onu şımartacaksın... Violet'e yaptığın gibi.
Eh,'Tonia, Violeta, saia ddaquele pônei.
Hey, Tonia, Violet, Şu midilliden inin.
Violeta, vá sente-se e termine seu okra.
Violet, otur ve bamyanı bitir.
- Feliz Natal, Violeta.
- Mutlu Noeller, Vi.
Violeta...
Violet!