Translate.vc / portugués → turco / Vêm
Vêm traducir turco
12,958 traducción paralela
Já vêm a caminho. Quem?
- Buraya geliyorlar.
Por vezes... por vezes eles vêm para castigar, para te dizer que... que é demais, os danos.
Bazen cezalandırmak için gelirler verdiğin zararın ne kadar çok olduğunu söylemeye gelirler.
No Sábado à noite, vocês e as vossas esposas vêm a minha casa para jantar.
Cumartesi akşamı karılarınızla birlikte bana yemeğe gelin.
Eu tenho tantas perguntas, mas os dados mais fiáveis vêm das suas células.
Bir çok sorum var ama en güvenilir bilgi hücrelerinden gelendir.
Ele boceja e eles vêm a correr.
Adam esnese geliyorlar zaten.
Então, eles não vêm em paz.
O hâlde barış için gelmediler.
Eles vêm para viver, Massasoit. Para construir uma Nova Inglaterra.
Oturmaya ve yeni bir İngiltere kurmaya geldiler Massasoit.
Os selvagens vêm aí!
- Vahşiler geliyor!
Será que nos vêm atacar?
- Bize saldırırlar mı sence?
Os selvagens vêm aí!
Vahşiler geliyor!
Não vêm atrás de mim, vou voltar para lá.
Beni aramaya falan gelmeyecekler. Kampa geri döneceğim.
Vocês vêm comigo.
Siz benimlesiniz.
O que não vês em ti mesmo, os outros vêm em ti.
Bu başkalarının sende gördüğü ama senin kendinde görmediğin şeydir.
Eu não discordo totalmente com o que o Kim Jong-un está a fazer, mas não me vêm a mudar-me para lá por causa disso.
Kim Jong-un'un yaptıklarına tamamıyla karşı değilim ama oraya taşındığımı göremezsiniz.
Dizem que os dinamarqueses raramente cá vêm.
Danimarkalıların buraya nadiren geldiğini söylüyorlar.
Não vêm?
Görmüyor musunuz?
Vêm o quão fácil foi?
Ne kadar kolay oldu, gördünüz mü?
Eles vêm aí.
Buraya geliyorlar.
Muitos homens vão e vêm. Não presto muita atenção.
- Birçok adam gelip gider, pek dikkat etmem.
As fontes vêm e vão.
Kaynaklar gelip gider.
Porque se a Rachel vier, todos os tipos vêm.
Bak çünkü Rachel gelirse bütün elemanlar gelir.
Em vez disso, começaremos a olhar para os teus clientes como aquisições, e todos os que negociarem connosco vão deixar-te e vêm diretos para mim. E agora todos os sócios saberão, porque já está a acontecer.
Bunun yerine, sizin müvekkillerinizi edinim hedefi olarak göstereceğiz ve satın aldığımız herkes sizden ayrılacak ve bana gelecek ve şimdi bütün ortaklar bunun sebebini öğrenecek.
Vêm isto?
Görüyor musunuz?
Vêm isto?
Şunu görüyor musunuz?
Os alienígenas não vêm para nos salvar.
Uzaylılar bizi kurtarmaya falan gelmiyor.
Aí vêm eles!
İşte geliyorlar!
Pronto, eles vêm, mas dá para acreditar que eles iam esquivar-se?
Tamam geliyorlar ama bizi ekeceklerdi, inanabiliyor musun?
O que vêm?
- Ne görüyorsunuz?
Vancity é para onde vêm os verdadeiros "gangsters".
Gerçek gangsterlerin göze batmamaya çalıştıkları yer Vancity.
Ela tem pessoas que vêm e vão através da Universidade.
Üniversiteye gidip gelen tanıdıkları var.
A maioria das pessoas que vêm aqui são optimistas.
Buraya gelen çoğu insan cidden iyimserdir.
Com grandes responsabilidades, vêm grandes cuecas.
Büyük sorumluluk, büyük don çekme şakası getirir.
Eles vêm apanhar-nos e a Agatha acha que a tua nova amiga vai trair-nos.
Bizim için geliyorlar, Dash ve Agatha senin arkadaşının bize ihanet edeceğini düşünüyor.
Eles vêm a caminho.
Buraya geliyorlar.
O Atlgan e os homens dele vêm aí.
Atılgan'la adamları buraya doğru geliyor.
Vejam, vêm aí.
Bakın, geliyorlar.
O Fetts e os amigos vêm aí.
Fetts ve adamları, buraya geliyorlar.
Agatha, eles vêm aí.
Agatha. Geliyorlar.
Todos vêm em busca de respostas.
Herkes buraya bir çeşit cevap almak için geliyor.
Era um daqueles tipos que vêm a nossa casa arranjar o computador.
Eve gelip bilgisayar tamir eden elemanlardan biriydi.
Não estás a entender, eles vêm atrás de mim.
Anlamıyorsun.
- Vêm atrás de mim.
Benim için gelecekler, tamam mı?
- Eles vêm para te apanhar.
Senin için gelecekler, biliyorsun değil mi?
Eles também vêm pelo Asher Sutton.
Ayrıca Asher Sutton için gelecekler.
Eles vêm aí.
Geliyorlar.
Talvez dê para fazer uma estimativa do que aí vêm.
Belki gelecekte ölecekleri tahmin bile edebilirsin.
" Na Primavera, os bezerros vêm, a contorcer-se molhados e novos do útero das mães como uma afirmação de como o ano novo deve ser.
" Sonbaharda, buzağılar çıkacak annelerinin karnından ıslak ve taze. Yılın nasıl olacağını doğrular gibi.
Eles vêm aí.
Geliyorlar!
Bem, porque não vêm lá a casa amanhã?
E yarın bize gelsenize?
Vêm?
Gördünüz mü?
Eles vêm aí, Lily!
Çıkıyorlar Lily!