Translate.vc / portugués → turco / Viva
Viva traducir turco
18,466 traducción paralela
Viva a Casa de Tolui. "
Çok yaşa, Toluy Hanedanı. "
Viva a Rainha!
Kraliçemiz çok yaşa!
Não está viva.
Yaşamadı.
Viva o Deus Shankar
"Yaşa Lord Shankar."
Você manteve esta batalha viva.
Bu savaş hayatta tuttu.
Você manteve-me viva.
Beni hayatta tuttu.
E a irmã manteve esta esperança viva.
Ve ablasını bu umut ayakta tuttu.
A menos que troque de lugar com uma alma viva.
Yaşayan bir ruhla yer değiştirmediğim sürece dönemem.
Não tem importância, porque a Branca de Neve ainda está viva.
Önemli değil çünkü Pamuk Prenses yaşıyor.
Se conseguirmos apanha-la viva, ela vai levar-nos ao bombista
Eğer canlı ele geçirebilirsek Bombacı'yı bulabiliriz.
Um bar ou um restaurante que controlamos, onde as hipóteses são maiores de apanha-la viva.
Kontrol edeceğimiz bir bar ya da restoran olmalı ki... -... canlı ele geçirebilelim.
Nós os dois sabemos que nunca chegarei viva à audiência.
Sen ve ben ikimizde adil bir duruşma olmayacağını biliyoruz.
Neste momento, a única pessoa que pode mantê-la viva, és tu.
Tamda bu noktada onu hayatta tutacak bir kişi var.
Ela ainda está viva?
Hala yaşıyor mu?
Estás viva.
Yaşıyorsun.
A Robyn podia ainda estar viva se eu... tivesse ficado.
Orada olsaydım Robyn halen hayatta olabilirdi.
"Ela está viva? E também," Eu tinha a certeza que ele a tinha matado. "
Umarım bir de "Onu öldürdüğünü düşünmüştüm." diye düşünüyorsundur.
Se o Morra descobrir que ainda estás viva, então, tudo o que me diz respeito vai ao ar.
Morra yaşadığını öğrenecek olursa benim için önem arz eden her şey gider.
- Viva.
- Selam.
- Viva. - A Rebecca?
Rebecca nerede?
Viva, famelga, têm luz?
Merhaba. Elektriğiniz var mı?
Se o Morra descobrir que ainda estás viva, então, tudo aquilo que significa algo para mim desaparece.
Eğer Morra hala yaşadığını öğrenirse benim için önem arz eden her şey yok olur.
Se o Morra descobrir que ainda estás viva, então, tudo aquilo que significa algo para mim desaparece.
Morra yaşadığını öğrenecek olursa benim için anlam ifade eden her şey yok olur, gider.
A Piper está viva.
Piper yaşıyormuş.
E se houvesse alguma hipótese de estar viva, Morra estaria com ela.
Eğer Piper'ın yaşadığına dair bir şans varsa da, Morra'nın elinde olacaktı.
Mas até vires aqui, eu não fazia ideia que a Piper ainda estava viva.
Ama sen buraya gelene dek Piper'ın yaşadığından haberim yoktu.
Viva.
Merhaba.
- Viva, posso entrar?
- Selam, girebilir miyim?
Viva. - Ouvi falar de si.
- Evet, seni duymuştum.
Assim que o Sands e a equipa dele descobrirem como fazer essa injecção de imunidade, acreditas mesmo que eles manter-me-ão viva?
Sands ve adamları bağışıklık aşısını yapmayı bulur bulmaz beni öldürmediklerine gerçekten inanıyor musun?
Espero que esta rapariga esteja viva.
Umarım bu kız yaşıyordur.
Viva!
Opa!
Viva!
Mwah! Opa!
- Viva! - Viva!
Opa!
Uma aplicação não pode estar viva.
Bir uygulama canlı olamaz.
Se Jeremy está convencido de que ela não o viu a transformar-se, se ele a puder tirar daquela sala viva, ele fará isso.
Eğer Jeremy dönüşümü görmediğine ikna olursa eğer o odadan canlı çıkartabilirse, çıkartacaktır.
Ninguém acreditou que a Sofia está viva?
Kimse Sofia'nın hayatta olduğuna inanmıyor mu?
A Sofia está viva. A Sofia está viva, e pede-me dinheiro.
Sofia yaşıyor.... ve benden para istedi.
Têm de encontrar essa pessoa e trazê-la viva.
Onu bulmalıyız, ve canlı olarak geri getirmeliyiz.
Graças a Deus que está viva.
Çok şükür hayattasın.
ela está viva mas não se mexe.
yaşıyor ama hareket edemiyor.
Kristy, ela está viva mas não se está a mexer,
ama, Kristy, yaşıyor ama hareket edemiyor.
Viva, Marv.
Yo, Marv.
Então, está viva.
- Yani o yaşıyor.
Ela está viva.
O yaşıyor.
Então, agora, não só achas que está viva, como achas que está a acicatar os Xibalbans contra nós?
Pekala, sen sadece onun yaşadığını değil aynı zamanda Xibalbanları üzerimize saldığını da mı düşünüyorsun.
E se seja quem for... ou seja o que for... viva aqui... volte para casa?
Ya burada kim veya ne yaşıyorsa evine dönerse?
- Queimaste-me viva.
- Beni canlı canlı yaktın sen.
Está viva?
- Yaşayan mı?
É verdade, passei por muita coisa, e tenho sorte por estar viva, tenho sorte por estar bem, compreendo isso.
İşin aslı, büyük bir olay atlattım ve yaşadığım için şanslıyım. İyi olduğum için şanslıyım ve bunu biliyorum.
Viva a Índia.
Yaşasın Hindistan...